Kemer Asliye Hukuk Mahkemesi, N.G. adlı bir kadını, birlikte olduğu erkek evli olduğu için 80 bin TL manevi tazminat cezasına çarptırdı.
Kocasıyla boşanma davası süren M.G. adlı kadın, kocasının birlikte olduğu N.G.’ye tazminat davası açtı. Mahkeme, N.G.’yi para cezasına çarptırırken, gerekçeli kararda ailenin önemine ve Türk Ceza Kanunu’ndan çıkartılan zina suçuna vurgu yaptı. “Böylesi öneme sahip aile kurumuna mensup erkekle evli olduğunu bilerek kurulan duygusal ve cinsel ilişkinin aile kurumuna ve onun mensubu olan kişilere vereceği zarar kaçınılmazdır” dedi. Çiftin boşanma davası ise henüz sonuçlanmadı.
Kararı bianet’e değerlendiren avukat Meriç Eyüboğlu, “Bu karar ne davalıyı ne davacıyı, sadece aileyi koruyor” dedi. “Bu karar hukuken değerlendirilemez, sadece bu kararın çok soyut olduğunu ve hakimin görüşlerini, sübjektif algısını yansıttığını söyleyebilirim” diye konuşan Eyüboğlu yüksek tazminat bedeline de dikkat çekti.
“3. kişiye değil eşlere hesap sorulur”
Avukat Eyüboğlu, evliliğin eşleri bağlayan bir durum olduğunu hatırlatırken, hesap sorulacak biri varsa bunun üçüncü kişiler değil, eşler olduğunun altını çizdi:
“En temel problem, insanlar gönüllü olarak birlikte olmalı ve gönüllü olarak ayrılmalılar. Aslında biraraya gelenler ve ayrılanlar, birbirlerine karşı verdikleri sözden sorumlular. Böylesine bir durumda öncelikle buraya, yani erkeğe bakmak gerektiğini düşünüyorum.
“Aslında evli olan kadına bir söz veren, evli olduğu kişidir, diğer kadın ya da erkek değildir. Dolayısıyla hesap sorulması gereken kişi, istenecekse de tazminat alınacak olan bu ilişkide koca pozisyonundaki kişidir.
“Boşanma davasında erkek aleyhinde ne kadar tazminat verileceğini merakla beklediğimi de söyleyeyim.”
“Karar, hakimin sübjektif algısını yansıtıyor”
Gerekçeli kararı değerlendiren Eyüboğlu, karardaki “ahlak” ve “aile” vurgusuna dikkat çekti. “Ahlak” gerekçeli bir cezanın dayanağının sorgulanması gerektiğini ifade etti:
“Kararda hepimizin dudaklarını uçuklatan gerekçeler var. Mahkeme ‘ahlak’la ilgili bir tartışma yapıyor ama ahlakı neye ve kime göre ölçüyor? Elinde nasıl bir terazi var? Bunu hangi hukuki normla gerekçelendiriyor, bilmiyoruz.
“Ama gerekçenin her yerinde kutsal aileden, örf adetlerden, ailenin sadece mensupları değil toplum için de önemli olduğundan söz ediliyor.
“Bu karar hukuken değerlendirilemez, sadece bu kararın çok soyut olduğunu ve hakimin görüşlerini, sübjektif algısını yansıttığını söyleyebilirim.”
Karara "zina" değil aile kaçmış
Gerekçeli karardaki zina suçu göndermesini sorduğumuz Eyüboğlu, “Ben bu kararın içine ‘zina kaçmış’ değil, aile kaçmış demeyi tercih ederim. Çünkü zina da kutsal ailenin içinde bir parça olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
Manevi tazminatın kişinin maddi durumuna göre değil, hakimin takdirine göre hesaplandığını belirten Eyüboğlu, sübjektif ahlak algısı üzerinden verilen yüksek tazminat bedelini eleştirdi.
“Söz konusu olan ‘zina’ olsa bile hesap sorulacak kişi, davacının partneri olmalı.
“Kararda ‘Evet, zina şu an suç değildir ama ahlaki değerlere göre hala suç’ diyor ve 80 bin TL gibi inanılmaz bir tazminata hükmediyor. Özgürlüğü kısıtlayan tek şey hapis cezası değildir. Bu kadar büyük bir tazminata hükmederken, karar ‘ahlak’ üzerine kurulabilir mi? Ahlak, kimin ahlakı?
“Karar korkutucu. Ne davalıyı ne davacıyı, sadece aileyi koruyor. Bu mahkemelere kadınlar nasıl güvenip de başvuracaklar?”
Gerekçeli karar
Gazetelerde yer alan haberlere göre, Mahkeme hakimi Ülkü Ergin imzalı gerekçeli kararda şu ifadelere yer verildi:
"Aile, sadece mensubu olan kişiler için değil toplum için de önemlidir ve hem yazılı hukuk düzenimizde, hem de örf ve adet hukukumuzda özel bir yere sahiptir. Bu nedenledir ki ailenin korunmasına yönelik düzenlemeler, sadece aileyi değil tüm toplumu ilgilendirmektedir."
"Böylesi öneme sahip aile kurumuna mensup erkekle evli olduğunu bilerek kurulan duygusal ve cinsel ilişkinin, hatta ondan çocuk sahibi olmanın aile kurumuna ve onun mensubu olan kişilere vereceği zarar kaçınılmazdır. Ve davalının bunu öngörmemiş olması düşünülemez. Bu nedenledir ki evli kişilerle ilişki uzun süre suç sayılmış ve aile kurumu, bu yolla koruma altına alınmak istenmiştir."
"Bu eylemlerin daha sonraki yasal düzenlemeler sırasında suç olmaktan çıkarılmış olması, bu eylemin ahlaka aykırılığını ve dolayısıyla haksızlığını da ortadan kaldırmaz.
"Davalı; evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek ve ondan çocuk sahibi olmak suretiyle, gerek yasalarca gerek, örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Mahkememizce saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatı, işgal ettikleri makam ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak 80 bin lira manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle Muazzez Gül’e ödenmesine hüküm kurulmuştur." (ÇT)