Emek, Özgürlük ve Demokrasi Blok'u milletvekilleri Meclis boykotunu sona erdirdiklerini bildirdi. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş 1 Ekim'den itibaren Meclis çalışmalarına katılacaklarını açıkladı.
Demirtaş yaptığı açıklamada, boykot kararını "o günün siyasi koşullarına göre" aldıklarını hatırlattı. Bugün gelinen noktada "yeniden bir tavır ve duruş belirleme ihtiyacı hissettiklerini" söyledi.
Meclis'e dönmeleri konusunda yapılan tartışmalara verdikleri değeri vurgulayan Demirtaş bu tartışmaları destek olarak gördüklerini, aynı zamanda Meclis'e dönmemeleri konusunda yapılan çağrıların kaygısını da anladıklarını ifade etti.
bianet, Blok milletvekillerinin Meclis'e gitme kararını Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Necdet İpekyüz, yazar Ahmet Ümit, televizyoncu Metin Uca, sanatçılar Deniz Türkali, Lale Mansur, Mert Fırat ve Pelin Batu'ya sordu.
İpekyüz: İktidar ve muhalefetin Blok vekilleriyle kuracağı ilişki önemli
Bütün toplum, oy verenler, köylüsü, kentlisi, herkes Meclis'te görmek istiyordu. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) ilk aldığı karar sonucunda tepki olmuştu, fakat zamanla insanlar Meclis'te olmanın daha iyi olacağını düşünüyordu. Aslında kitlenin istekleri yerine getirildi.
Bundan sonra gerek iktidarın gerek muhalefetin kuracağı ilişki çok önemli. Geçmişteki gibi selam verilmemesi, konuşmalarına müdahale edilmesi bir öfke de yaratabilir.
Türkiye genelinde Blok'a oy verenler parlamenterleri Meclis'te görmek istediler. Meclis'teki siyasi partilerin ve parlamenterlerin de bu insanların kararına saygı göstererek onlara saygılı davranması lazım. Meclis'te demokratik bir süreci işletmeleri için ön açıcı olmaları, dinlemeleri lazım. Yeni anayasa sürecine aktif katılım için ortam yaratmaları lazım. Geldikleri için de teşekkür etmeleri lazım. Umarım, Meclis'e gitmek bu kötü günlerden bir ışık yaratır, olumlu yol çıkartır.
Ümit: Bu adım barış görüşmelerini başlatabilir
BDP'nin meclise girişine çok sevindim. Tam da olması gereken oldu. Eğer girmeselerdi büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilirdim. Çünkü seçimlerden sonra bir akıl tutulması yaşanmaya başladı. Barış için kat edilen mesafe birden bire silinmişti ve yeniden bir savaş ortamı oluşturulmuştu. Bu anlamda BDP'nin yeniden meclise girmesi, görüşmelerin başlaması, silahların susması, barış umudu ve Kürt meselesinin çözümü için atılan en olumlu adım. Bu adım barış görüşmelerini yeniden başlatabilir.
Türkali: Artık AKP'nin siyasi bir muhatabı var
BDP'nin Meclis'e girme kararına çok sevindim. Çünkü savaşa son vermek ve kanın durması, ancak konuşarak çözülecek bir konu. BDP'lilerin Meclis'te Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekilleri ve Başbakan'ı konuşmaya ve tartışmaya zorlaması lazım. AKP'nin artık karşısında siyasi bir muhatap var. Bir an önce silahların durması gerekiyor. Barışı gerçekten istiyorsa, önerilere kulak verip uygulaması lazım. Artık bulamadığından şikâyet edemeyecek.
Mansur: Yeni anayasa sürecine aktif olarak katılmalılar
BDP'nin Meclis'e girme kararı çok önemliydi. Şu anda en önemlisi savaşın durması ama yeni anayasa süreci de çok önemli. Yeni anayasa konusunda BDP'nin ciddi bir varlık göstermesi gerekiyor. Seçmenler de bu yüzden oy verdiler. Dolayısıyla yeni anayasa sürecine aktif olarak katılmalarını bekliyorum.
Fırat: Yeter ki insanların hakları hiçe sayılmasın
Meclis'e girmeleri olumlu olacak. Siyasi diyaloğun yeniden başlaması şu an tıkanmış görünen duruma iyi gelecektir. Ama ortalığı hemen ve tam olarak sakinleştirmeyecektir; normale dönmek için BDP'nin Meclis'e girmesi yetmez. Evet, bu bir adım. Ama bu adımların karşılıklı olarak devam etmesi gerekiyor.
Diğer büyük üç partinin tavrı ne olacak? Beraber nasıl çalışılacak? Anayasa tartışmaları sırasında neler olacak? Bu soruların cevapları önemli. Sonunda iyi olacak, ortak yol bulunacak çünkü başka çare yok. Biz beraber yaşamışız bunca zaman. Tüm Türkiyeliler gibi Çerkes, Arap, Türk, Kürt birbirinin içine geçmiş. Yeter ki insanların hakları hiçe sayılmasın ve halkların varoluşlarına saldırılmasın, bunlar yapılmazsa birlikte yaşamanın bir yolu elbet bulunur.
Batu: Meclis'e girdiklerinde dışlanmamaları önemli
Şu anda yapılması gereken şey belli: masada oturup konuşmak. Yapılmaması gereken de belli: Parmakları birbirine uzatıp "Suç İmralı'da, Öcalan ve kurmaylarında" ya da "Suç devlette" diye düşmanlığı beslemek. Meclis'te olmasalardı çok daha sorunlu bir sürece girerdik; zaten herkes çok gergin, kamplaşma ve güvensizlik var.
Meclis'e girdiklerinde dışlanmamaları da önemli. Her yerde kriz yönetimi diye birim vardır, ikinci sınıf işletmelerde bile vardır. Ama koskocaman Türkiye'nin meclisinde yok. Koca koca adamlar orada birbirlerini dışlıyor. Biz onları hayatı kolaylaştırsınlar, 30 yıllık savaşı bitirsinler diye seçiyoruz ama lafta "açılım"dan başka bir gelişme göremiyoruz. Umarım, sağlıklı bir diyalog başlar.
Uca: Sosyalistlerin verecekleri mücadele çok mühim
İlk günden beri Meclis'te olmaları gerektiğini söylüyorum. Bir protesto vardı ve kendince amacına ulaştı. Bağımsızlara oy verenlerin, böylece BDP'yi Meclis'e taşıyanların arasında sadece Kürt sorununun değil, hayatın başka alanlarındaki sorunların da dile getirilmesini isteyenler var. Onlara da haksızlık oluyordu. Bu grupta sosyalist milletvekilleri var, onların dile getirecekleri çok önemli meseleler var. Onları şans olarak görüyorum; verecekleri mücadele çok mühim. Şahinleşmenin barışa katkısı olmaz; bu iş radikallere bırakılmamalı. (IC/EG/YY)