Avrupa Birliği (AB) Komisyonu genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle'nin sözcüsü Peter Stano, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP Konya milletvekili Atilla Kart, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile Halkların Demokratik Kongresi adına BDP milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü ve Levent Tüzel Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti davası kararını değerlendirdi.
Stano: Yeni soruşturmalara ihtiyaç var
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Hrant Dink davasında 14 Eylül 2010'da Türkiye'yi mahkûm etti. Bu kararda Türkiye'nin Dink'in yaşama hakkını güvence altına alamadığına hükmedildi.
Cinayette payı olan herkesin yargı önüne çıkarılması ve üst düzey yetkililerin müdahalelerine yönelik yeni soruşturmalara ihtiyaç duyuluyor.
AİHM mahkûmiyetinde açığa çıktığı şekilde Türkiye'nin yargı sistemindeki eksikleri tamamlamasının önemini vurguluyoruz. AİHM kararının tam uygulanması hayati önem taşıyor.
Çelik: Örgüt ötesi örgüt aranmalıydı
(Twitter'da) Hrant Dink cinayeti davasında mahkemenin 'örgüt yok' demesi kabul edilemez. Adalet ve vicdan kabul etmez bunu.
Bu kadar organize bir cinayette 'örgüt ötesi örgüt' aranması gerekirken, örgüt yok denmesi, kamu vicdanında karşılık bulmadı. Tam tersine çok organize bir örgütün varlığını daha da çıplaklaştırdı.
Ortaya çıkan beraat kararı, örgütün varlığının başladığı yeri gösteren bir işarete dönüştü. Hrant Dink cinayeti davası, adaletin varoluş davasına dönüşüyor.
Hrant, yaşamı gibi vefatından sonra da bu ülkenin adalet arayışına rehberlik ediyor. Karar ne kadar kabul edilmezse; karardan sonra toplumun 'adaleti sonuna kadar arama' iradesinin bu derece kuvvetlenmesi ve berraklaşması da o kadar anlamlı.
Ergin: Dava henüz bitmedi
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yeni yargı paketini açıkladığı toplantıda sorulan bir soru üzerine, "Yargılamalar soruşturma, kovuşturma ve temyiz olmak üzere üç aşamadan oluşur. Şu anda ikinci aşama geçti. Dava bitmiş değil. Süreç devam ediyor. Sürecin tamamlanmasının ardından değerlendirme yapmak daha doğru olur" dedi.
Arınç: Vicdanları tatmin etmedi
"Bu kararın, vicdanları tatmin etmediği görülüyor. Ama bunun yolu sokaklara çıkıp bağırmak çağırmak, hükümeti suçlamak, devleti ağır kelimelerle itham etmek değil; yargıdan bu işin sonucunu beklemekle mümkün olabilir.
Hükümetimize düşen tek bir şey vardı; bu işin faillerini ortaya çıkarmak. Sanıyorum 30 saat içinde adalete teslim ettik. Hükümet olarak bizim işimiz bitti. Eleştiri yapanlar lütfen vicdanlı olsunlar.
Bizim dönemimizde faili meçhul olarak şu ana kadar, hükümetimiz kurulduktan kısa bir süre sonra, hatta seçimlerden kısa bir süre sonra Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesidir.
urada müdahil taraf diyecek ki 'bunu Yargıtay bozsun'. Bunun dışında kalan insanlar da 'bu ceza azdır; haksızlıktır' deme hakları var şüphesiz. Ama mahkeme kararını değiştirebilecek olan sadece Yargıtaydır."
Günay: Büyük bir şaşkınlıkla karşıladım
Failler ağır cezalara çarptırıldılar, bundan ne ölçüde teselli bulunabilir bilmiyorum. Yargıtay'a gidecek sanıyorum.
Bu beraat kararını hepimiz dikkatle izleyeceğiz. Burada üstelik belki içine bazı başka mekanizmaları da katan bir örgütlülük olduğu konusunda baştan itibaren hepimizin gözlemleri ve vicdani kanaati var.
Örgütlü suç kavramından, yasa dışı örgüt üyesi olmaktan beraat ettirilmiş olmalarını çok büyük bir şaşkınlıkla karşıladım, hukukçu sıfatımla söylüyorum. Bu davanın arkasını tabii bütün kamuoyu dikkatle takip edecek, biz de edeceğiz.
Tanrıkulu: AK Parti bu vicdani yükün altında kalacaktır
Yeni ve eski derin devlet, cinayetin arkasındaki güçlerin aydınlatılmaması için işbirliği içinde çalışmışlardır. Hrant Dink cinayetinin aydınlatılmamasında yargı kadar AK Parti'nin de birinci derecede sorumluluğu vardı.
AK Parti bu vicdani yükün altında kalacaktır, sorumluluğunu tarih boyunca taşıyacaktır. Bu cinayet Trabzon'da birkaç gencin bir araya gelip bir şekilde karar verip işledikleri bir cinayet değildir.
Kart: Karar, kabul edilemez
Hrant Dink cinayeti Türkiye için bir utançtır. Türkiye Cumhuriyeti, kendi yurttaşının can güvenliğini sağlayamamıştır. "Geliyorum" diyen cinayeti önleyememiştir. Bu cinayeti teşvik edenleri, himaye edenleri, manevi anlamda azmettirenleri araştırmaktan kaçınmıştır.
Yargı'nın verdiği karar elbette kabul edilemez. Hiçbir vicdani ve yasal değerlendirmeyle izah edilemeyecek bir karar söz konusudur..
Demirtaş: Perde arkası ortaya çıkartılmadı
Bu dava hem dava sürecinde hem soruşturma sürecinde Türkiye'de adaletin nasıl yönlendirildiğini somut olarak gösteren çok ciddi davadır.
O davada, o tetiği çekenler yakalandı ama işin perde arkası ortaya çıkartılmadı.
AK Parti onun hep arkasında durdu. Hatta dönemim valisini ödüllendirdi. Hrant'ın dostları 'bitti' demeyene kadar bu dava bitmeyecektir. AK Parti bu dava namus davamızdır demişti Bakalım ne olacak?"
Kürkçü-Tüzel: Perşembe 13.00'de Taksim'de
Hrant Dink'i katleden örgüt, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla aklandı. İçişleri Bakanlığı ve hükümet parmakların kendilerine uzandığı polis şefleri ve valilerin soruşturulmasına izin vermeyerek devlet içindeki cinayet şebekesini korudu.
Bir 'dalga'da onlarca generali gözünün yaşına bakmadan hapse atabilen yargıçlar, Hrant Dink cinayeti davasında bir polis muhbirinden yukarı çıkamadılar. Bu kararı kabullenecek akıl ve vicdan sahibi bir tek insan yoktur.
Yarın Ülkenin birçok yerinde duymayanlara sesimizi bir kez daha duyurmak için sokaklarda olacağız. İstanbul'da saat 13.00'da Taksimden Agos gazetesine yürüyeceğiz. (IC)