Gazeteciler tutuklanıyor, gazeteler kapatılıyor, haberlere erişim engelleniyor, RTÜK ceza üstüne ceza veriyor. Evrensel Gazetesi de uzunca bir süredir Basın İlan Kurumu’nun (BİK) ekonomik ambargosu altında. Onlarca çalışanı bulunan gazetenin resmi ilan gelirleri kesildi. Gazetenin BİK kararına itirazı bir kez daha reddedildi.
Evrensel, yayın hayatına başladığı 1995 yılından bu yana iktidarların suçlarını, yanlışlarını yazmaktan geri durmayan gazetelerden biri.
Tüm baskılara rağmen yayın hayatına devam eden gazetenin okurları, geçen hafta Küçükçekmece’deki dayanışma şenliğinde buluştu.
Evrensel Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Erdi Tütmez, gazeteye uygulanan ekonomik ambargoyu anlattı.
BİK'in kararının hukuki değil siyasi ve keyfi olduğunu belirten Tütmez, “BİK Genel Müdürlüğü okurlarımızın bayilerden birden fazla gazete satın alması; siyasi partilerin ve belediyelerin kurum olarak aldıkları gazeteleri iptal kararına gerekçe gösteriyor. Böyle bir ‘suç’ olabilir mi? İnsanların bir gazete ile dayanışmasından suç unsuru çıkarılamaz. Ayrıca belediyeler, siyasi partiler, sendikalar da bir gazeteyi alıp okurlarına dağıtabilir” dedi.
İki itirazları da reddedildi
Tütmez bu konudaki hukuki mücadelelerini de şöyle açıkladı:
“Eylül 2019’a kadar sayısız denetime uğradık ancak bu kurum abonelikleri hiçbir zaman gündeme gelmedi. Şimdi sorun yapılması da bu kurumun kasıtlı hareket ettiğini gösteriyor. Bu kurum verdiği kararda 'ilan almak için çıkan gazete' yorumu yapıyor. Bu Evrensel'e bir hakarettir. 27 yıldır yayın yapan gazetemiz sınırlı şekilde ilan aldı. Emekçilerin gazetesi, bir fikir gazetesi olan gazetemize böyle mesnetsiz iddialarda bulunuldu. Bu emekçilere hakarettir. Yayın hayatı boyunca sadece okurlarına yaslanan, emekçilerin desteğiyle ayakta duran gazetemize bu ithamda bulunmak baştan aşağıya yalan ve aldatmaca.
Bütün bu hukuksuzluklara belgeli bir şekilde itiraz ettik. Gazetenin siyasi parti, belediye, sendika, meslek örgütü, dernekler gibi çeşitli kurumlar tarafından toplu olarak alınıp üyelerine haber, röportaj, dosya vb. yayınlar üzerinden iletişim, bilgilendirme amaçlı kullanılması aykırılık teşkil etmediğini söyledik. Yüzlerce, binlerce bayi içerisinden sınırlı sayıda bayide gerçekleştirilen denetlemelerin, tüm durumu ortaya koymaktan uzak olduğunu söyledik. Denetlemelerdeki tespitlerin gerçekleri yansıttığı kabul edilse dahi yönetmelikte tek tek ve toplu satışlar konusunda somut bir oran belirtmediğini ifade etti. Bayi denetlemelerine ilişkin bir işyeri sahibinin görüntülü, iki işyeri sahibinin ise kendi el yazılarıyla vermiş oldukları imzalı beyanatlar, denetlemeleri gerçekleştiren ekiplerin düzenlemiş olduğu tutanakların önemli bir bölümünün gerçeği yansıtmadığının somut ifadesi olduğunu söyledik. Emek Partisi Genel Merkezinin ve İzmir Büyükşehir Belediyesi İzelman AŞ’ye giden nüshalara ilişkin Genel İş-Sendikasının toplu sözleşme tutanaklarından hareketle bu kamu kurum, kuruluş, müessese ve iştirakleri ile siyasi partilerin teşkilatları aracılığıyla gerçekleşen satışların anılan yönetmelikle çelişmediğini, aksine bu hüküm kapsamına girdiğinin altını çizdik. Ancak kurum ilk itirazımızı reddetti. Bu hafta ikinci itirazımız da reddedildi.
Şimdi artık mahkeme süreci başladı. İdare mahkemesine dava açacağız. Burada da sonuç alamazsak Anayasa Mahkemesi, AİHM… Nereye giderse gitsin bu işin peşini bırakmayacağız. Çünkü bu sadece bizim için değil, Türkiye’de basın özgürlüğü mücadelesinin bir gereği. Bu keyfiliği reddediyoruz ve reddetmeye devam edeceğiz.”
“Şişirilmiş tirajlılar bu denetimden geçmiyor”
Evrensel Gazetesine dönük bu tutumun özel bir tutum olduğunu kaydeden Tütmez “İktidara yakın hiçbir gazetenin böyle denetlendiğini düşünmüyorum. Kamu kurumlarında, AKP binalarında balya balya gördüğümüz gazeteler denetlenmiyor. Şişirilmiş tirajlarla ilanlar alan gazeteler böyle denetim sürecinden geçmiyor. Bizi denetlerken bu kurum adeta bir istihbarat örgütü gibi Türkiye’nin birçok yanına memurlarını salıp veri toplamaya çalıştılar. Açık aramak için ellerinden geleni yaptılar. Sonra da keyfi bir şekilde cezalandırdılar. Bizim hesap veremeyeceğimiz bir şey yok. Tirajımız da gerçek, her şeyimiz şeffaf. Bu bahsettiğim gazeteler de böyle mi?” diye soruyor.
Gazetelerin tirajlarına ilişkin TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ettiklerini ifade eden Tütmez “Bağımsız olmasını istediğimiz bu komisyon hangi gazetenin gerçekte kaç adet sattığını araştırsın. Bu komisyon şişirilmiş tirajlarla Basın İlan Kurumu üzerinden gelir sağlayan bu medya organlarını da araştırmalı. Bizim bu konuda hiçbir çekincemiz yok” diyor.
“Gerçeğin peşinde koşmamız cezalandırılıyor”
Kendilerine yönelik baskının nedenin sorduğumuz Tütmez “27 yıldır gerçeğin peşinde koşmamız cezalandırılıyor” dedi.
Evrenselin emekçilerin, hakkını arayan işçilerin, konseri yasaklanan sanatçıların, doğasına sahip çıkanların ve pek çok kesimin sesi olduğunu belirten Tütmez sözlerine şöyle devam etti:
“İşte bütün bu hamleler bu sesleri kısmak için yapılıyor. Evrensel şimdi ekonomik bir ambargo ile susturulmak isteniyor. Zaten haberlerimiz üzerine sıklıkla davalarla karşılaşıyoruz. Gazetecilik yaptığımız için yargılanıyoruz. Ama 27 yıldır olduğu gibi sadece okurlarımızın dayanışmasına yaslanıyoruz. Evrensel’in arkasında bir patron yok. Sadece emekçilerin desteğiyle, okurlarının desteğiyle yayın hayatını sürdürüyor. Evrensel'le dayanışmak şimdi çok daha önemli. Basılı Evrensel’i bayiden almak, e-gazetemize abone olmak bu saldırılara verilmiş güçlü bir yanıt olacak. Bu haber alma hakkının savunulması konusunda güçlü bir eşik. Hepimizin sesi kısılmak isteniyor ve bu karanlığı ancak böyle bir dayanışma yırtabilir.”
Geçen hafta sonu yapılan şenliğe ilişkin de şunları söyledi: “Binlerce okurumuz bir araya geldi ve Evrensel’i susturmak isteyenlere karşı güçlü bir mesaj verdi. ‘Evrensel seninle güçlü, Evrensel’le güçlüyüz’ sloganı Evrensel’i anlatan bir slogan. Çünkü bu ülkede emeğiyle geçinen, ezilen, sömürülen tüm emekçiler sesini Evrensel’den duyuruyor. Evrensel aynı zamanda bu emekçiler için de bir pusula görevi görüyor, yol gösteriyor. Evrensel bir şeyi yansıtmaktan öte aslında değiştirici, dönüştürücü bir rol de oynuyor. Binlerce okurumuz da hep birlikte gazetemizi ellerine alıp ‘Evrensel’le güçlüyüz’ dedi. Okurlarımız birçok yerde kendi seslerine sahip çıkmaya devam edecek. Çünkü böylelikle kendi seslerinin de kesilmesine karşı çıkıyorlar. Bu şenlikte de verilen mesaj bu oldu.”
“Evrensel barıştan, adaletten yanadır”
Evrensel şenliğine katılan Barış Annesi Güler Buğday bianet’e yaptığı açıklamada, gazetenin barış taleplerini duyurduğunu söyledi.
“Biz yıllardır barış dedik” diyen Güler Buğday Evrensel Gazetesi’nin bu sesi duyurduğunu ve bu nedenle Evrensel’le dayanışmaya geldiğini aktardı: “Evrensel adaleti dillendiriyor, barışı istiyor, barışçıldır. Keşke tüm Türkiye basını böyle olsaydı. Evrensel mağdurun, mazlumun yanında.”
Güler Buğday gazeteye yönelik baskıların nedenine dair de “Ülkede olan biten gerçekleri yazdığı için” yanıtını veriyor.
İşçilere çağrı: “Gazetenize sahip çıkın”
Metal işçisi İzzet Akın 7 yıl önce tanıştığı Evrensel Gazetesi’nin okuru olarak şenliğe katıldı.
İzzet Akın’ın Evrensel’le tanışması Evrensel Gazetesi’ni en iyi tanımlayan hikaye olmalı. Sendikalı olduğu için işten çıkarılan ve yoksulluğu derinleşen Akın yaşadığı hukuksuzluğu Evrensel duyurdu. Evrensel Gazetesi’nin işçi emekçilerin sesi olduğunu söyleyen Akın “Tüm baskılara rağmen 27 yıldır, işçilerin, öldürülen kadınların, gerçeklerin haberini yapan Evrensel susmayacak, susturulamayacak” diyor.
Özellikle işçilere seslenerek “Gazetenize sahip çıkın” diyen Akın “Ben sesimi Evrensel sayesinde duyurdum” diye ekliyor.
“İşçiler o gazeteyi okursa haklarını öğrenecek”
Gerçeklerin bastırılmak istendiğini belirten Akın “Sadece bu dönem değil baskı hep vardı. Çünkü eğer işçiler emekçiler o gazeteyi okursa haklarını öğrenecek, patronlara karşı örgütlenecek. Bu yüzden sesini kısmaya çalışıyorlar Evrensel’in. İktidara yakın medya hergün ‘Emekliye müjde’, ‘İşçiye müjde’ diye başlıklar atıyor ama biz Evrensel’i, özgür basını okuduğumuzda gerçekleri öğreniyoruz” diye konuşuyor.
“Evrensel sadece bir kişinin elinde olan bir gazete değil, milyonlarca işçinin sesini, ezilenlerin, Kürtlerin, Alevilerin, köyüne HES yapılmasına direnen kadınların, köylülerin gazetesi olduğunu gördükleri için ekonomik baskı ile çökertmeye çalışıyorlar. Ama biliyoruz ki bugün bir Evrensel alan bir işçi yarın 2-3 gazete alır, gazetesini sahiplenir.”
“Gençliğin kürsüsünün olduğunu fark ettim”
Lise yıllarından bu yana Evrensel okuru olduğunu belirten 24 yaşındaki Berkay Ergün de Evrensel’le tanışma hikayesini şöyle anlatıyor: “Genç Hayat (Evrensel Gazetesi’nin gençlik eki) üzerinden tanıştım Evrensel’le. Gençliğin bir kürsüsünün olduğunu fark ettim. Sorunlarımı yazabileceğim bir yer olduğunu söylediklerinde inanmadım ama yazım orada çıktı. Gördüm ki Genç Hayat ve Evrensel benim kürsüm, benim sahiplenmem gereken bir unsur. Memlekete genel olarak baktığımızda en temel anayasal hakların rafa kaldırıldığı, antidemokratik yasaların art arda Meclis’ten geçtiği, tarikatçı bir sürü unsurun güç kazandığı bir dönem. Ben böyle bir ülkede yaşamaktan mutlu değilim. Ülkeyi yönetenler basını susturduğu sürece bu koşulların değişeceğine inanmıyorum. Bu yüzden Evrensel benim için çok önemli. Evrensel’in susmaması çok önemli.”
Evrensel Gazetesi’ne yönelik baskıların nedenin sorduğumuz Ergün “Herhangi bir işçi öldüğünde, işçi eylemi olduğunda, antidemokratik yasalar geçtiğinde Evrensel’in ve diğer gazetelerin manşetlerine baktığımızda bu baskıların nedenini çok net görmekteyiz” diye yanıtlıyor ve dayanışma çağrısında bulunuyor.
Cumartesi İnsanları: Sesimiz soluğumuz
Cumartesi Anneleri/İnsanları ve İnsan Hakları Derneği de Evrensel Gazetesi’yle dayanışmaya gelenlerdendi.
1995’te gözaltına alındıktan sonra kimsesizler mezarlığında cansız bedenine ulaşılan Hasan Ocak’ın ablası, Cumartesi İnsanı Maside Ocak şunları söyledi: “Kayıplarımızı arama mücadelemize başladığımızdan bu yana bizim sesimizi soluğumuzu kamuoyuna ulaştıran Evrensel Gazetesi’nin bugün de bizler yanındayız. Son dönemde, özellikle muhalif basının üzerindeki baskılar, onlara yaşama imkanı tanımayan devletin bu politikalarına karşı herkesin sesi ve tüm hak ihlallerine uğrayanların nefesi olan gazetelerin ve sosyalist basının daha çok desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden Evrensel’in ve hak ihlaline uğrayan tüm basın emekçilerinin yanındayız.”
“Halkın gazetesi olması engellenemez”
Yazar Adnan Özyalçıner de şunları söyledi: “Evrensel halkın gazetesi. Evrensel’e yapılan baskılar hiçbir zaman halkın özgürleşmesini, halkın gazetesi olmasını engelleyemez. Her türlü baskıya karşı halk Evrensel’le birleşirse, özgür olursa Evrensel de özgür olacaktır. Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir yerde halk da özgür değildir.”
Evrensel Muhabiri Eylem Nazlıer ise Evrensel Gazetesi’nin yaşadığı sürece dair “BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı tamamen iptal edildi. Gasp edildi. İktidar hoşuna gitmeyen haberlerle karşı karşıya kalınca bir şekilde cezalandırmak istiyor. Yargı, BİK, RTÜK iktidarın sopası gibi. İktidar gerçeklerin duyulmasını istemediğinde bunlarla bir şekilde cezalandırıyor. Evrensel de bununla karşı karşıya kaldı. Çünkü Evrensel güçlünün değil doğrunun ve gerçeğin yanında. Her yerde hukuksuzluk söz konusu. Ülkenin her yeri yağma ve talan ediliyor. Evrensel bunu gösteriyor. Gerçeğin duyulmasında payı var” ifadelerine yer veriyor.
“Hukuksuzluğun görünmesini istemiyorlar”
7 yıldır Evrensel’in İstanbul muhabiri olduğunu kaydeden Nazlıer “Sokak eylemlerini takip ederim, Evrensel’de çalıştığımı polisler bilir. İlk engellenen olurum eleştirel basında çalışan meslektaşlarımla birlikte. Geçtiğimiz ay eylem takibi sırasında polis tarafından boğazım sıkıldı. Elimde basın kartı olmasına rağmen. Büyük bir hukuksuzluk var ve onun görünür olmasını istemiyorlar bu yüzden de ilk eleştirel basında çalışan gazetecilere saldırı oluyor. Önce biz engelleniyoruz, darp ediliyoruz, alandan çıkarılıyoruz sonra eylem yapanlara müdahale başlıyor. Kitlenin sadece çığlıklarını duyabiliyoruz çünkü işkence ediliyor. Belgeleyemiyoruz” diye anlatıyor.
Polislerin böyle rahat bir şekilde davranmalarını “Yargılanmayacaklarını biliyorlar” diye açıklayan Nazlıer “Gazetecileri nefessiz bırakmak istiyorlar. Böylelikle topluma da bir şekilde göz dağı veriliyor” diyor.
Hak odaklı ve istediği haberleri yaptığı için Evrensel’de olmaktan mutlu olduğunu vurgulayan Eylem Nazlıer “İşçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ+ların hak arayan herkesin haberini yapmış onlara dokunmuşumdur” diyor.
- BİK resmi ilan verdiği kurumları, şartlarda bir değişiklik olup olmadığı yönünde yılda bir kez denetliyor. 2019 yılında gerçekleştirdiği denetimlerin ardından Evrensel Gazetesi’nin “günlük 4 bin fiili satış adedi” şartını yerine getirmediği iddiasıyla gazetenin resmi ilan ve reklam yayınlama hakkını askıya aldı. BİK’in verdiği ilan durdurma kararına itiraz edildi. Ancak yönetmeliğe göre 6 ay içerisinde yeniden yapılması gereken denetimle sonuçlandırılması gereken itiraz süreci; Mart 2020’de ilan edilen pandemi ve mücbir sebeple 3 yıl boyunca sonuçlandırılmadı. Evrensel’in 30 Nisan 2022’de mücbir sebebin kaldırılması ile yeniden yaptığı denetim başvurusunun ardından 19-20 Temmuz 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen denetimler sonucunda; okurların birden fazla gazete alması, siyasi parti, sendika ve belediyelerin Evrensel abonelikleri “usulsüz satış” sayıldı. Nihayetinde BİK denetim sonrası ilan ve reklamları tümüyle iptal etti.
(ZK/AS)