Bu heyecan uyandırıcı güç kullanımı, hareketin medyada görünürlük kazanmasını sağladı. Bununla birlikte, birçok barışçıl gösterici ve reformcu grupların sözcüleri Kara Bloklar'ı ve yandaşlarını küreselleşme karşıtı hareketin kamusal imajına zarar vermekle suçlayan açıklamalar yaptılar.
Eleştiriler genelde klişelerle dolu bir analizi tekrar ediyor: Kara Blok olgusu, ortalığı kırıp döken gençleri şiddete ve kaosa sürükleyen akıldışı bir itkiye indirgenmiş anarşizmin ifadesidir.
Şiddetin keyif verdiği ilk bakışta kimileri tarafından doğrulansa da, Kara Bloklar'a yapılan bu eleştiri kafaları karıştırıyor ve hareketin tamamı üzerinde olumsuz siyasal etkilerde bulunuyor.
Bu metin Kara Bloklar hakkında yayılan bazı yanlışların ortaya çıkarılmasını ve bu eleştiri politikasını incelemeyi hedefliyor.
Tarihsel Hatırlatma
Kara Bloklar, 1980 yılı kışında Batı Berlin'de, polisin otonom hareketin militanlarının yerleşimlerini sert bir şekilde boşaltmak istemesiyle ortaya çıktı. Oturdukları yerleri korumaya çalışan, polisle şiddetli sokak çatışmalarına giren militanlar, ilk Kara Bloklar'ı - adlandırma Alman polisi tarafından kullanılıyor- oluşturdular.
Kara Blok, bir çeşit toplu/ortaklaşa hareket ya da eylem taktiğidir. Kara Blok oluşturmak isteyenler, gösteri sırasında siyah maske takmış ve giyinmiş olarak belirirler. Kolayca tanındıklarından, bir birlik/beraberlik oluşturabilirler.
Kara Blok'un varlığının ilk işlevi yapılan eylemde anarşist varlığı ve radikal eleştiriyi ifade etmektir. Kara Blok aynı zamanda militanlara doğrudan eylem yapma olanağı verir, zira içinde bulundukları kitle siyasal bir dayanışma oluşturmalarını sağlar ve polis tarafından bireyin hedeflenmesini ve tutuklanmasını zorlaştırarak, "tanınmamayı" güvence altına alır.
Bu taktik çok kısa zamanda popülerleşti ve otonomların militanları büyük eylemler sırasında bu taktiğe sıklıkla başvurmaya başladılar. Örnek vermek gerekirse, 1988'de Berlin'deki Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) toplantısı nedeniyle yapılan gösteriler hatırlanabilir.
Bu eylem biçimi anarko-punk karşı kültür ağı üzerinden orta Avrupa'dan Kanada'ya ve Amerika'ya yayıldı. 1991 yılında Irak savaşına karşı düzenlenen bir gösteride Amerika'daki ilk Kara Blok kuruldu.
1990'lı yıllarda Kuzey Amerika'daki "Anti-Racist Action" (Irkçılık Karşıtı Hareket) militanları, neo-naziler ve beyazların üstünlüğünü savunanlarla karşı karşıya geldiklerinde de aynı taktiğe başvurdular.
Kara Bloklar ve Anarşizm
Genelde anarşistler, özel olarak Kara Bloklar, küreselleşme karşıtı hareketin içinde yer alıyorlar. Kara Bloklar'ın varlığından rahatsız olan gazeteciler, reformcu grupların sözcüleri ve şiddet karşıtı militanlar, Kara Bloklar'ın anarşist olduğunu çünkü şiddet kullandıklarını söylüyorlar.
Bu karışık, aldatıcı değerlendirme üç önemli gerçeği gölgede bırakıyor: İşlerine geldiğinde bütün siyasal ideolojiler hatta dinler, taraftarlarının uyguladığı şiddeti haklı göstermiştir; anarşizmin şiddet karşıtı birçok yandaşı vardır ve bazı Kara Bloklar şiddete başvurmaksızın gösterilere katılmışlardır.
Eğer Kara Bloklar anarşistlerse, bu onların şiddete başvurmasından değil, eşitlikçi ve özgürlükçü bir işleyişe sahip olmalarından gelir. Bir başka deyişle, yapıları ve karar alma süreçleri otoriter ve hiyerarşik değildir.
Prensip olarak siyah giyinmiş herhangi bir kimse bir gösteriye katılabilir. Fakat bir Kara Blok her şeyden önce anarşist eğilimleri olan birçok akraba grubunun bir araya gelmesiyle oluşur (bu gruplar - Grupos de Afinidad - 19. yüzyılda İspanyol anarşist hareketinde bulunuyorlardı).
Grupos de afinidad'lar yarım düzineden birkaç düzineye kadar artan sayıda üyeden oluşur. Üyeler arasındaki hısımlık onları birleştiren bağlarla açıklanır - arkadaştırlar, eğitimlerini beraber almışlardır, iş arkadaşlığı, siyasi örgütlerde beraberlik vs.- ve yürüttükleri eylem tipine karşı ortak bir duyarlılığı paylaşırlar. Grupos de afinidad'larda toplantılar doğrudan demokrasiye göre işler, uzlaşmaya öncelik verilirken oy kullanmaya genelde başvurulmaz.
Kara Bloklar'a katılanların sosyolojik profilini çıkartmak zordur. Görünen, genelde militanlık deneyimine sahip, genç ve öğrenci olduklarıdır. Birçok kadın, Kara Blok örgütlenmelerine (Quebec zirvesinde yüzde 40 civarında) ve eylemlerine (yüzde 25 civarı) katılır.
Toplantılarda söz kadınlarla erkeklere art arda verilir. Bu prosedür, "topluluk önünde yapılan konuşmalarda erkeklerin kendilerini daha rahat ifade edebildikleri ve kabul ettirebildikleri" varsayımını engellemek için konmuştur.
Kara Bloklar'ın, onları oluşturan bütün "grupos de afinidad"larda olduğu gibi, herkese görevlerini dağıtan, kolektif amaçları belirleyen liderleri yoktur.
Bir müzakere ortamında, üyeler alacakları riskleri ve gerçekleştirmek istedikleri eylem biçimini tartışırlar. Bazı gruplar saldırgan (değnek, sapan, bilardo topları, molotof kokteyli, vs.) veya savunmacı (kalkan, zırh, eldivenler, dizlik, kasklar, gaz maskeleri, vs.) bir eylemi yeğ tutarken, diğerleri destek eylemlerinde uzmanlaşırlar:
Keşif eylemleri gerçekleştirirler, iletişimi sağlarlar (bisikletler, walkie-talkie, cep telefonları, vs.); gönüllü hemşire grupları oluştururlar (göz yaşartıcı gazlara ve biber gazına karşı gerekli yardım malzemelerini bulundururlar, yararlılara ilk müdahaleleri yaparlar); ya da grupların moralini yükseltmek için müzik çalarlar.
Çok önemli olaylarda, birçok "grupos de afinidad" biraraya gelerek koordineli bir biçimde çalışabilir. Mesela, Montreal Kara Blokları koordinasyon süreci Nisan 2001'de Quebec'teki Amerika zirvesi için 2000 yılından itibaren öngörülerde bulunmaya başlamıştı.
Fakat bu süreçlere katılmayanların da, eylemden bir gün önce veya eylem günü Kara Bloklar'a katılmaları veya kendi Kara Bloklarını oluşturmaları mümkündür.
Şiddet ve Politika
Kara Bloklar her zaman güce başvurmadılar. Kara Bloklar, farklı eylem taktiklerinin varlığına saygılı olarak, kimi grupların barışçıl kimi gruplarınsa şiddet kullanarak gösteri yapabileceğini kabul ederler.
Kara Bloklar'ın üyeleri tek başlarına şiddete başvurmayı reddederler ve eylemlerde güç kullanımına başvuran sadece onlar değildir. Küreselleşme karşıtı hareketlerde hiçbir yere ait olmayan, siyahlar giyinmemiş birçok "grupos de afinidad" ve gösterici yer alır.
Teknik olarak bunların Kara Blok olduğu söylenemez. Marksist-Leninist militanlardan oluşmuş Kızıl Gruplar da doğrudan şiddet eylemleri gerçekleştirebilirler. Kara Bloklar'ın bunlardan farkı, yandaşları ve militanlarının -özellikle internet aracılığıyla- şiddete başvurmayı haklı gösteren söylemler üretmesi ve yaymasıdır. Birçok Kara Blok katılımcısı için, şiddete başvurma kararı geçmiş deneyimlerden esinlenen siyasal bir düşüncenin ürünüdür.
Kendini doğrulatma/onaylama çok çeşitli şekillerde sosyal-psikoloji, ekonomi ve politikayla bağlantılı olabiliyor. Politik ve ekonomik açıdan, doğrudan şiddet eylemi, kapitalizmi ve karşıtlarına şiddet uygulayan gayr-i meşru devlet liberalizmini eleştirmek için etkili ve basit bir araç olarak algılanıyor.
Eleştiri direkt olarak ifade ediliyor; zira gayr-i meşru ekonomik ve politik sistem, vurulan hedeflerde anlamını buluyor (Mc Donald's, bankalar, Uluslararası Para Fonu'nun merkezi veya G8 zirvesini koruyan güvenlik).
Eleştiri aynı zamanda dolaylı olarak da ifade ediliyor. Eylem medyayı kaplıyor ve medyada tartışılıyor; bu durum da, kapitalizmin ve liberal devletin radikal bir biçimde eleştirilmesine imkan veriyor.
Polislerle çatışma, liberal devletin gayr-i meşru kurumlarını koruduklarından ve devlet şiddetini temsil ettiklerinden dolayı ve özelde bir Kara Blok'a intikam alma fırsatı verdiğinden, bir kurtuluş yolu olarak haklı kılınıyor, aklanıyor.
Quebec'teki Amerikan zirvesinde (Nisan 2001) polislerle yapılan çatışmalara katılan, Montreal'in geri kalmış mahallelerinden gelen genç biri: "Ben varoştan geliyorum ve polisler bütün yıl ne isterlerse yapıyorlar ve bunu kimse duymuyor" şeklinde açıklıyor ve şunu ekliyor: "Bir polise vurmak şiddet değil, intikamdır."
Bu acı itiraf, adaletsiz bir dünyayı ve polis şiddetinin kurbanlarına bir telafi mekanizması sunulmasının gerekliliğini ortaya koyuyor. Burada sosyo-psikolojik olarak kendini aklama alanına giriyoruz: doğrudan eylemin kargaşası bir nevi haz oluşturuyor.
Psikolojik olduğu kadar aynı zamanda politik: birçok Kara Blok'ta yer almış bir katılımcı şiddet konusunda "İnanıyorum ki bu yoksun/mahrum kalanların eylemi" diyor ve ekliyor: "Bu saldırılar kurumlarla zıt çıkarları olduklarını anlayan insanların içini boşaltmasıdır".
Cenova'daki bir Kara Blok'un üyeleri bu durumu "Monoton ve korkutucu bir dünyada yaşıyoruz ve onu yıkmak eğlenceli olmak zorunda" diye özetliyor. Şiddet politik olduğu kadar bir şölen havası da yaratıyor. Şiddet, "La Haine" ve "Ma 6-T va Crackquer" gibi filmlerde ve 80'lerin Fransız anarko-punk grubu Bérurier Noir'ın şarkılarında da bu şekliyle yer alıyor.
Kara Bloklar, siyasi yükümlülüklerini eylem yapmak ve eylemlere katılmak olarak gören birçok bireyi kendine çekiyor. Diğerleri "eylemin uç bir siyasi nokta olduğuna inanmamak gerektiğini, kırıp dökmenin her zaman radikal olmayı ifade etmediğini" söyleseler de, bir yandan da, üzgün bir şekilde "mücadeleyi götürmenin tek ve biricik yolunun şiddet olduğunu" söyleyen dogmatik bir vizyonun varlığını da kabul ediyorlar.
Bunlar için eylem ve isyan ritüeli, devlet ve kapitalizm tarafından oluşturulmuş kuralların dışında bir siyasi deneyim yaşamak için gereken mekanı (sokak) ve zamanı (birkaç saat) özgürleştirmektir.
Birçok Kara Blok'ta bulunmuş bir katılımcı "Şiddetsiz bir dünya düşlüyorum" diyor "ama şu anda içinde bulunduğum dünya şiddet dolu ve bu yüzden benim için güç kullanmak, şiddet tekelini devlete bırakmamak için meşrudur".
Doğrudan eylem; pasif kurban rolünden çıkmaya, şehir, mülkiyet, siyaset ilişkisini yeniden düşünmeye izin vermeli fakat yükümlülük sadece eylemlere daimi katılımla sınırlanmamalı, işte bu yüzden Kara Bloklar'a katılan birçok kişi günlük hayatta da militanvari bir iş yürütmektedir.
Eleştirinin Politikası:
Kara Bloklar ve Küreselleşme karşıtı hareket
Kara Bloklar'ın bu hızlı portresi, Kara Bloklar'a ve yandaşlarına karşı resmi politikacılar, gazeteciler tarafından olduğu kadar küreselleşme karşıtı hareketin sözcüsü durumunda olan reformcular tarafından da yürütülen sözlü saldırıların doğasını kısmen anlama imkanı verecektir.
Bu eleştirilere göre Kara Bloklar, doğrudan demokrasinin, özgürlüğün ve eşitliğin olmadığı/temsil edilmediği yerde her şeydir ve güce başvuran bu insanlar, genelde onları bugünkü bağlamda doğrudan şiddet eyleminin meşru olduğunu düşünmeye iten zengin bir militanlık deneyimine sahiptirler.
Elbette ki Kara Bloklarla ve yandaşları ile aynı fikirde olmamak mümkündür, fakat kamuoyuna onların "bir fikir, düşünce ifade etmediğini" açıklamak (G8 zirvesinde, Cenova'da, Belçika başbakanının ve AB başkanının söylediği gibi), en iyi ihtimalle cahillik olarak nitelenebilir.
Kara Bloklar, "barbarlar", "kırıp dökücü nihilistler" (Bernard-Henry Lévi) veya İslamcı teröristlerin müttefikleri olarak da resmediliyorlar (Alain-Gérard Slama, Figaro'da). Büyük medya ve haber ajansları bu aleyhteki kampanyanın aracılığını yapıyor ve açık suçlamalar yöneltiyorlar: Küreselleşmeye karşı hareketin itibarını düşüren kırıp dökücüler, hareketin içinde gerçek bir kanser.
Son olarak ATTAC'dan Susan George ve Greenpeace Fransa, Kara Bloklar'ın harekete büyük şekilde medyatik görünürlük kazandırdığını açıkladılar. Fakat "son dakikada eylemlerin hazırlanmasına katılmamış insanlar gelebilmekte ve her şeyi yapabilmekteler ve bu davranış tamamen antidemokratiktir" diyerek sıkıntılarını da belirttiler.
Reformist sözcülerin Kara Bloklar ve yandaşları hakkında bu eleştirileri hareket için iki kötü sonuç doğurmaktadır. Eleştiriler polis baskısını teşvik etmektedir ve hareketin yoğunluğunun azalmasına sebep oluyorlar. Zira, "kırıp dökücüler" inancı olmayan delirmiş elektronlar olarak sunulmaktalar:
1-Baskı: Reformcu sözcülerin, sağcı entelektüellerin, medyanın ve resmi politikacıların birliği Kara Bloklar ve yandaşları üzerindeki yasal ve baskıcı mengenenin sıkılaşmasını kolaylaştırıyor.
Son olarak Avrupa Birliği Konseyi'nin "Terörizm grubu"'nun 13 şubat 2001'de aldığı kararla küreselleşme karşıtı gösteriler esnasında "uç radikal gruplar tarafından gerçekleştirilen şiddet hareketleri" terörizmle mücadeleye atıf yapan çerçeve kararın ilk maddesinde göre değerlendirilmeye başlandı.
Kara Bloklar'a ve yandaşlarına karşı yasal ve fiziksel saldırının yoğunluğunun artması şu şekilde izah edilmektedir: Göstericiler şiddete başvursa da vurmasa da, polisiye önlemler bilinenden daha çok şiddet içerecek ve polis karşısındaki vatandaşlar marjinalize edilecekler.
Kısaca, reformcu sözcülerin eleştirileri polis baskısını teşvik eden bir söylemdir ve kamuoyunu, bu "genç anarşist kırıp dökücülere" karşı polisten daha şiddetli ve baskıcı bir yaklaşım istemeye teşvik etmektedir.
Reformcu sözcüler polis şiddetini kınadıkları gibi Kara Bloklar'ın ve diğer anarşist grupların şiddetini de kınamaktadırlar ve polise bu "aşırı uçların" yalnız olduklarını, tecrit edildiklerini ve eğer etkisiz hale getirilirlerse bundan herkesin mutlu olacağını söylemektedirler.
2-Hareketi küçültmek: Reformcuların sözcülerinin, ilk bakışta siyasi yandaşları olarak görebilecekleri "kırıp dökücülerden" ahlaki sebeplerle ayrıştıklarını görüyoruz.
Öte yandan Susan George siyasal şiddeti "bütün ahlaki sorunlar"ın dışında düşünmeyi teklif ediyor. Reformcu grupların yöneticilerinin güce başvuran militanlara karşı davranışı, bu yöneticilerin seçtikleri siyasal yapıdan etkilenmektedir, söylemlerini ve pratiklerini, dahil olma ve dışarıda kalma kurallarının devlet tarafından belirlendiği iletişim kanallarına, etki ağlarına ve finansman biçimine adapte etmeye uğraşıyorlar.
Reformcu sözcüler, devlet nezdinde kazandıkları saygıyı koruyabilmek için kamuoyunda Kara Bloklar'dan ve yandaşlarından uzak kalmak gerektiğinin farkındalar.
Üstelik resmi politikacılar bu isteklerini çok açık ifade ediyorlar: G8 Cenova zirvesi (Temmuz 2001) ertesinde Belçika başbakanı ve AB başkanı "Bütün hareketlerin ve demokrat partilerin bütün dünyadaki sorumlularından kırıp dökücülerle aralarına mesafe koyduklarını duymak istiyorum" diye açıklama yaptılar.
Bazı siyasi gruplar, her katılımcının özerkliğe ve yürüyüşlerdeki değişik taktiklere razı olmayacağını/saygı göstermeyeceğini biliyor ve bu yüzden sıkı bir disiplin anlayışını katılımcılara dayatıyorlar.
Devlet bunları bir kez daha tebrik ediyor. Quebec'teki Amerika zirvesinde (Nisan 2001), Kanada başbakanı güce başvuranlar ile barışçıl bir şekilde güvenlik koridorundan uzakta yürüyenleri ayırıyor. "Halkların Yürüyüşü" katılımcıları polis tarafından çevrelenirken, devlet kendi güvenlik önlemini alan FTQ'ye (Quebec İşçiler Federasyonu Sendikası) şükranlarını sunmakta tereddüt etmiyor.
Reformist sözcüler, onları müttefikleri gibi gören insanlarla sokakta dayanışmak yerine, devletin söylemlerini tekrar ederek siyasi hesap peşinde koşuyorlar.
Reformcu yöneticiler buna rağmen farklı seçeneklere sahipler: şiddete karşı olduklarını ama aynı zamanda Kara Bloklar'ın ve müttefiklerinin de hareketin bir parçası olduğunu ve bunların eylemlerinin siyasi anlamı olduğunu beyan edebilirler.
Hatta Kara Bloklar'ı, "bakın, sokakta çok kızgın insanlar var ve bizimle çabuk bir şekilde uzlaşmak oyunu sakinleştirmek için yararınızadır" diyerek devlet görevlileri üzerinde baskı kurmak için "kullanabilirler".
Onlar, polis şiddetini ve baskısını teşvik etme ve harekete ayrışma yaftasının yapıştırılması pahasına başka bir seçim yaptılar. Reformistler, Kara Bloklar polis tarafından yönlendirecekler diye endişe ederken kendileri manipüle edilmektedirler. Kara Bloklar'ın eylemleri ile reformcuların sözcülerin açıklamaları arasında harekete en çok zarar verenin Kara Bloklar olduğu doğru değildir.
* Francis Dupuis-Déri'nin bu yazısını, Mouvements dergisi 2003 Ocak-Şubat sayısından Serdar Torlak Türkçeleştirdi.