Bu yıl 19'uncusu düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi sona erdi. Üç gün süren kongrenin ilk gününün ikinci oturumunda, "Rejimin, Hegemonyanın ve Sermaye Birikiminin İnşasında Savaşların Rolü" başlıklı tartışma yürütüldü.
Oturumun yürütücüsü Aysun Gezen’in çerçeve sunumunun ardından kapitalizmin sınırları, dünya savaşlarının geçirdiği dönüşüm, İsrail sömürgeciliği, Filistinlilerin mücadelesi ve yeni süreçte Kürt sorunun demokratik çözümü ele alındı.

19. Karaburun Bilim Kongresi’nde Ortadoğu ve Filistin gündemi
Gezen, "topyekûn savaşlar" sonrası dönemde savaşların farklı biçimler aldığına dikkat çekti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’ndan sonra vekâlet savaşları ve "terörizme karşı savaşlar" öne çıkarken, bugün yeniden büyük güçler arasındaki konfigürasyonun belirleyici hale geldiğini söyledi.
Kapitalizmin krizleri aşmak için savaşa ihtiyaç duyduğunu, Almanya örneğinde silahlanma yoluyla sermaye birikim sürecinin hızlandırıldığını hatırlattı. Savaşların milyarderler yarattığını, teknolojik yeniliklerin ise önce savaş üretiminde geliştirildiğini, ardından gündelik yaşamda tüketim nesnesine dönüştüğünü vurgulayan Gezen, "Savaşı ortadan kaldıracak tek yol kapitalizmi de ortadan kaldıracak bir mücadeleyi yükseltmektir" dedi.
"Devlet-sermaye dengesi değişti"
Oturumun ilk konuşmacısı Haluk Yurtsever de kapitalizmin sınırına ulaştığını, küresel ısınma ve ekolojik yıkımın artık ertelenemez bir gerçeklik olduğunu söyledi. Yurtsever devamında sermayenin hareketlerinin ulus-devletleri aştığını, 'şube devletler'in ortaya çıktığını ve devlet-sermaye ilişkilerinde dengelerin değiştiğini ifade etti. Büyük şirketlerin artık devletsi organizasyonlar gibi hareket ettiğini, bunun İngiliz emperyalizminin Hindistan’a girişini andırdığını belirtti.
"21. yüzyıl savaş ve şiddet yüzyılı"
Kapitalizmin kâr oranlarının düşme eğiliminin artık kronik bir sendroma dönüştüğünü, olağan yöntemlerle krizin aşılamayacağını söyleyen Yurtsever, uluslararası kurumların da işlevsizleştiğini, hegemonyanın ise artık ABD ile Çin arasındaki bir çatışma olarak cisimleştiğini vurguladı. Çin’in 2008 krizinde kapitalizme 'bir hayat öpücüğü verdiğini' belirten Yurtsever, 21. yüzyılı 'savaş ve şiddet yüzyılı' olarak tanımladı ve Türkiye’nin de giderek bu savaşa doğru sürüklendiğini ifade etti.
"Gazze 'boğazda kılçık' görülüyor"
Oturumun bir diğer konuşmacısı Gürsan Şenalp ise İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırımın ekonomi politiğine odaklandı. Şenalp, İsrail’in Filistinlilere yönelik politikalarını ele alırken, Francesca Albanese’in raporunun önemine işaret etti.
İsrail’in uluslararası işgücünü kullanmaya başladıkça Filistinli emeğe olan ihtiyacının azaldığını, bunun da mevcut mezalimi soykırım düzeyine taşıdığını söyledi. İsrail’in ulusötesi sermaye birikiminin Orta Doğu’daki kilit noktalarından biri olduğunu belirterek, Gazze’nin bu yapının içinde 'boğazda bir kılçık' gibi görüldüğünü ifade etti.
Kürt sorunun çözümü
Oturumun son bölümünde, DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Kürt meselesinin demokratik çözümü gündemiyle bir sunum yaptı. Tayip Temel, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin inkâr politikalarıyla yok sayıldığını, bunun Türkiye Cumhuriyeti’ne özgü bir durum olduğunu belirtti.
Kürt halkının yeniden özneleşmesinde kadın özgürlüğü ile ulusal özgürlük mücadelesinin iç içe geçtiğini vurgulayan Temel, bugüne kadar kesintisiz bir savaş hali yaşandığını ve barışın sadece silah bırakmak olmadığını, aynı zamanda kimliklerin tanınması ve bir arada yaşam imkânı olduğunu belirterek gerçek barışın ancak özgürlük, demokrasi ve sosyalizm değerlerinin toplumsallaşmasıyla mümkün olacağını dile getirdi.
(DS/AB)











