Almanya merkezli antikapitalist genç kadın örgütü Zora, Filistin halkına yönelik saldırılara ve İsrail’in Filistinli tutuklulara uyguladığı cinsel işkenceye dikkat çekerek uluslararası kamuoyuna çağrısı yaptı.
Zora, Ekim 2025’te düzenlenen Özgürlük Filosu (Freedom Flotilla) kapsamında İsrail güçlerinin aktivistleri alıkoyduğunu ve cinsel şiddet uyguladığını açıklamıştı.
Young Struggle Sosyalist Gençlik Örgütü Eş Başkanı ve Zora üyesi Ezgi Kardelen, Almanya’da yürüttükleri antikapitalist mücadeleyi, Zora’nın kuruluş sürecini ve Filistin dayanışmasını bianet’e anlattı.
“Zora, antifaşist ve devrimci bir genç kadın örgütü”
Ezgi Kardelen, Zora’nın yaklaşık on yıldır Avrupa’da faaliyet yürüten antifaşist ve devrimci bir genç kadın örgütü olduğunu belirterek, şu anda dört ülkede ve yaklaşık yirmi şehirde örgütlü olduklarını söyledi. Zora’nın temel hedefinin, Avrupa’da kadın devrimi perspektifini genç kadınlar arasında yaymak olduğunu vurgulayan Kardelen, kadın mücadelesini sistem karşıtı bir çerçevede ele aldıklarını ifade etti.
Avrupa’da kadın mücadelesinin çoğu zaman sistemden koparılarak ele alındığını belirten Kardelen, kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin yalnızca “kadın hakları” meselesi gibi sunulduğunu söyledi. Oysa erkek egemen şiddetin bireysel erkeklerden ibaret olmadığını dile getiren Kardelen, bu şiddetin kapitalizm ve emperyalizm gibi sistemsel yapılardan beslendiğini vurguladı.
“Biz Zora olarak kadın mücadelesi ile antikapitalist mücadeleyi birleştiriyoruz. Antifaşist bir genç kadın örgütü olarak bu iki hattı birlikte örüyoruz” dedi.
Köln’de yılbaşı gecesi yaşanan saldırılar kuruluşun zeminini oluşturdu
Zora’nın on yıl önce Almanya’nın Köln kentinde kurulduğunu anlatan Kardelen, kuruluş kararının bir yılbaşı akşamı alındığını söyledi. O dönemde Köln’de yılbaşı gecesi çok sayıda cinsel saldırı ve taciz vakasının yaşandığını hatırlatan Kardelen, Alman devletinin bu saldırıları ırkçı bir söylemle ele aldığını ve sorumluluğu göçmenlere yıktığını anlattı.
“Evet, kadına yönelik şiddet vardı ama aynı zamanda çok yoğun bir ırkçılık da vardı. Bunları birbirinden ayıramazdık. Irkçılığa karşı sessiz kalamazdık” diyen Kardelen, bu noktada Young Struggle Sosyalist Gençlik Örgütü’ndeki kadınların bir araya gelerek antifaşist bir genç kadın örgütü kurma kararı aldığını ve Zora’nın böyle ortaya çıktığını anlattı.
“Zora yalnızca kadınlardan ve LGBTİ artı bireylerden oluşuyor”
Zora’nın karma bir örgüt olmadığını belirten Kardelen, örgütün yalnızca kadınlardan, LGBTİ artı ve non-binary bireylerden oluştuğunu söyledi. Erkeklerin ve trans erkeklerin örgüt bünyesinde yer almadığını ifade eden Kardelen, bunun yerine Zora ve Young Struggle’ın inisiyatifiyle Almanya’da Pride Rebellion adlı devrimci bir LGBTİ artı örgütünün kurulduğunu aktardı.
Özellikle son yıllarda Almanya’daki onur yürüyüşlerine faşist grupların yoğun saldırılar düzenlediğini belirten Kardelen, bu saldırıların fiziksel boyutlara ulaştığını söyledi. Bu saldırılara karşı “Onur Yürüyüşlerini Savunalım” inisiyatifinin kurulduğunu ve faşist gruplara karşı öz savunma örgütlenmesi geliştirildiğini dile getirdi.
Zora, Young Struggle ve Pride Rebellion olmak üzere üç ayrı örgütlenme hattıyla mücadele yürüttüklerini vurguladı.
“Bugün üyelerimizin yüzde doksanı enternasyonel gençlerden oluşuyor”

Young Struggle’ın ilk kuruluşunda Türkiye ve Kürdistanlı gençlerin ağırlıkta olduğunu belirten Kardelen, bugün örgüt üyelerinin yaklaşık yüzde doksanının enternasyonel gençlerden oluştuğunu söyledi. Kendisi Türkiye Kürdistanlı bir sözcü olmasına rağmen, örgütteki gençlerin büyük bölümünün Avrupa’da doğup büyüyen göçmen kökenli gençler olduğunu ifade etti.
Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde gençlerin ırkçılığa, ayrımcılığa ve baskıya maruz kaldığını söyleyen Kardelen, bu nedenle göçmen gençlerin örgüt saflarında bir araya geldiğini vurguladı.
“Kapitalizm krizini ırkçılıkla yönetmeye çalışıyorlar”

Avrupa’da ırkçılığın neden bu kadar yükseldiğine de değinen Kardelen, kapitalizmin ciddi bir varoluş krizi yaşadığını söyledi. Kâr marjlarının düştüğünü, sistemin kendini yeniden üretemediğini ifade eden Kardelen, bu krizi yönetebilmek için ırkçılığın bir araç olarak kullanıldığını belirtti.
İşçilerin, kadınların ve ezilen kesimlerin birleşmesini engellemek için göçmenlerin günah keçisi ilan edildiğini söyleyen Kardelen, faşist hareketlerin yükselişinin de bu sürecin bir sonucu olduğunu dile getirdi. İtalya’da Giorgia Meloni’nin iktidara gelişi, Almanya’da AfD’nin oylarını artırması ve Fransa’daki faşist partilerin güçlenmesi bu tablonun göstergeleri arasında yer aldı.
Paris’te faşist saldırı: “Paris Nazidir” sloganları
Geçtiğimiz Şubat ayında Paris’te Young Struggle derneğine faşist bir grubun saldırdığını aktaran Kardelen, yaklaşık otuz faşistin bıçaklarla derneğe girerek yoldaşlara saldırdığını söyledi. Saldırganların “Paris Nazidir” sloganları attığını belirten Kardelen, bunun Avrupa’da artan faşist şiddetin yalnızca bir örneği olduğunu vurguladı.
Filistin eylemleri, polis şiddeti ve baskılar
Zora’nın Filistin mücadelesini yedi Ekim’den önce de temel gündemlerinden biri olarak ele aldığını söyleyen Kardelen, sömürgeciliğe karşı mücadelenin, Kürdistan ve Rojava’daki direnişin de her zaman önemli başlıklar arasında yer aldığını ifade etti.
7 Ekim’den sonra Almanya’da sokağa çıkan ilk kadın örgütlerinden biri olduklarını belirten Kardelen, Berlin’in Neukölln bölgesinde yoğun eylemler düzenlediklerini anlattı. Bu süreçte yoldaşların her gün polis şiddetine maruz kaldığını, gözaltına alındığını ve ağır fiziksel şiddet gördüğünü söyledi. Polislerin eylemler sırasında cinsel saldırı, taciz ve cinsel küfürlerde bulunduğunu aktardı.
Filistin çalışmaları nedeniyle bir buçuk yıl önce beş yoldaşın evine gece baskınları yapıldığını ve gözaltına alındıklarını belirten Kardelen, bu baskıların örgütlenmeyi büyütmelerine vesile olduğunu vurguladı. Bu süreçten sonra liselerde ve üniversitelerde Filistin komiteleri kurduklarını, çok sayıda genç kadının mücadeleye katıldığını söyledi.
“Bu saldırılar tüm kadınlara yöneliktir”
Türkiye’deki kadınlara da seslenen Kardelen, ilk andan itibaren gösterilen dayanışma için teşekkür etti. Yaşananların bireysel bir mesele olmadığını vurgulayan Kardelen, bunun tüm kadınlara ve tüm politik tutsaklara yönelik bir saldırı olduğunu söyledi.
İsrail devletiyle iş birliği içindeki tüm devletlerin sorumluluğu bulunduğunu belirten Kardelen, Türkiye’de de bu ilişkilerin daha fazla teşhir edilmesi gerektiğini ifade etti.
Uluslararası dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini vurgulayan Kardelen, üniversitelerde ve liselerde kolektif mücadele çağrısı yaptı: “Her kadın özgür olana kadar mücadeleye devam edeceğiz."

Zora aktivisti Anna: İsrail'de hapishanede cinsel saldırıya uğradım
(EMK)







