Haberin İngilizcesi için tıklayın
Önceki gün İstanbul’un Küçükçekmece ilçesi Kanarya Mahallesi’nde, bir erkek, 5 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz etti. Saldırının duyulmasıyla birlikte her yaştan mahalleli sokağa çıktı, eylem yaptı.
TIKLAYIN - Küçükçekmece'deki Çocuk İstismarına Karşı Kadınlar Sokaklarda
Peki, saldırının yaşandığı Kanarya Mahallesi’nin sosyal kültürel durumu nasıl? Küçükçekmece’nin 21 ilçesinden biri olan Kanarya’nın nüfusu 67 bin 814. Bu sayının, 34 bin 647’si erkeklerden, 33 bin 367’si kadınlardan oluşuyor. Mahallede yaşayan çocuk sayısına dair net bir veri yok.
Mahallede, genellikle, 1990’larda Kürt illerinden göç etmek zorunda kalanlar, ekonomik nedenlerle Karadeniz’in illerinden gelenler ve Suriye’deki iç savaştan kaçıp bölgeye yerleşenler yoğunluklu olarak yaşıyor. Ayrıca, mahalle, kiraların düşük olması ve iş olanakları nedeniyle, yine yabancı göçmenlerin de mesken tuttuğu bir yer.
“Çocuklarımız güvende değil”
Mahalle aralarında, parça başı iş yapan tekstil atölyeleri bulunuyor. Bu atölyelerinden birinde, Ahmet Kaya posterinin hemen altında kadın bir işçiyle sohbet ediyoruz:
“Bu olaylar yabancılar geldikten sonra arttı. Mahallede hırsızlık arttı. Biz onları istemiyoruz. Biz sabah çıkıyoruz işe geliyoruz. Çocuklar kapının önünde oynuyor. Biz nereden bilelim çocuklara ne oluyor?”
“Çözüm istiyoruz”
Atölyeden çıkıp, mahallenin kahvesine giriyorum. Kahvede, sadece çocuğa yönelik suçlar konuşuluyor. Herkes çok öfkeli. Biri heyecanla, “Onu benim elime verecekler. Biz ona ne yapacağımızı biliyoruz” diyor.
Başka biri, “Bu mahallede böyle şeyler olmaz. Biz burada kardeş gibi yaşardık. Buraya gelen yabancılar bunları yapıyor. Buna bir çözüm bekliyoruz” diye sesleniyor. İçlerinden biri, “Kızgınlıktan öyle konuşuyorlar. Biz de kimseye bir şey olsun istemeyiz.” diyor.
Aslında hiç kimse tam olarak çözümün ne olduğunu bilmiyor. Sadece çocuklarının güvende olmasını istiyorlar.
“Suriyelilerin evinin kapısını kırdılar”
Yöre derneklerinden birine giriyorum. Bir adam, “Bizim bu mahallede herkes birbirini tanır. Yıllardır bir arada yaşıyoruz. Birimiz çocuğuna yapılan hepimizin çocuğuna yapılmış gibi. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Minik yavrumuzun hakkını arayacağız. Bu mahallede tekrar böyle şeyler yaşanmasını istemiyoruz” diye konuşuyor.
“Nasıl yan yana yaşayacağız?”
Yöre derneğinden mahallenin bakkalına geçiyorum. Bakkal, “Çok çok üzgün” olduğunu söyleyerek sözlerine başlıyor ve şöyle diyor:
“Biz, bu hale nasıl geldik? Mahallede, çok fazla yabancı var. Onlar da nereye gitsin? Suriyeli komşularım çok korkuyor. Geçen akşam kapılarını zorladılar. Hatta bazı Suriyelilerin evlerinin kapısını kırdıklarını duydum. Sokağa çıkamıyorlar. Bundan sonra nasıl yanyana yaşayacağız?”
Suriyeli aile: Korkuyoruz
Bakkalın hemen yanında Suriyeli bir ailenin yaşadığı derme çatma bir eve giriyorum. Çok zor geçindiklerini, kimseden şu ana kadar zarar görmediklerini ama artık bu mahallede yaşamaktan korktuklarını söylüyorlar.
Gebze’deki Anneler: Bütün çocukların haklarının peşindeyiz
Artık Kanarya Mahallesi’nden ayrılma vakti geliyor. Beyaz tülbentlerinden tanıdığım iki Barış Annesi Kumru ve Güler anneleri görüyorum. Anneler şunları söylüyor:
“Evet bu ülkede demokrasi var diyorlar. Hani demokrasi nerede? Çocuklarımızın canı için Gebze Cezaevi önünde işkence gördük. Biz sadece kendi çocuklarımız için mücadele etmiyoruz ki. Bütün çocukların hakları mücadele ediyoruz.
“Bugün aramızda iş bölümü yaptık. Bir grup anne, Gebze’ye gitti, biz buraya geldik. Bizim zamanımızda köylerimizi yaktılar, biz buraya geldik. Burada da bak çocuklarımızın başına neler geliyor. Biz nereye gidelim?” (EMK)