* Fotoğraf: Kuzey Ormanları Savunması
126 emekli diplomatın “Montrö Duyurusu” başlığı ile yayınlandığı açıklamanın ardından, 103 emekli generalin Kanal İstanbul ile birlikte Montrö Boğazlar Sözleşmesinin kaldırılmasına ilişkin tartışmalara yönelik endişelerini dile getirdiği bildiriler tartışma yarattı.
Bu açıklamalar Kanal İstanbul ile Montrö ilişkisini sorgulayan ilk açıklama değildi. Kuzey Ormanları Savunması (KOS) daha önce bu konuda basına yansıyan açıklamaları derledi:
TIKLAYIN - Montrö Anlaşması nedir, neden gündeme geldi?
Uzmanlar ne demişti?
Kanal İstanbul’a ilişkin ihale hazırlıklarının yapıldığına dair açıklamaların ardından 9 Kasım 2014’te Hürriyet Gazetesinde yer alan Gülistan Alagöz’ün haberinde uzmanların görüşlerine yer verildi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Üyesi ve Deniz Hukuk Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek, kanal yapımı sonrası sözleşmede sorunlar yaşanabileceğine dikkat çekti. Montrö Sözleşmesi’nin uygulama alanının sadece İstanbul Boğazı değil, Karadeniz ve Ege Denizi arasındaki alan olduğunu belirten Özbek, şöyle konuştu:
“Kanal projesi bu rotanın sadece bir kısmını kapsıyor. Ticari gemileri Montrö’nün uygulanacağı alanın bir anlamda ortasına bırakmakta. Geçişin, Kanal harici kısmına Montrö’nün uygulanabilirliği genel olarak sorunlar yaratabileceği gibi, somut bir örnek alınacak ücretler hakkında verilebilir. Türkiye Montrö uyarınca geçen gemilerden vergi ve harçlar alıyor. Bunlar Boğazlar’dan bir gidiş-dönüşe uygulanıyor.
“Kanal İstanbul’u kullanan gemiler için harçlar, hem Kanal ücreti, hem de Montrö ücreti olarak mı belirlenecek? Ya da Montrö Sözleşmesi’nin Ek I’de açıkça belirttiği usulden ayrılarak bir tür ‘yarı-ücret’ mi alınacak? Tüm bunlar Türkiye tarafından belirlenmek zorunda. Bu da çok taraflı bir sözleşme düzenlemesi getirilmiş bir alana Türkiye’nin tek taraflı olarak müdahale etmesinin hukuka aykırı olduğu ithamları ile tekrar yüz yüze kalmasına yol açacak. Ayrıca Türkiye’nin 1936 yılında kazandığı hakların sorgulanmasına yol açabilir.”
TIKLAYIN - Bir Kanal İstanbul distopyası: İst'opya
Dr. Nilüfer Oral ise “1936’da imzalanan Montrö anlaşmasıyla Boğaz’dan geçişe sınır geldi. Peki Kanal İstanbul’da bu durum ne olacak? Savaş gemileri geçiş yapacak mı gibi sorulara yanıt verecek çalışma gerekir”dedi.
Yetkililer ne demişti?
Sözcü Gazetesi’nde 5 Aralık 2018’de yayınlanan Zeynep Gürcanlı’nın haberine göre, İyi Parti Bursa Milletvekili Ahmet Erozan’ın soru önergesini yanıtlayan Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan şunları söyledi:
“Uluslararası ulaşıma açık bir iç suyolu olarak planlanan Kanal İstanbul Projesi’nin geçiş rejiminin, uluslararası hukuk temelinde Türkiye’nin kendi iç hukukuyla düzenlenebilmesi ve Türkiye’nin bir iç suyolu olması hasebiyle buradaki geçiş koşullarının belirlenmesi, ülkemizin münhasır yetkisinde bulunmaktadır.”
Tartışma 2019’da başladı
Bu konuda basına yansıyan asıl tartışmalar ise Aralık 2019’da Kanal İstanbul’a ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda Montrö sözleşmesinin uygulanmasına yönelik öneriler yer alması sonrasında başladı.
Raporda, Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmaması istenirken “Kanal’dan geçiş Türk hukukuna göre düzenlenecektir” ifadesi yer aldı.
Raporun yayınlanmasının ardından Cenevre’de basın mensuplarının sorularını yanıtlayan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bir İstanbul boğazımız var. Siz Independenta olayını unutuyor musunuz? Hepsinden öte Montrö Anlaşması Türkiye’ye ne kazandırmıştır ne kaybettirmiştir? Bunu hiç düşündünüz mü?” açıklaması yapmıştı.
Erdoğan, “Montrö’de bize tanınan bir hak yok, istedikleri gibi gelip geçiyorlar. Kanal İstanbul ise böyle değil, Süveyş Kanalı’nda ve diğerlerinde oraların nasıl kendilerine ait hakları varsa biz de bu yatırımı yaptığımız zaman bu tür bir hukukumuz doğacak” dedi.
Yetkililer ısrar etti
Erdoğan’ın bu açıklaması öncesinde başlayan tartışmalar açıklamadan sonra da devam etti. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın şunları söyledi:
“Montrö’yü tartışmaya açmayız. Montrö Boğazlar Anlaşması, Türkiye’ye boğazlar konusunda tam yetki veren bir anlaşmadır. Kanal İstanbul bu anlaşma kapsamında yapılacak bir projedir. Montrö anlaşmasını ortadan kaldıracak bir proje değildir. Boğazlar, Türkiye’nin yetkisi içerisinde Montrö Boğazlar Anlaşması çerçevesinde kontrolü yapılan bizim coğrafyamızın parçası olan bir yerdir. Kanal İstanbul’un statüsü de bundan farklı olmayacaktır.”
Bugünkü imzacılar
Bugün tartışma yaratan açıklamada imzası bulunan Tümamiral Cem Gürdeniz, 15 Aralık 2019’da Cumhuriyet Gazetesinde yer alan Hüseyin Hayatsever’in haberine göre, Kanal İstanbul yoluyla Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açmanın Türkiye’nin çıkarına olmadığını, Montrö rejimi bozulursa Karadeniz’de askeri varlığını arttırmayı amaçlayan ABD’nin Türkiye’yi baskı altına alacağını belirtmişti.
Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı ise 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin, Türkiye’nin ve Karadeniz’e kıyıdaş diğer ülkelerin çıkarına olduğunu vurgulamıştı.
Emekli Koramiral Atilla Kıyat ise Sözcü Gazetesi’nden Saygı Öztürk’ün yayınladığı 16 Aralık 2019 tarihli haberde, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in ABD Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde kendisine yaptığı ziyarette sözleşmeyi delme fikrini anlattığını ifade etmişti.
20 Aralık 2019’da, Habertürk Gazetesinde 26. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un görüşlerine yer verildi. Habertürk’te yayınlanan “Nedir Ne Değildir?” programında yaptığı açıklamada Başbuğ, “’Kanal İstanbul koşullarda değişiklik yarattı’. O zaman Montrö’ye kaldıralım, yeni bir sistem belki. O zaman haydi yeni bir konferans. Daha kötüsünü de yaratabilir. Koşullarda önemli bir değişiklik oluyor” demişti.
Deniz Zeyrek’in Sözcü Gazetesinde yayınlanan 27 Aralık 2019 tarihli yazısında, Büyükelçi Mithat Rende’nin açıklamalarına yer verilmişti. Boğazlar Sözleşmesine yönelik devletlerin taleplerinin ve bu taleplere karşı Türkiye’nin tutumunun nasıl olduğunu anlattığı haberde “7 kız kardeşler” adı verilen dev enerji şirketlerinin kurduğu OCIMF- Petrol Şirketleri Uluslararası Denizcilik Forumu’nun da Türk Boğazlarının petrol ve diğer tehlikeli madde taşıyan dev tankerlerin geçişine kısıtlamasız açık tutulması ve geçişleri geciktiren önlemlerin kaldırılmasını doğrultusundaki talep ve baskısını açıklamıştı.
Ceyda Karan’ın Sputnik Gazetesinde 27 Aralık 2019 tarihinde yayınlanan haberinde ise emekli amiral Mustafa Özbey’in açıklamalarına yer verildi. Habere göre, 1994’te Boğazlardan geçiş tüzüğünün kaleme alınmasında emeği geçen biri olduğunu anlatan Özbey, gerek kaza riskleri gerekse gelir elde edilmesi meselesinde Türkiye’nin atabileceği adımlar olduğunun altını çizerken, iktidarın ise asli meseleleri dikkatten kaçırdığını vurguladı. Özbey’e göre Montrö Sözleşmesi ile altın frank denen bir uygulamayla geçişlerle ilgili alınacaklar belirlenmişken bunu 1980’li yıllardaki kurunu sabitlediğimiz için geçiş bedellerini artan değeri üzerinden yapmıyoruz. Özbey, anlaşmanın önemli bir özelliği “Karadeniz güvenlik açısından Karadenizlilerindir” felsefesinin tartışmaya açılmasına karşı da uyarılarını dile getirmişti.
Kanal İstanbul’da son gelişmeler
- Kanal İstanbul’a ilişkin en güncel açıklama, 5 Nisan’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’ndan geldi. Kanal İstanbul’un proje çalışmalarının ve imar planlarının tamamlandığını söyleyen Karaismailoğlu, ihale hazırlıklarının devam ettiğini aktardı.
- Kanal İstanbul güzergâhından devasa büyüklükte arsalar alanlardan üç isim Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel tarafından afişe edildi. Suudi Arabistanlı Süleyman Elmuhaidib 99 bin metrekare parsel için 5 tapu, Muhammed Elmarzuk ile Halis İssam Elmarzuk ise 125 bin metrekare arazi için 5 tapu aldı.
- 20 Mart tarihli Resmi Gazete'de, Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun'a eklenen geçici maddeyle Kanal İstanbul Projesi'ne devlet garantisi verildi.
- 28 Ocak’ta, Kanal İstanbul Projesi için oluşturulan bilirkişi heyetinden Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir akademisyen olan H.A., 2013’te projeyle ilgili Karayolları İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün isteğine uygun bir rapor hazırlamadığı için tehdit edildiğini belirterek görevinden çekildi.
Kanal İstanbul projesiCumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakan olduğu dönem 2011’de yaptığı bir konuşmada “yeni bir İstanbul” hedefinden söz etti. “Çılgın proje” olarak sunulan bu planın içinde Kanal İstanbul adı da ilk kez duyuldu. “Çılgın proje”de neler var?Haliç Kongre Merkezi’nde 2011’de yapılan toplantıda projeye ilişkin temel bilgiler açıklanmıştı. Projenin en önemli ayağı ulaşımda entegrasyondu. Bugün bu projede hedeflenen 3. Köprünün 3. Havalimanının yapımı bitti. Torba yasayla bölge ranta açıldıMayıs 2016’da 20 kanunun toplam 32 maddesinde değişiklik yapıldı. Mera Kanununa eklenen ek madde ile Kanal İstanbul’un bulunduğu bölgenin imara açılmasına ön ayak oldu. Yasaya getirilen “otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol” ibaresinin dahil edilmesiyle de Kanal İstanbul’a bağlanan yolların ücretli olacağı sonucuna varıldı. 2018'de rotası açıklandı2018’de dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan projenin güzergahını nihayet açıkladı. Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir suyolu oluşturacak kanalın Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak, Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu koridoru boyunca 45 kilometre olacağını söyledi. ÇED süreci Kanal İstanbul projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nca yeterli bulunduktan sonra 23 Aralık 2019'da askıya çıkarılmış ve kamuoyunun görüşlerine açıldı. Raporun askıda olduğu 10 gün boyunca projenin iptalini isteyen yurttaşlar, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı il müdürlüklerinde uzun kuyruklar oluşturarak itiraz dilekçelerini verdi. TIKLAYIN - Kanal İstanbul’a 34 Maddelik ÇED İtirazı Ancak 17 Ocak'ta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul ÇED Raporu'nu onayladıklarını bildirdi. Raporda ne var?75 milyar lira bedel ile yapılacak Kanal İstanbul için hazırlanan son ÇED raporuna göre; projenin 7 yılda tamamlanması planlanıyor. Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek yaklaşık 45 km uzunluğunda ve 20.75 metre derinliğinde olan projenin kazı aşaması da 4 yıl sürecek. Yılda yaklaşık 275 milyon metreküp kazı yapılacak. Kanaldan çıkacak toplam hafriyat miktarı yaklaşık 1 milyar 155 milyon 668 bin metreküp olarak hesaplandı. Bu miktarın 1 milyar 79 milyon 252 bin metreküpünü kara kazısı, 76 milyon 416 bin metreküpünü deniz ve göl taraması oluşturacak. Kanal boyunca karada yapılması planlanan yaklaşık 1,1 milyar metreküplük kazının 800 milyon metreküplük kısmı Karadeniz’e bağlanılan kesimde gerçekleştirilecek. Kanal İstanbul Projesi kapsamında işletme (trafik) simülasyonu ve kanal işletme prensibinin belirlenmesi kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda da kanalın tek yönlü işletmesine karar verildi. Kanal İstanbul Projesi kapsamında; kanal içerisinde acil bağlama alanları, acil müdahale merkezleri, kanal giriş ve çıkış yapıları, gemi trafik sistemleri gibi alt ve üst yapılar, liman, lojistik merkez, yat limanı, kanal içerisinde ihtiyaç duyulan noktalarda karşıdan karşıya ulaşımı deniz yolu ile sağlayacak kıyı yapıları, tahkimat ve dolgu alanları gibi kıyı tesisleri yapılması planlanıyor. Kanal İstanbul Projesi ile entegre olarak geliştirilecek projeler; Marmara ve Karadeniz Konteyner Limanları, Küçükçekmece Yat Limanı ve Karadeniz kıyısında rekreasyon amaçlı dolgu ile lojistik alan dolgusu olarak sıralandı. Karadeniz kıyısına rekreasyon ve lojistik alan için toplam 54 milyon 605 bin 865 metrekare dolgu yapılacak. Dolguda kanal hafriyatından çıkacak malzeme kullanılacak. Projenin inşaat aşamasında yaklaşık 8-10 bin kişinin, işletme aşamasında ise 500-800 kişinin çalışması öngörülüyor. Çalışma alanı olarak tanımlanan ve inşaat faaliyetlerinin yürütüleceği kesim yaklaşık 63.2 milyon metrekare olarak hesaplandı. İnşaat faaliyetleri tamamlandıktan sonra kanal yapı yaklaşım sınırına kadar olan kesim diğer kamu ihtiyaçları için terk edilecek alan 25.75 milyon metrekare olacak. Kanal için kullanılacak alan 37.5 milyon metrekare olarak açıklandı. TIKLAYIN - Kanal İstanbul'da Üç Gerekçe, Üç İtiraz TIKLAYIN - Kanal İstanbul İtirazları: Ekolojik Yapı Bozulacak, Kent Yumurta Kokacak |
(TP)