Fotoğraf: İBB
İstanbul Kongre Merkezi'ndeki Kanal İstanbul Çalıştayı'nda “Mekansal Planlama, Şehircilik ve Ulaşım” başlıklı oturumu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Orhan Demir'in yönetti. İstanbul Teknik Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Ulaşım Uzmanı Prof. Dr. Haluk Gerçek, Prof. Dr. Haluk Gerçek, petrol rezervlerinin azalması, Rusya’nın petrol ihracatını Baltık Denizi’nde yapması, Kuzey Buzulları’nın erimesi, boru hatları ve gemi boyutlarının büyümesinin İstanbul Boğazı’ndaki trafiğin azalttığını belirtti.
Işık Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Bölümü'nden Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy ise Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy ise projenin kanal veya ulaşım projesi olarak görmediğini söyledi. Prof. Dr. Gülersoy, su havzaların yeni bir su taşıma sistemi kurulana kadar korunması gerektiğinin altını çizdi.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nden Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu da “Arnavutköy’ün kuzeyindeki 8 orman vasfını yitirecek. Plan, tatlı su balıklarının taşınması gibi doğaya yön vermek istiyor, böyle bir girişim olumlu sonuçlanamaz. Proje inşaat projesi ve plan tarım alanlarını kurutacak. Mevcut su kaynaklarının proje dahilinde yok olacak” dedi.
Montrö ve Kanal İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşaviri Eren Sönmez’in yönettiği “Hukuki Çerçeve ve Güvenlik” adlı oturumda şu görüşler dile getirildi:
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Ceren Zeynep Pirim: Montrö Boğazlar Sözleşmesi, sona ermesi halinde Boğazlar iki ayrı su yolu olarak incelenerek, transit geçiş kapsamından çıkarılacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin iptali, savaş uçaklarının Boğazlar’dan geçememe kuralının yok olmasına sonuç açacaktır. Sözleşmenin, riske atılması bir yana yararımıza olduğu açıktır.
Eski AİHM yargıcı, hukukçu ve büyükelçi Prof. Dr. Rıza Türmen: Geçmişe baktığımızda, Rusya’nın Boğazlar konusunda istikrarlı bir tutumunu görüyoruz. Rusya, Karadeniz’i kapalı bir deniz olarak görmektedir. Montrö’nun ortadan kalkması, Rusya’nın Karadeniz anlayışının değişmesine yol açacaktır. Kanal, Rusya’ya bu maliyetlerden ötürü faaliyetlerini Karadeniz’den Baltık Denizi’ne kaydırmasına neden olacaktır. Bütün bu durumlardan sonra Kanal İstanbul’un neden yapılması gerektiğini ben bulamadım." (DB)
"Sistem mahvolacak"
“Çevresel Boyut, Su ve Ekoloji” oturumunu ise İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin yönetti. Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam “Kanal yapılırsa Marmara ölür” dedi ve şöyle devam etti:
“ Marmara Denizi, Karadeniz ile Ege Denizi’nin çocuğudur. Aslında yeni bir deniz. Ancak hasta doğan bir çocuk. İyileşmesi imkansız. Ancak üzerinde durursanız durdurursunuz hastalığı. Kanal İstanbul olursa Karadeniz’in seviyesi en az beş santim düşecektir. Boğaz yoluyla gelen Karadeniz suyunun jet akımıyla Marmara’ya karışmasıyla Marmara Denizi verimli bir deniz haline geliyor. Karadeniz doldurulacak deniyor. Bu jet akımı o dolguyu da Marmara’ya taşıyacak. Siz bu sisteme ikinci bir kanal yaparsanız sistem mahvolacak.”
Projenin ekonomisi
İBB Başkan Danışmanı Yiğit Oğuz Duman yönetiminde gerçekleştirilen “Kanal İstanbul’un Ekonomi Politiği’’ başlıklı oturumda, Kanal İstanbul’un şehre ve ülkeye maliyeti değerlendirildi. Gazeteci Yazar Çiğdem Toker, kent yoksulluğunun her geçen gün arttığı bir ekonomik ortamda, Kanal İstanbul gibi yüksek maliyetli bir projenin yapılmasının doğru olmadığını belirtti.
Türkiye’nin 2020 bütçesinin 1 trilyon 82 milyon, bütçe açığının ise 140 milyar öngörüldüğünü kaydeden Toker, 118 milyar maliyetle Kanal’ın Türkiye bütçesinin yüzde 11’ine denk ve bütçe açığı kadar olduğunu söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Fikret Adaman, Projenin fayda maliyet analizlerinin yapılmadığına dikkat çekti. Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Haluk Levent de imar rantının çok yüksek olduğunu; bu sistemin çekici olmaktan çıkarılması gerektiğini vurguladı.
TIKLAYIN - Kanal Güzergahında Yaşayanlara Ne Olacak?
Çalıştayın tüm notlarına buradan ulaşılabilir.
(DB)