Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) kamu emekçisi kadınların bütün sorunlarının toplu sözleşme masasında görüşülmesini istiyor. Kadınlar kamuda istihdamın yüzde 33'ünü oluşturuyor, ama yönetim kademelerinde yoklar.
Konfederasyon, eşitliğin sağlanması için hükümetin yapması gerekenleri şöyle sıraladı.
A) Hükümet, Pekin ve Pekin+5, CEDAW sözleşmelerinin gereğini yerine getirmeli; "kadınlara yönelik geçici özel önlemlerin ayrımcılık sayılmayacağı" şeklinde Anayasa değişikliği yaparak, eşitlik çerçeve yasası oluşturmalıdır.
B) Temel insan hakları sözleşmelerinden oluşan 1951 tarihli "100 Sayılı Eşit İşe Eşit Ücret Sözleşmesi"'nin gereğinin hükümet tarafından yerine getirilmesi önemlidir. Çünkü bu sözleşmeye taraf olduğundan dolayı iç hukukun parçası haline gelmiştir. Kamuda sözleşmeli istihdamla, sürekli istihdam politikasına uygun çalışanlar arasındaki ücret farklılıkları en çok kadınları etkilemekte; kadınları istihdam dışına itmektedir. Kamuda hızla uygulamaya konulan iş güvencesiz ve belirli süreli sözleşmeli istihdam biçimine son verilerek, sözleşmeli personel "kadroya" alınmalıdır.
C) Kadının işgücüne katılım oranı 80'lerde yüzde 40 iken, şimdi dramatik bir biçimde yüzde 23'e düşmüştür. 1964 yılında ILO tarafından kabul edilen 1977 yılında Türkiye'nin onayladığı "122 Sayılı İstihdam Politikası Sözleşmesi", sözleşmeyi onaylayan ülkelerin kadın istihdamına özel önem vermesi gerektiği açısından önemlidir. İstihdamda işe almada kadın-erkek eşitliğinin sağlanacağı bu sözleşmede ifade ediliyor. Fakat bu sözleşme, verilerde de görüldüğü gibi Türkiye'de uygulanmıyor. Tam aksine, 2004-7 Sayılı Başbakanlık Genelgesine rağmen, KPS sonuçlarına göre memuriyete yerleştirmelerde bazı işlerde erkek olma şartı aranmaktadır. Devlet Personel Başkanlığınca yayınlanan işe yerleştirme tercih kitapçıklarında (2002-2004 yıllarında), MTA ve DSİ gibi kuruluşlarda işe girecek bazı mühendisler için "erkek" olma şartına yer verilmiştir. Hükümet, cinsiyetçi ve muhafazakar tutumunu bırakarak, geçici özel önlemler almalı; ulusal eylem ve programları geliştirmeli; işe almada, terfi ve yükselmelerde olumlu ayrımcılık uygulanmalı; kadın istihdamını artırmaya yönelik istihdam politikası oluşturmalı ve yasal düzenlemeler cinsiyet eşitliği yaklaşımıyla gözden geçirilmelidir.
D) 1975 yılında kabul edilen "142 Sayılı İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesinde Mesleki Yönlendirme ve Mesleki Eğitim ILO sözleşmesi", 1993 yılında Türkiye tarafından kabul edilmiştir. Kadınlara yönelik mesleki yönlendirme ve mesleki eğitim politikaları hızla uygulanmalı ve kadınların nitelikli işgücü olarak istihdam içinde yer almaları sağlanmalıdır.
E) 1974 yılında ILO tarafından ücretli eğitim iznini düzenleyen 140 Sayılı Sözleşme kabul edilmiştir. Bu sözleşmeyle çalışanlar, ücret kaybına uğramadan sendikal eğitimlere veya işverenin düzenlediği eğitimlere katılabilecektir. Ancak bu sözleşme, Türkiye tarafından kabul edilmemiştir. Türkiye 140 Sayılı ILO sözleşmesini onaylamalıdır.
F) Erkeklerle kadın işçilere, aile sorumlulukları olan işçilere fırsat ve davranış eşitliği sağlanmasına ilişkin 156 Sayılı Sözleşmenin ülkemiz tarafından bir an önce onaylanması ve hayata geçirilmesi zorunludur. Yönetici kademelerde kadın oranının düşüklüğü nedeniyle, yükselme ve terfilerde yüzde 30 oranında pozitif destek sağlanmalıdır.
G) Hükümet, emek örgütleri ve kadın örgütlerinin katılımıyla kadınların toplumsal rolünün değişmesine yönelik bir program çıkarmalıdır.
H) Çocuk, yaşlı, engelli ve hasta bakımı gibi hizmetler, devletin "sosyal yükümlülüğü" olarak kabul edilmeli; bu hizmetlere yönelik bütçe payları artırılmalıdır.
I) En genel biçimiyle "Kişilik haklarını tehdit eden ve zedeleyen, belli bir cinsiyete mensup olma sebebiyle cinsel nitelikte veya başka türlü davranış şeklinde, özellikle işyerinde üst yöneticiler ve çalışma arkadaşları tarafından yapılan, arzu edilmeyen ve kabul edilemez söz, tutum ve davranışlar, cinsel tacizdir." Biçiminde yasal tanımı yapılmalı; çalışanlar "cinsel tacize" yönelik bilinçlendirilmeli ve cinsel taciz konusu mesleki eğitimlerin bir parçası olmalı; koruyucu tedbirler alınmalı ve yasal yaptırımların uygulanmasında mağdurun şikayeti yeterli olmalıdır.
J) Yargı mensuplarına, güvenlik güçlerine, sağlık görevlilerine, öğretmenlere, sosyal hizmet uzmanlarına, psikologlara, hukukçulara, kadın ve çocuklara karşı şiddet konusunda zorunlu hizmet içi eğitim verilmeli, seminerlerle desteklenmelidir.
K) Belediyelerin görev ve sorumluluklarını içeren 5393 Sayılı Yasadaki "Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50 bini geçen belediyeler, kadın ve çocuklar için koruma evleri açar." ibaresinin, sığınma evlerinin uluslar arası standartlara göre inşa edilip bakımının yapılarak, uygulamaya geçirilmesi için hükümet gerekli önlemleri almalıdır.
L) Sosyal devletin tasfiye sürecinin diğer bir yansıması son dönemde işyerlerinde mevcut kreşlerin kapatılmasıdır. Kapatılan kreşler ihtiyaçlar göz önüne alınarak tekrar açılmalıdır. En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ve 50'den az çalışanın bulunduğu işyerleri için çalışma alanına yakın ortak bebek bakım üniteleri ve kreşler açılmalıdır. Bu hizmet SHÇEK bünyesinde verilmelidir. Kreşler ücretsiz ve SHÇEK yönetmeliğine uygun düzenlenmelidir. Gece çalışması olan ve vardiyalı işyerlerindeki kreşler 24 saat açık olacak biçimde düzenlenmelidir. Hükümet, kreşlerin açılamadığı durumlarda geçici önlem olarak kreş ücretini karşılamalıdır..
M) Kamu emekçilerinden çocuğu dünyaya gelenlere temel ücret tutarında doğum yardımı yapılmalı; eşlerden her ikisinin de kamuda çalışması halinde bu yardım kadına verilmelidir.
N) Şiddet kurbanı kadınlara yönelik her türlü yasal korunma, ücretsiz tıbbi ve psikolojik yardım sağlanmalı; yasal destek ve danışmanlık sağlayacak özel birimler kurulmalıdır.
O) Bütün kadın kamu çalışanlarına yönelik mesai saatleri içerisinde ve düzenli "Kadın Sağlığı" eğitimleri verilmelidir.
P) TBMM bünyesinde "Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet komisyonu" kurulmalı ve Konfederasyonumuz bu komisyon içinde yer almalıdır.
Q) Çok eşli evlilik, zorla evlendirme, berdel, töre ve namus cinayeti gibi kadına yönelik şiddet konusunda Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı bünyesinde bu suçları doğuran toplumsal koşulları araştırma, gerekli önlemleri ortaya koyma noktasında Konfederasyonumuzun da içinde bulunduğu bir araştırma-izleme komisyonu oluşturulmalıdır.
R) Yasalardaki "aile" tanımı değiştirilerek, boşanmış ve çocuğuyla yaşayan kadınların da "aile" kabul edilmesi ve "aile yardımından" yararlandırılması gerekmektedir.
S) 8 Mart'ta kamu emekçisi kadınlar ücretli izinli sayılmalıdır.
T) Türkiye'de her yıl okula gidemeyen kız çocuklarının sayısı 600 bin civarındadır. Sosyal dayanışma ve yardımlaşma amaçlı kamu fonları ve kaynaklarından, kız çocuklarının okula gidebilmesi için burs verilmelidir.
U) Doğumdan dolayı ücretsiz izne ayrılan kamu çalışanı kadınların, izinde geçen süreleri emekli kesenekleri devlet tarafından ödenmesi koşuluyla emeklilikten sayılmalıdır.