Tüm Türkiye'de alanlara çıkmaya hazırlanan KESK, 15 Aralık'ta Meclis Genel Kurulu'nda başlayacak görüşmeler öncesi "Kamu emekçilerini yoksulluğa, halkı kamu hizmetlerinden yoksunluğa terk eden" 2007 bütçesinin derhal geri çekilmesini istiyor ve ekliyor:
"Bütçenin hazırlanmasında demokratik süreçler işlemeli, sendikalar, demokratik kitle örgütleri bütçe hazırlık süreçlerinde yer almalıdır."
Tombul: Emekçilerden yana bütçe mümkün
KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul, iş bırakma eyleminin gerekçelerini, hedeflerini ve bütçe önerilerini bianet'e anlattı.
Tombul, insanca yaşayacak ücret, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, iş güvenceli istihdam, demokratik bir kamu yönetimi talepleriyle tüm Türkiye'de iş bırakarak alanlarda olacaklarını söyledi.
Tombul, "Biz 2007 bütçesinin tercihlerine itiraz ediyoruz ve emekçilerden yana bir bütçe mümkündür diyoruz" dedi.
Tombul, 2007 bütçesinde, iç ve dış borçların ödenmesini garanti altına alan, gittikçe yoksullaşan halka yüklenen dolaysız ve dolaylı vergiler, özel sektöre kaynak transferi ve vergi indirimleri, faiz ödemelerinde sermayeye kesintisiz sadakat, sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesini öngören bir yapının tercih edildiğine dikkat çekti.
"Milletvekilleri bütçeyi tartışmalı ve değiştirmeli"
Tüm milletvekillerini IMF talimatlarıyla hükümetin hazırlayarak meclisin önüne getirdiği bütçenin tercihlerine karşı çıkmaya çağıran Tombul, "Gerçekten milletin temsilcisi iseler mecliste bu bütçeyi gerçekten tartışırlar ve değiştirirler" diyor.
Tombul, milletvekillerine Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile birlikte düzenledikleri 5 Aralık'ta Meclisin önünde açıkladıkları referandumun sonuçlarını hatırlatıyor ve bu sonuçları dikkate almaya çağırıyor.
KESK, TMMOB ve TTB'nin 2007 bütçesinin geri çekilmesi için düzenlediği referanduma katılan 650 binden fazla kişinin yüzde 92,1'i "Bütçeye hayır" demişti.
"Eylemin başarısı haklarımızı alma süremizi belirleyecek"
Tombul eylemi hangi gerekçelerle yapma kararı aldıklarınıysa şöyle özetledi:
"Hükümetle kamu emekçileri sendikaları arasındaki toplu görüşmeler süresince insanca yaşayacak ücret, ücretsiz nitelikli kamu hizmeti, toplu sözleşme grev hakkımızı kullanılır hale gelme taleplerimizi ortaya koyduk ancak hükümet bu taleplerin hiçbirine olumlu yanıt vermedi. Bunun üzerine toplu görüşme sürecini terk ederek, toplu sözleşme ve grev haklarımızı kullanma kararı aldık."
Tombul, toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda hukuken herhangi bir sorun bulunmadığını, sorunun hükümetin zihniyetinden kaynaklı siyasal bir sorun olduğunu ifade etti.
Bütün kamu çalışanlarının, statüsü ne olursa olsun birlikte mücadele etmesi gerektiğini ve örgütlenmesi gerektiğini savunduklarını belirten Tombul, "Yarınki eylemin başarısı önümüzdeki dönem bizim haklarımızı alma süremizi belirleyecek" dedi.
Halka rağmen bütçe yapamazsın demek için alanlara
"Bütçe sadece kamu emekçilerini değil 73 milyonu ilgilendiriyor" diyen Tombul, bütçeden etkilenen tüm toplum kesimlerini alanlara çıkarak eylemlerine destek vermeye çağırdı.
Hükümetin eylemelere ve üyelere yönelik yoğun baskısı, kamudaki kadrolaşma ve iş güvencesinin ortadan kaldırılmasına yönelik tehditlerin mücadeleyi her geçen gün zorlaştırdığına belirten Tombul eylemden beklentilerini şöyle anlattı:
"Tüm baskılara rağmen yarın yüz binlerce kamu emekçisi hizmet üretmeyecek, alanlara çıkacak eylem yapacak. Kuşkusuz bir günlük eylemlerle bütçenin tercihinin değişmesi ya da bütün hakların kazanılması söz konusu olamayabilir. Ama bizim temel derdimiz bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak. Kamu emekçilerinin yaşadığı döneme tanıklık edip, bu sorunları çözmek için mücadele ettiğini göstermek, bize rağmen bu işleri yapamazsın demek istiyoruz."
Başta İstanbul Saraçhane, Ankara Ziya Gökalp Caddesi, İzmir Konak olmak bütün illerde alanlara çıkarak kitlesel basın açıklamaları yapacak KESK üyeleri bütçenin geri çekilmesini ve sosyal hakları gözeterek yeniden düzenlenmesini istiyor.
Bütçenin olumsuzları ve KESK'in talepleri
KESK, bütçenin "tek taraflı" ve şu olumsuz özelliklere sahip olduğunu söylüyor:
* Emekçileri açlığa mahkum eden yüzde 3+3 ya da yüzde 4+4 zammı yeterli görüyor.
* Nitelikli ve ücretsiz kamu hizmeti için yeterli ödenek ayırmıyor.
* Sağlıkta yıkıma, eğitimde eşitsizliğe neden oluyor.
* Çalışanların mali, sosyal hakları ve çalışma koşullarının toplu sözleşme ile belirlenmesini engelliyor.
"Bütçede halk, emekçi yok" diyen KESK'in taleplerinden bazıları şöyle:
* IMF ve Dünya Bankası'nın "Yapısal Uyum ve İstikrar Programları" reddedilmeli. İMF ile yapılan Stand-by anlaşması iptal edilmeli, iç ve dış borçlar yeniden yapılandırılmalı. Ülke ekonomisiyle ilgili alınan bütün kararlar toplumun örgütlü kesimlerinin katılımıyla oluşturulmalı.
* Özelleştirme ve sosyal tesislerin satılması uygulamalarına son verilmeli.
* Kayıt dışı ekonomi derhal kayıt altına alınmalı, kaçak işçi çalıştırma, vergi kaçırma gibi suçlara ağır yaptırımlar getirilmeli, vergi denetimi artırılmalı.
* Bütçe kaynakları nitelikli kamu hizmeti üretmek için kullanılmalı. Herkese parasız, eşit, ulaşılabilir, nitelikli kamu hizmeti verilebilmesi için yeterli kaynak ayrılmalı. Bütçenin hazırlanmasında demokratik süreçler işlemeli, sendikalar, demokratik kitle örgütleri bütçe hazırlık süreçlerinde yer almalı.
* Uluslararası sözleşmelere uygun, toplu sözleşme ve grev hakkını içeren ve ortak örgütlenmeye olanak veren tek bir sendika yasası yapılmalı. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) ve grev hakkı kullanılır hale getirilmeli.
* Ücret ve çalışma koşulları, toplu sözleşme hukuku çerçevesinde belirlenmeli.
* İş güvenceli istihdamı esas alan, çalışma yaşamını demokratikleştiren, yeni bir düzenleme hazırlanmalı, çıkarılmak istenen Devlet Memurları Kanunu Tasarısı geri çekilmeli.
Kamu emekçisine yine kaynak yok
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (KESK-AR), kamu emekçilerinin bugünün parası ile 1993 yılında kazandıkları ücretten reel olarak 150 YTL az kazandıklarını belirtiyor.
KESK-AR, 2007 Bütçe tasarısına göre ve Orta Vadeli Mali Plan'da personel giderlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'daki (GSYİH) tahmini payının 2007'de yüzde 6,97, 2008'de yüzde 6,54, 2009'da yüzde 6,14 olduğunu aktardı.
Gayri Safi Milli Hasıla'dan (GSMH) en az payı alan kamu çalışanının Türkiye'de olduğuna dikkat çeken KESK-AR, daha önce Avrupa'da 25 ülkeyi esas alınarak yaptıkları araştırmanın sonuçlarına göre kamu çalışanlarının GSMH içindeki payı 2005 yılı için yüzde 10,84 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 6'lar düzeyinde olduğunu hatırlattı.
Türkiye'de yeterince kamu emekçisi yok!
OECD ülkeleri arasında nüfusa ve toplam çalışan sayısına oranla en az kamu emekçisi istihdam eden ülke olmasına karşın Türkiye'de "verimlilik" ve "tasarruf" gerekçesiyle "memurların azaltılması" talepleri gündemden düşmüyor.
Türkiye'de kamu çalışanlarının toplam nüfusa ve istihdama oranları da sayının yetersizliğini gösteriyor. 2001 OECD araştırmasına göre neo-liberal politikaların sürdürüldüğü ülkelerden Finlandiya'da her 4 çalışandan ve ülkede yaşayan her 10 kişiden biri kamu emekçisiyken Türkiye'de her 10 çalışandan ve her 35 yurttaştan biri kamu emekçisi. (KÖ)