Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bugün bir açıklama yaparak, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi (TODAİ) Başkanı Turgay Ergün'ün yürüttüğü "Kamu Personeli Rejimi Taslağı" çalışmalarıyla, kamu çalışanlarının ücretlerinde denge sağlanacağını söyledi.
İki ay önce TODAİ'de konuyla ilgili yapılan toplantıya katılan sendikacılar, taslağın içeriği ile ilgili bilgilendirilmediklerini söylüyorlar. Şahin'in açıklamalarına dayanarak, taslağın memurların iş güvencesini yok ettiğini savunuyorlar.
Basına yansıyan haberlerle ilgili görüşlerini aldığımız sendikacı ve memurlardan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, sosyal devlet anlayışının yok edilmesi nedeniyle taslaktaki önerilerin tüm çalışanları etkilediğini söylüyor.
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş, "Hükümetin kadro karşılığı sözleşme önerisi olursa, sıcak bakabiliriz" diyor.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, tasarıyla sözleşmeli statüde çalışacak personelin sendikalı olmasının önünün tıkandığını belirtiyor.
Dinçer'e göre memurlar sözleşmesini yenileyemediğinde işsiz ve sosyal güvenceden yoksun kalacak.
Tasarıda imamların memur statüsünde olup olmayacağı netleşmezken, Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) üyesi imam Mehmet Yaylı, amirlerin çıkar ilişkisine bağlı olarak personelin sözleşmesini yenilemeyeceği kaygısını dile getiriyor.
Görüşlerinin sendikadan bağımsız olduğunu belirten Yaylı, uygulamanın çalışanlar arasında eşitsizlik yaratabileceğini savunuyor.
KESK'ten Evren: Memurları işlerine son vermekle tehdit edecekler
* Kamu Yönetimi Reformuyla, kamu çalışanlarının sözleşmeli çalışabilmesinin hazırlıkları yapılmıştı. Daha önceki hükümetler, kamu çalışanlarını sürgünle tehdit ediyordu, şimdi sözleşmeyi fesh edip işlerine son vermekle tehdit edecekler.
* Personel rejimi, yalnız kamu çalışanlarını ilgilendirmiyor. Sosyal devletin yok edilmesi, kamusal hizmetin ortadan kaldırılmasının önünü açıyor, yani toplumun tüm kesimlerini ilgilendiriyor.
* Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in memurların ikinci iş yapabileceğine ilişkin açıklamaları, devletin çalışanlarına ne kadar az ücret verdiğinin kanıtıdır. İkinci iş uygulamasına ilişkin sözler saçma sapan açıklamalardır.
* Personelin ücretleri arasında denge yaratılacağı söyleniyor, ancak sözleşme uygulamasıyla devlet kurumları, şirket ve kar mantığıyla yönetilecek, toplu görüşmeler yerine, adaletsiz sözleşmeler yapılacak.
* Kamu Personel Rejimi Taslağı, denilen çalışmalar konusunda Emek Platformu bileşenlerinin görüşlerinin alınmaması etik açıdan da yanlıştır.
Eğitim-Sen'den Dinçer: Sendikaların içi boşaltılıyor
* Kamu Personel Rejimi Taslağı ile ilgili TODAİ Başkanı Turgay Ergün ile yapılan toplantıda sendikamızın da bağlı olduğu KESK'in hiçbir önerisi dikkate alınmadı. Tasarı, neo-liberal politikalarla bağlantılı olarak, kamusal hizmetlerin büyük bölümünün özelleştirilmesi için bir adımdır. Kamu çalışanlarının iş güvencesini yok edecek bir düzenlemeye gidiliyor.
* Sözleşmeler yapılırken, verimliliğe bağlı olarak yapılan değerlendirmelerde, sendikalı olmama koşulu aranacaktır. Öğretmenler için 10 aylık dönemlerle yapılan sözleşmelerde, çalışılmayan aylarda ücret alınmıyor ve sosyal güvencesi sağlanmıyor.
* Eğitim çalışanlarının zaten şu anda bir kısmı sözleşmeli statüde çalışıyor. Kadrolu öğretmen alımları bu sayede azaltılıyor. Bakanlığa bağlı kurumların yerel yönetimlere devredilmesine ilişkin düzenleme yasalaşırsa, yerel yönetimlerin denetiminde öğretmenlerle sözleşme yapılacaktır.
* Çalışanlar arasında birliği yok etmeyi amaçlayan tasarıyla, hem ciddi bir ücret dengesizliği hem de uzun vadede sosyal güvenlik sisteminin kesintiye uğraması söz konusu olacak. Farklı dönemlerde sözleşme yapan çalışanların ortak bir talepte bulunması ve toplu görüşme yapması olanaksız hale gelecek.
* Eğitim-Sen'e açılan kapatma davası da, personel rejiminde sendikaların tasfiyesine ilişkin düşüncenin aynısıdır.
* Kamu ve işçi sendikalarının üzerlerindeki rehaveti kaldırıp, nitelik ve nicelik açısından gerileme ve içlerinin boşaltılması sürecine karşı çıkmaları gerekiyor.
* Talebimiz, işçi ve memur ayrımı kaldırılarak, tüm çalışanların iş güvencesinin sağlanması, grev ve toplu sözleşmeyi kapsayan, çalışma yaşamını emekçilerin lehine yeniden tarif eden düzenlemelerin yapılmasıdır. Çalışanlar arasındaki ücret dengesizliklerinin yok edilmesi, örgütlenme özgürlüğünün yasalarla güvenceye alınması ve sendikaların emekçilere ilişkin yasaların çıkarılmasında karar alma süreçlerine dahil edilmesini istiyoruz.
* Kölelik düzeni olarak tanımlayabileceğimiz uygulamalara karşı en kısa zamanda bir eylem programı belirleyeceğiz.
Yaylı: İmamlar arasında ayrımcılık yapılabilir
* Özgürleşme ve liberal ekonomiden yana biri olarak kamu yönetiminde reformun olumlu değişiklikler getirebileceğini düşünüyorum. Ancak sözleşmeli personel uygulamasına geçilirse, personelin performansına göre sözleşme yenileneceğinden kadrolaşma isteğine bağlı olarak imamlar arasında ayrımcılık yapılabilir.
* İlçe müftülüklerinde amirler, çıkar ilişkilerine bağlı olarak, horlayıcı ve baskıcı bir zihniyetle sözleşmeli pek çok arkadaşımızı kıyıma uğratabilirler. Bu nedenle yeni personel rejiminde bu konuda güvence getirilmesi ve taslağın netleştirilmesinden yanayım.
Kamu-Sen'den Yokuş: Taslak tartışmaya açılmalıydı
* Bundan iki ay önce hükümetin verdiği talimatla TODAİ'de başlatılan Kamu Personel Rejimi'ne ilişkin çalışmalar konusunda bir toplantıya çağırıldık. Taslak hakkında hiçbir bilgimiz olmadığı için, bu konuda hiçbir sendika somut bir öneri sunmadı. Yalnızca memur tanımını nasıl yaptığımız, sözleşmeli sözleşmesiz personel ayrımı konularından görüşlerimizi aldılar.
* Kamuda toplu görüşme yetkimiz olmasına kaşın, personel rejimine ilişkin taslağın hazırlanma sürecinde yer almamamız kabul edilemez. Emek Platformunun tüm bileşenlerinin önerileri alınmalı, taslak tartışmaya açılmalıydı.
* Kamu Yönetimi Reformu'nda yer alan yasalar nasıl hızla kabul edildiyse, Personel Rejimi konusunda da aynı yolu izlemek istiyorlar. Daire başkanları üstündeki çalışanları, asker, savcı, hakim ve denetleme elemanlarını memur statüsünde sayıp, 1.5 milyona kamu çalışanını memur statüsünden çıkaracaklar.
* Sözleşmelerin hangi statüde yapılacağı belli değil. Eğer kadro karşılığı sözleşme yapılacaksa ve emekli sandığına bağlı sosyal güvence ortadan kalkmayacaksa, bu bizim için daha kabul edilebilir bir öneridir.
* Ancak, ücret eşitliği sağlayacağını söyleyen hükümetin bunu hangi mali kaynakla yapacağını açıklamaması, sözleşmeler konusunda da kuşku yaratıyor.
* Sendikaların görüş ve önerilerine başvurulmadan, resmi bir açıklama yapılmadan kamuda sözleşmeli personel uygulamasına gidileceğine haberleri basından öğrenmemiz, taslak konusunda çekincelerimizi arttırıyor. Memurların statüsünün değiştirileceği söyleniyor, ancak memur sendikaları konusunda hiçbir düzenleme yapılmıyor. Bunu kamu sendikalarının önünü kesme olarak görüyoruz.
* Kamuda memurların fazlalığı değil, yanlış dağılımı söz konusudur. Eğitim ve sağlık konusunda memur eksikliği varken, bu alanlarda sözleşmeli personel uygulamasına gidiliyor. Bu uygulamada, çalışanların iş güvencesi yoktur.
* Kamuda reform çabalarıyla yapılmak istenen, yerel yönetimlere konuk memurların yerleştirilmesidir. Ancak belediyelerin çalışanlarına çoğu zaman maaş ödeyemediğini düşündüğümüzde, devletin yerel yönetimlere verdiği yardımın da memurlara hangi ölçütlere göre dağıtılacağı açık olmadığından, büyük bir kargaşa ve adaletsizlik yaratılacaktır. (ÖG/YS)