Son dönemlerde üniversite kampüsleri, artan erkek şiddeti ve ifşa edilen failler ile gündeme geliyor. Bu durum kadın ve LGBTİ+ öğrencilerin halihazırda var olan güvensizlik hissini arttırıyor.
Buna rağmen kuir feminist öğrenciler dışarıda olduğu gibi kampüste de “yaşamda ve mücadelede ısrar ediyor”. Boğaziçi Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden kuir feminist öğrenciler bianet’e konuştu.
“Kampüs benim yaşam alanımın ta kendisi”
Kampüs kadın ve LGBTİ+ öğrenciler için de bir yaşam alanı. Üniversite kampüsleri öğrencilerin yalnızca eğitim gördüğü alanlar değil sosyalleştiği ve yaşadığı alanlar.
Öğrenciler kampüste geçirdikleri zamanı bianet' şöyle anlatıyor:
“Çimlerde, manzarada, banklarda oturmak öğrencilerin çoğunlukla boş vakitlerinde yaptığı etkinlikler. Aynı zamanda kampüsler birçok kulübün de toplantı, etkinlik yaptığı bir konum. Bu sebepten ötürü çoğu öğrenci ders sonrasında da günlerinin büyük bir kısmını kampüste veya Hisarüstü Mahallesi’nde geçiriyor.”
Boğaziçi’nde durum böyleyken ODTÜ’de de benzer deneyimler söz konusu.
“Kampüste epey vakit geçiriyorum, genelde sosyal ortamım da kampüs içi veya 100.Yıl civarında geçiyor. Genelde dersten sonra da çokça meşguliyetim oluyor, özellikle feminist bir özne ve aktivist olarak çok toplantılarım oluyor.”

“Erkek egemenlik kampüslerde de kampüs dışında da var”
Kampüs içerisinde, dışarısından daha farklı dinamikler mevcut. bianet’e konuşan öğrencilerin bir kısmı kampüste daha güvenli hissettiğini söylese de kampüs içerisinde de farklı güvenlik endişelerini dile getirdi. Bu güvenlik endişelerinin büyük bir kısmının genellikle atanmış olan yönetimin taciz ve şiddet konularındaki politikasından kaynaklandığını belirttiler:
“Erkek egemenlik, erkek şiddeti kampüslerde de kampüs dışında da var. Kampüslerin ‘fanus alan’ görülmesi bana çok doğru gelmiyor, çünkü değil. Faillere karşı kurtulanı suçlayan bir yönetim politikası var. CİTOK zaten işlevsiz olduğu için erkek şiddetine karşı kadınları ve LGBTİ+’ları güvenceye alan kurumsal bir yapı yok. Biz Feminist Boğaziçi olarak kendi ifşa pratiklerimizle failleri sosyal, kamusal ve özel alanlardan uzaklaştırmaya çalışıyoruz.”
ODTÜ kampüsü içinde kendini daha rahat hissettiğini belirten öğrenci yine de endişeli:
“Kampüs içinin körü körüne bir övgüsü değil, çünkü orada da benle birlikte birçok öznenin yaşadığı taciz/şiddet olayları epey mevcut”
ODTÜ ve Boğaziçi’nde bahsedilen bu endişeleri Koç öğrencisi de dile getirdi:
Koç’taki güvenliği düşünüyorum, okuldaki çoğumuzdan politik olarak ayrıştığımız için nefret eden ve zarar verme potansiyeli olan erkekleri düşünüyorum ve daralıyorum, okulda da bir sürü fail var ve ifşalanıyorlar.”
Etkin CİTÖK talebi

Feminist öğrenciler kampüs içi güvenlik endişelerinden bahsederken Cinsel Tacizi Önleme Birimi / Kurulu eksikliği ve de etkisizliğini vurguladı:
“Ayrıca CİTÖB etkisiz bırakıldığı ve rektörlüğe bağlandığından dolayı kampüs içi taciz/şiddet/cinsel saldırı gibi olaylarda disiplin kurulundan süreç başlatmak zorunda kalıyoruz. Bu süreçlerde de genelde hayatta kalanın psikolojisi, güvenliği yeterince gözetilmiyor. Hakkında süreç açılan kişilerin cezaları indiriliyor, azaltılıyor. Bu şekilde kampüs güvenliği daha da zedeleniyor.”
Başka bir öğrenci ise aynı talebi ve kendi geliştirdikleri yöntemi şu sözlerle açıkladı:
“Faillere karşı kurtulanı suçlayan bir yönetim politikası var. CİTOK zaten işlevsiz olduğu için erkek şiddetine karşı feministleri ve LGBTİ+’ları güvenceye alan kurumsal bir yapı yok. Biz Feminist Boğaziçi olarak kendi ifşa pratiklerimizle failleri sosyal, kamusal ve özel alanlardan uzaklaştırmaya çalışıyoruz.”

10 soru, 10 yanıt: Boğaziçi'nde CİTÖK neden önemli?
“Kampüste artan ifşalar feminist hareketin varlığını gösteriyor”
Üniversite kampüslerinde yaşanan olayların kendilerine etkileri sorulduğunda ise olayların kampüs içerisindeki ruh hallerini etkilediklerini belirtirken özellikle gündeme gelen ifşaların tacizlerin artmasından değil, kadınların feminist hareketten güç alışından kaynaklandığını belirtti.
“Kampüs içerisindeki güvende hissediyor oluşum zamanla azaldı. Özellikle geçen sene kampüste kadın cinayetleri eylemine yapılan faşist saldırı sonrası kendimi o kadar da güvende hissetmiyorum.”
“Feminist bir kadın olarak tabi ki de etkiliyor. Fakat bu yeni bir durum değil. Boğaziçi ve diğer her okulda failler her zaman vardı; erkek şiddeti, patriarkal pratikler her zaman vardı. Kadınlar tarafından yapılan ifşaların artması, erkek şiddetinin arttığını göstermiyor; kadınların güç alabileceği bir feminist hareketin varlığını gösteriyor.“
“Mücadelemiz hep vardı ve olmaya devam edecek”
Patriyarkaya karşı kampüs içinde de dışında da karşı karşıya gelen feminist öğrenciler mücadeleye her zaman devam edeceklerini söyledi.
“Bizler, her okuldan, her ülkeden feminist öz örgütlenmeler olarak kampüslerimizdeki ve sokaklarımızdaki kadınlar ve LGBTİ+’lar için her zaman mücadele etmeye devam edeceğiz. Kayyımlara, erkekliğe, patriarkaya karşı mücadelemiz hep vardı ve olmaya devam edecek.”

Erkek Şiddeti Çetelesi
(EMK)

















