Kampüsler 2012’yi ODTÜ’de Göktürk-2 uydusunun atılması için gelen Başbakanı protesto eden öğrencilere yönelik polis saldırısının etkisiyle bitirmişti. 2013’ün ilk günü Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin evine yapılan polis baskınlarıyla başladı.
Kampüsler 2013’ü saldırılar, soruşturmalar, işten çıkarmalar, işçilerin kazanımları, RedHack’in YÖK belgeleri, “kızlı erkekli” açıklamalar, eylemler, mücadeleler, işgaller, Gezi ve sonrasında gelen kayıplarla geçirdi.
Öğrenciler 2013'te kampüsteki şiddete, Reyhanlı Saldırısına, yolsuzluk operasyonlarına, YÖK'e, iş güvencesizliğine, akademik özgürlüğe yönelik baskılara, Başbakanın açıklamalarına karşı "eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim" talebiyle eylemdeydi.
Saldırılar
Sene içinde üniversiteler ülkücü grupların, polisin, özel güvenlik görevlilerinin saldırıları ile karşılaştı. Kürt öğrencilere yönelik saldırılar da bu senenin başında Karabük'te yaşanırken, sene içinde farklı kampüslerde sürdü, sonuncusu Bolu'da yaşandı.
Dicle Üniversitesi’nde 9 Nisan’da Kürt öğrencilere yönelik saldırılara karşı protestolarda polis üniversiteye helikopterden gaz bombası attı, saldırılar sonraki günler de sürdü.
ODTÜ’den geçecek yola karşı protestolarla gaz bombaları ve TOMA’lar ODTÜ kampüsüne girdi. Kampüsteki polis ablukasına karşı öğrencilerin kadınlı erkekli futbol maçı yaptıkları kare o günlerde arşivlere girdi.
Polis kampüslere şiddeti taşırken, öğrenciler eylemleri sokaklara da taşıdı. Reyhanlı saldırısı sonrası Ankara ve İstanbul’da yürüyüş yapan öğrenciler burada da polis şiddetiyle karşılaştı. bianet’in başlığı “Öğrencilere yine gaz, yine gaz” oldu.
Öğrenciler kampüste polis istemediklerini dile getirirken İçişleri Bakanlığı, valiliklere ve üniversitelere gönderdiği genelgede rektörler ile emniyet müdürleri ve valilerin yeni dönem öncesi toplantı yapmasını, yerleşkelerde eylemlere izin verilmemesini istedi.
Gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar
Yeni yılın ilk günü başlayan gözaltılar sene içinde kampüste yaşanan bir saldırı, asılan pankartlar gibi çeşitli nedenlerle sürdü. Öğrencilerin tutukluğu geçtiğimiz yıllardan miras kaldı. Gezi Direnişi sonrası tutuklanan öğrenciler iddianamenin hazırlanmasını cezaevinde bekliyor.
Öğrenciler bunların yanı sıra kampüslerdeki soruşturmalarla da karşı karşıyaydı.
RedHack vs YÖK
RedHack, YÖK'ün "Elektronik Bilgi Paylaşım Portalı"nı hackleyerek ele geçirdiği üniversiteler ile ilgili yolsuzluk soruşturmalarına ait belgeleri paylaştı. Bunlar arasında öğrencilerin bilgilerinin onlardan habersizce bankalara verilmesiyle hazırlanan kampüskartlar karşılığında alınan promosyanlar, yersiz ödemeler gibi yolsuzluklar yer aldı.
YÖK 2013
YÖK Akademi bileşenlerinin üniversiteleri şirketleştirdiği gerekçesiyle karşı olduğu Yükseköğretim yasa taslağı önerisini Milli Eğitim Bakanlığı’na sundu.
YÖK’ün kuruluş yıldonönümü olan 6 Kasım’da Beyazıt Meydanı’nda son yılların en geniş katılımlı YÖK protestosu gerçekleşti.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya ise o anlarda “Akademik Özgürlük Bidirgesi” yayınladı. Ertesi gün ise Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde üniversitede bildiri dağıtmayı kınama cezası kapsamına alan, soruşturma süresince öğrencilerin üniversiteye girmesini engelleyebilecek bir değişiklik yapıldı.
Asistan Mücadelesi
“İş güvencesi olmazsa, akademik özgürlük olmaz” sloganı kampüslerde sıkça yankılandı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde işten çıkartılan asistanların 2012 yılında başlayan eylemleri ile asistan mücadelesi devam etti. İTÜ'de Rektörlük binasında gerçekleşen eylemde rektöre ulaşılamadı.
Asistanların YÖK binası önüne taşınan eylemleri sonrası YÖK işten çıkarılan asistanların işe iadesi ile ilgili yönetmelik değişikliği kararı aldı. Ancak karar Resmi Gazete’de yayınlanmadığı için asistanlar kadrolarına atanamadı. İşten çıkarmalar sürerken, İstanbul Üniversitesi’ndeki asistan Cemil Ozansü’nün de işten çıkarılmak istendi. Eylemler sonrası Ozansü’nün kadroya atanması asistan mücadelesinin kazanımı oldu.
Akdemisyenlere soruşturmalar, işten çıkarmalar
Akademisyenler hakkında 2013’te katıldıkları grev, Gezi Direnişi gibi pek çok nedenle soruşturmalar açıldı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenlere soruşturma açılan fakültelerin başında geldi. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Devran’ın iki yıllık görevi süresince araştırma görevlilerine 25 ayrı soruşturma açıldığını belirten akademisyenler, “Akademiye Özgürlük” kampanyası başlattı.
Vakıf Üniversiteleri’nde işten çıkarmalar iş güvencesi tartışmalarını gündeme taşıdı. İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, aynı fakülteden Doç.Dr. Bayram Ali Soner ile farklı fakültelerden dört öğretim üyesi, Doğuş Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Serdar Değirmencioğlu, Fatih Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. H. Neşe Özgen ve Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Kalaycı işten çıkartılan akademisyenler arasındaydı.
Kampüs emekçilerinin kazanımları
Taşerona bağlı çalışan kampüs emekçileri 2013’te güvencesizliğe karşı mücadelelerine devam etti.
Koç Üniversitesi'nden işten çıkartılan işçiler yedi günlük direnişleri sonucu işten çıkartılan 161 işçinin yeni taşerona firmalarda işe alınması garantisiyle sonuçlandı.
Hacettepe Üniversitesi’nde üniversite yönetimiyle taşeron firmanın ihalesi sürecindeki maddelere karşı çıkan işçiler 50 kişinin iş çıkışının verilmesiyle üniversitede bahçesinde çadırlarını kurdu. 37 günlük direniş sonrası üniversite yönetimi işten atılanların üniversite işçisi olarak kadrolu işe geri alınabileceğini söyledi.
ODTÜ’de 300 işçinin bağlı olduğu Tez-Koop-İş ile Kamu-İş arasında 130 gün süren Toplu İş Sözleşmeleri’nde görüşmelerin ücret iyileştirilmelerine dair bölümünde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler grev uyarı yaptı, işçilerin talepleri karşılandı.
İşçilerin kazanımları olsa da sorunlar sürüyor. “Kızlı erkekli” açıklamaların ardından Vezneciler’deki Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı, kadın öğrencilerin kaldığı Vezneciler Öğrenci Yurdu’nda taşeron firmaya bağlı çalışan on erkek işçi işten atıldı, yerlerine kadın işçiler alındı.
Yurtlar
Öğrenciler 2013-2014 öğretim yılındaki ilk eylemleri yurtların koşullarına ilişkindi. Karma yurtların ayrılması, özellikle kadın öğrencilere yönelik baskılar, yurtlardaki niteliksiz durumlara karşı eylemler yapıldı. Ege üniversitesi öğrencileri yurttaki sorunlara karşı eylem yaptıkları için haklarında soruşturma açıldı.
Yapımı tamamlanamayan yurt yolunda bir öğrencinin araba çarparak ölmesini protesto eden Mersin Üniversitesi öğrencileri rektörlüğü işgal etti. Rektör yardımcısı, öğrencilerin taleplerini kabul ettiğine dair imza attı.
“Kızlı erkekli”
Başbakanın barınma sorununa değindi ama odağında sorunlar değil “kızlı erkekli” yaşamlar vardı. Başbakan kızlı erkekli aynı evde kalmaya karşıydı, valilere de denetleme yetkisi vermişti.
Başbakan “Kızlı erkekli” cümlelerin ilk sahibi değildi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım Başbakan’dan önce Şubat ayında üniversite seçimi sırasında Boğaziçi Üniversitesi’nde kızlı erkekli bahçede oturanları gördüklerini anlatmış; “Ben çok şaşırdım. Burada yoldan çıkarım dedim” sözleriyle konuya giriş yapmıştı.
Öğrencilere dair açıklamalar evliliğe ulaştı. Gençlik ve Spor Bakanlığı düzenleme yaptı; üniversitede evlenmeleri halinde Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun öğrencilere verdiği kredi ve bursları geri almayacak, geçmişe dönük kredi borçları silinecek, öğrenim hayatı bitene dek evli öğrencilere burs verilecek, evli öğrencilere yurtlar ücretsiz olacak, yurtlarda erkekler ayrı kadınlar ayrı yerlerde kalmaya devam edecek.
Öğrenciler de “evlendi”. Kampüste gelin, damat, kuru pasta eşliğinde eylemlerle kampüse düğün havası geldi.
LGBTİ öğrenciler, yurt tartışmasında cinsiyetsiz yurt taleplerini dile getirdi. Galatasaray Üniversitesi'nde devlet üniversitelerinde resmi kabul gören ilk LGBTİ öğrenci topluluğu Lion Kuir kuruldu.
"Altı yılda bitirdin, bitirdin"
Başbakan'ın öğrencilere ilişkin açıklamalarında öne çıkan başka bir cümle de "6 yılda bitirdin, bitirdin" oldu.
"Kardeşim, altı yılda bitireceksen bitir, yedi, sekiz, dokuz yıl, on yıl, sınırsız. Böyle bir şey olur mu? Şunu iyi bilmemiz lazım, öğrencilik bir hedefe kilitlenmektir. Öğrenci, üniversiteyi terör alanına çeviren değil... Şu anda sınırsız af diye bir şey artık tanımıyoruz. Çünkü sınırsız affı verdiğimiz öğrenciler üniversitelerimizi terör alanına çevirdiler. Bundan sonra buna müsaade etmeyeceğiz"
Gezi’nin ağaçları gölgesinde
Ve Gezi Direnişi… Final sınavlarına Gezi’nin ağaçları altında çalışan öğrenciler kampüsü sokağa, sokağı kampüse taşıdı.
Akademisyenler de "Class, chapul after me" cümleleriyle öğrencilerinin yanındaydı.
Geçtiğimiz yıl tutuklu öğrencilere yönelik pankartların açıldığı mezuniyetler bu yıl, Gezi Direnişi'ne dair pankartlarla gerçekleşti.
Öğrencilerin ellerinde Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan, Mehmet Ayvalıtaş’ın fotoğraflarıyla eylemlerde artık.
Mücadeleye devam
Gezi sonrası kampüslerde üniversite forumları kuruldu. "İşgal" ve "kamulaştırma" Karadeniz Teknik Üniversitesi'ndeki boş binada, Boğaziçi Üniversitesi'nde banka yapılmak istenen yapıda karşılık buldu.
Ülke gündemindeki her konu öğrencilerin de gündeminde oldu. Son olarak yolsuzluk operasyonlarına karşı ilk tepki öğrencilerden geldi, İstanbul Kent Mitingi'nde öğrenciler de talepleriyle sokaklardaydı. (BK)