Kamp Armen’in yıkılmaması ve tapusunun iade edilmesi için kampta 100 gündür nöbet tutan gönüllüler dün gece saldırıya uğradı.
Nor Zartonk İnisiyatifi saldırının soykırımcı zihniyetin tezahürü olduğunu belirtirken bu tür saldırıların Kamp Armen direnişini kıramayacağına dikkat çekti.
Saldırıya uğrayanlar ise saldırganların iki araba içinde sekiz dokuz kişi, geldiklerini ve kampın yerini sorduktan sonra doğrudan saldırdıklarını söylediler.
Nor Zartonk: Soykırımcı zihniyetin tezahürü
Saldırıya ilişkin Nor Zatonk inisiyatifinden yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Günlerdir devam eden tacizlerin ardından, 13 Ağustos 2015 Perşembe, Kamp Armen Direnişi’nin 100. gününde, gece saat 23:30 sularında Kamp Armen’e yönelik faşist bir saldırı gerçekleşmiştir.
“İki araç ile Kamp Armen’in kapısına gelen şahıslar, Kamp Armen’de nöbet tutmakta olan yoldaşlarımıza sopalarla saldırmıştır. Saldırı bertaraf edilmiş, bu esnada iki arkadaşımız darp edilmiştir.
“Soykırımcı zihniyetin bir tezahürü olan bu saldırıların direncimizi kıramayacağını ve Kamp Armen Direnişini aynı kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
“Tüm dostlarımızı Kamp Armen Direnişi’ne destek veremeye bir kez daha davet ediyoruz.”
"Doğrudan saldırdılar"
CNNTürk'te yer alan habere göre saldırıya uğrayanlardan Ensari Taşkaya, yaşananları şöyle anlattı:
"Arkadaşları yolcu etmek için otobüs durağına gittikten sonra dönüş yolunda faşistlerin saldırısına uğradık. Sebebi herhalde Kamp Armen'de nöbette olmamız.
"Sekiz, dokuz kişi iki arabayla geldiler. 'Kamp Armen nerede?' diye sordular. 'Ne için soruyorsunuz' dediğimizde direkt yumruk ve sopalarla saldırdılar."
“100. günde olması bir tesadüf değil"
Kamp Armen gönüllülerinden Sarin Korkmaz da Kamp Armen direnişinin 100. günü olduğunu hatırlatarak, bu saldırının tesadüf olamayacağını ifade etti.
“100 gündür Ermeni yetimlerin anısına sahip çıkmak için burada nöbetteyiz, direnişteyiz. Bundan sonra da burada olmaya devam edeceğiz.
“Bu saldırının 100. günde olması bir tesadüf değil. Bundan yaklaşık 80 gün önce kampın iade edileceği söylendi. Biz bunun seçim propagandası olduğunu söylemiştik. Gelinen bu noktada bu iddiamızın doğru olduğu bir kez daha kanıtlandı.”
Ne olmuştu?
Bir dönem yetim Ermeni çocuklara yuva olmuş Tuzla’daki Kamp Armen, 6 Mayıs Çarşamba sabahı iş kampı yıkma girişimiyle güne başladı.
Yıkımın duyulmasıyla kampa akın eden gönüllüler her ne kadar yıkımı durdursa da Kamp Armen binasının bir kısmı yıkıldı.
Bunun üstüne başlayan nöbet ve direniş sonrasında Kamp Armen’in bulunduğu arazinin tapudaki sahibi Fatih Ulusoy, 23 Mayıs’ta araziyi Gedikpaşa Ermeni Proteston Kilisesi Vakfı'na bağışlayacağını duyurmuştu.
Ancak arazi hala Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı'na bağışlanmadı. (EKN)
Kamp Armen'e nasıl el konmuştu?6 Temmuz 1971'de, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, oy birliğiyle, vakıf senetleri bulunmayan cemaat vakıflarının 1936 beyannamelerinin vakıf senedi olarak kabul edilmesini onayladı. Böylece, beyannamelerinde bağış kabul edeceklerine dair açıklık bulunmayan cemaat vakıflarının doğrudan ya da vasiyet yoluyla gayrimenkul edinemeyecekleri, yasal hükme bağlandı. 8 Mayıs 1974'te, Yargıtay Genel Kurulu'nun, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin verdiği kararı onamasıyla, emsal teşkil edecek içtihat gelmiş oldu. Bu kararın ardından açılan davalarla, cemaat vakıflarının 1936 yılından sonra edindikleri taşınmazların büyük çoğunluğuna el kondu. 23 Şubat 1979'da, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kartal 3. Asliye Hukuk Hâkimliği'ne başvurarak, Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı'nın elindeki tapunun iptal edilmesini ve eski sahibine geri verilmesini istedi. Dört yıl süren davanın sonunda, mahkeme, kamp arazisinin vakfın elinden alınıp eski sahibine verilmesine karar verdi. Böylece, Sait Durmaz, 1962'de boş olarak sattığı araziyi, hiç para ödemeden, üstünde kurulu olan kamp tesisleriyle birlikte geri aldı. Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı, yıllar önce her türlü yasal işlemi yerine getirerek satın aldığı malı, sanki çalmış gibi, eski sahibine iade etmek zorunda bırakıldı. (Kaynak: Agos) |