Kamer Vakfı, hazırladığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bildirisinde "Umut ve umutsuzluğun iç içe yaşandığı bir dönemden geçiyoruz" dediler, kadınların bu süreçte güçlenip geliştiğini ve hayatın her alanında var olma mücadelesini sürdüreceklerini açıkladılar:
"Aile içi şiddetin yanı sıra bütün sorunları en yakıcı biçimde yaşayan biz kadınlar hızla güçleniyoruz. Şiddet ile baş etmek için geliştirdiğimiz yöntemler yeni bir dünya hayal etmemizi mümkün kılıyor ve gelecek ile ilgili umudumuzu, kendi emeğimiz ve enerjimiz ile biz yaratıyoruz."
Bildiride "Yeni bir dünya için şiddetten, ayrımcılıktan, hiyerarşiden, yargılayarak uzaklaştıran dil ve davranışlardan arınmış yeni bir dile ihtiyaç olduğunu biliyoruz" diyen Kamer'li kadınlar, bütün farkındalıklarıyla sürece müdahil olmayı sürdüreceklerini de dile getirdiler.
Türkiye'de "demokratik açılım süreci"nin yarattığı umuda şiddet, cinayet ve intihar haberlerinin yarattığı umutsuzluğun karıştığını, yapılan yasal değişikliklerin ve çıkarılan genelgelerin hayata geçirilemediğini hatırlatan bildiride, anadilinin serbestçe kullanılmasının önündeki engeller de yer buldu:
"Türkiye'de herkesin anadilini istediği gibi kullanma hakkı ne yazık ki umut yaratan Demokratik Açılım Süreci'nin en kilitleyici konusu oldu ve belli ki önümüzdeki dönemin içinden çıkılmaz konularından biri olmaya devam edecektir. Dil farkı ayıran değil yakınlaştıran, daraltan değil zenginleştiren bir fark olarak görülmedikçe bu durum devam edip gidecektir." (BB)