Abdullah Öcalan Sosyal Bilimler Akademisi üyesi Duran Kalkan, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını değerlendirerek, Abdullah Öcalan’ın sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
“Önder Apo Meclis’e götürülmeli, yeterince dinlenmeli” diyen Kalkan, barışın ve demokratik çözümün ancak bu şekilde mümkün olacağını belirtti.
“İmralı’da rehine sistemi sürüyor”
MA’da yer alan habere göre, Medya Haber TV’ye konuşan Kalkan, Abdullah Öcalan ile yaklaşık bir aydır görüşme yapılmadığını hatırlattı. “Sürecin gereği İmralı kapılarının açılmasıydı. Beklenti buydu. Fakat bu gerçekleşmedi” dedi.
Kalkan’a göre Öcalan’ın tecridi, yalnızca Kürt halkını değil Türkiye toplumunun tamamını ve bölge halklarını da etkiliyor:
“Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü gerçekleşmeden, İmralı işkence ve tecrit sistemi ortadan kalkmadan özgürlükten ve demokrasiden söz edilemez. Ortadoğu’da ve dünyada birçok çevre kendi demokratik yaşamlarının mihenk taşını İmralı’da görüyor. Ancak bu konuda değişim yok.”
Komisyondan beklenti: Çok taraflılık
Kalkan, Meclis’teki yeni komisyonu ciddiyetle izlediklerini vurguladı. Komisyondan beklentilerin büyük olduğunu belirten Kalkan, “Yüzyıllık bir sorunun çözümü için bütün toplumsal kesimlerin dinlenmesi gerekiyor” dedi.
Kalkan, Kürt tarafının sürece ciddi yaklaştığını ve görevlerini yerine getirdiğini söyledi:
“Devlet Bahçeli’nin dediği gibi kuş tek kanatla uçmaz. Kürt tarafı üzerine düşeni yapıyor, fakat süreç tek taraflı ilerleyemez. Komisyon tüm toplum kesimlerini dinlerse, barış süreci anlamlı sonuçlar doğurur.”
“Öcalan Meclis’te dinlenmeli”
Komisyonun Öcalan’ı doğrudan dinlemesi gerektiğini söyleyen Kalkan, Öcalan’ın rolünü şu sözlerle anlattı:
“Komisyon talebini en önce Önder Apo dile getirdi. Kendisi baş müzakerecidir. Demokratikleşmenin mimarı ve öncüsüdür. Dolayısıyla hem Öcalan’ın hem de heyetinin Meclis’te dinlenmesi gerekiyor. Yeterli zaman verilmeli. Ancak bu şekilde komisyon doğru çalışmış olur.”
Kalkan, Devlet Bahçeli’nin “Gelsin Meclis’te konuşsun” sözlerini hatırlatarak, “Neden pratikleşmiyor? Bahçeli’nin sözleri neden hayata geçirilmiyor?” diye sordu.
AKP politikalarına eleştiri
Kalkan, hükümetin Suriye, Irak ve içerideki politikalarını “Kürt karşıtı” olarak nitelendirdi. AKP’nin zihniyet değişimine gitmediğini savunan Kalkan, “Ortadoğu’da demokratikleşme ancak Kürt halkının haklarının kabul edilmesiyle mümkün olur” dedi.
“Madem bu devleti yönetmek istiyorlar, şu soruya net yanıt vermeliler: Kürt halkı bir halk mıdır? Demokratik hakları olacak mıdır? Bu soruya net yanıt verilmeden barış süreci ilerlemez.”
Erkek şiddetine dikkat çekti
Kalkan, kadın cinayetlerinin erkek egemen zihniyetin ürünü olduğunu savundu:
“Her gün kadın katliamı yaşanıyor. Bu ortamda demokrasi olmaz. Kadın örgütleri haklı olarak iktidarı sorumlu tutuyor.”
Uyuşturucu kullanımındaki artışa da değinen Kalkan, “Kürdistan’da uyuşturucu kullanma yaşı çocuk yaşa kadar düştü. Bu utanç verici. Gençliği çürüten bir özel savaş politikasıdır” dedi.
“Doğa talanı kıyamete sürüklüyor”
Kalkan, bölgede süren orman kıyımını ve çevre tahribatını da sert ifadelerle eleştirdi:
“Botan’dan Dersim’e kadar orman bırakılmadı. Su, hava, toprak yok ediliyor. Azami kâr için kıyamet koparılıyor. Bu toplumun ve doğanın ahı, bunu yapanların boğazında kalacaktır.”
“Mücadele olmadan olmaz”
Kalkan, mevcut tabloyu aşmak için örgütlü mücadelenin zorunlu olduğunu dile getirdi:
“İktidarın uygulamaları güven vermiyor. Sadece söylemek yetmez, mücadele etmek gerekir. Bu vatan, bu toprak hepimizin. Toplumun yok edilmesine karşı sessiz kalınamaz.”
Gençlere ve kadınlara özel çağrı yapan Kalkan, “Sürekliliği olan, örgütlü ve sonuç alıcı bir mücadele gerekiyor. Apocu tarz budur” dedi.
“Zihniyet ve politika değişikliği şart”
Kalkan, barış ve demokratikleşmenin ancak zihniyet değişimiyle mümkün olacağını belirterek şunları söyledi:
“Güzel sözlerle bu iş olmaz. İnsanlar pratik adım görmek istiyor. Eğer gerçekten demokratikleşmeden yana bir irade varsa, Kürt halkının varlığı kabul edilmeli, hakları güvence altına alınmalı. Bunun dışında her söylem güvensizlik yaratır.”
(EMK)






