1980'den sonra kadın hareketi açısından çeşitli dönüm noktaları yaşandı. İlki elbetteki Somut dergisinde yer alan kadın sayfasıydı. Daha sonra kurulan Kadın Çevresi'nin, çevrilen kitapların, kutlanan 8 Martların, yapılan tartışmaların, konuşmaların tohumları orada atılmıştı.
Dayağa Karşı Dayanışma Kampanyası'nın başlangıcı sayılan 17 Mayıs 1987'deki Dayağa Karşı Yürüyüş de, ideolojik mayalanma döneminden hareketlilik dönemine geçişin simgesi oldu. Bütün bu süreçler içinde yer alan sosyalist feministler, 1 Mayıs 1988'de Sosyalist Feminist Kaktüs dergisini çıkararak, Türkiye'deki ilk sosyalist feminist odak oldular. 1990 Eylül'üne kadar 12 sayı yayımlanan Kaktüs'ün ilk yayın kurulunda Banu Paker, Gülnur Savran, Nalan Akdeniz, Nesrin Tura ve Sedef Öztürk yer alıyordu. Ancak bu isimlerin yanı sıra derginin sürekli yazarları da vardı, zaten daha sonra künyede yayın kurulunun yanı sıra yazı kurulu da yer aldı. Pek çok kadın da yazılarıyla ve tartışma notlarıyla Kaktüs'e katkıda bulundu.
Neden dergi?
Kaktüs'ün ilk sayısında "Neden dergi çıkarıyoruz?" sorusuna "İlk önce kadın olduğunus için," diye yanıt veriliyordu: "Çeşitli 'feminizm'ler ve 'Bağımsız Kadın Mücadelesi'nin bir bileşkesi olarak gördüğümüz Kadınların Kurtuluşu Hareketi'nin neresinde olduğumuzu, nasıl bir kadın politikası hedeflediğimizi sizlerle tartışmanın ve geliştirmenin aracı olacak Kaktüs. (...) Teorik bir dergi hedeflemiyoruz. Kadın mücadelesinin güncel konulara ışık tuttuğu ölçüde, teorik tartışmalara, aktarmalara yer vereceğiz. Kadın mücadelesinin, politikayı günlük yaşamımızın bir parçası olarak yaşamakla daha mümkün olabileceğine inanıyoruz. Kaktüs'te başka ülkelerdeki kadın mücadeleleri ve feminist hareketlere de yer verilecek.(...) Çıkış nedeni ne olursa olsun, Kaktüs, Bağımsız Kadın Hareketi'nin oluşturulmasında kendi payına düşeni gerçekleştirmeyi amaçlıyor."
Neden sosyalist feminizm?
Kaktüs'ün ilk sayısının en uzun yazısı Biz Sosyalist Feministiz başlıklı yazısıydı. Kadınların nasıl ezildiğini, cinsiyetçi sistemi, bağımsız kadın mücadelesini ele alan yazıda, "Neden sosyalist feministiz," sorusuna şöyle yanıt veriliyordu:
"Sosyalizm her türden toplumsal ezilmeye ve sömürüye karşı çıkan bir ideoloji olarak, feminizme açıktır. Her türden toplumsal eşitsizliğin yok edildiği bir toplum projesi, cinsler arası eşitsizliğin de yok edilmesini gündeme getirir. Elbette bu, sosyalizmin kendiliğinden bu eşitsizliği ortadan kaldıracağı anlamına gelmez ama buna açık olduğunu gösterir. Kısacası biz, sadece feminizmin sosyalizmsiz olamayacağını değil, sosyalizmin de feminizm olmadan tam olarak gerçekleşemeyeceğini düşünüyoruz. (...)
Feminizmin toplumsal projesi yok; somut kurumlarda yaşanan yaygın iktidar ilişkilerini sorguluyor ama siyasal iktidarı hedeflemiyor. Kadınların kurtuluşunu bir iktidar değişikliğinden ve toplumsal projeden bağımsız düşünmediğimiz ölçüde, hem böyle bir projesi olan, hem de feminizme açık bir sosyalizmi savunuyoruz. (...)
İlk sayıda neler var?
Hem derginin içeriği hem de yazarları hakkında bir fikir vermesi açısından ilk sayıda yayınlanan yazılara ve yazarlarına göz atmakta yarar var. İlk sayıda; Neden Dergi Çıkarıyoruz, Biz Sosyalist Feministiz, Okuyuculara Mektuplar gibi kolektif yazıların yanı sıra şu yazılar yer alıyordu: 8 Mart 1988'de Ne Oldu (Sedef Öztürk), Kadın Hareketinde Bir Dönüm Noktası: Dayağa Karşı Kampanya (Banu Paker), Madencilerin Karıları Neyin Mücadelesini Verdiler: Britanya 1984-85(Gülnur Savran), Kadınlara Yönelik Şiddet ve Irza Geçme (Şahika Yüksel), Bir Başka Kadın (Nural Yasin), Lynne Segal ile Görüşme (Söyleşi), Ankara'da Feministler Ne Yapıyorlar (Aksu Bora), Ankara 8 Mart Şenliği: Kadınlar Susmayacak (Fatmagül Berktay), "Kadın ve Sömürü" / "Kadın Sorunu" Nasıl Sömürülür (Nesrin Tura) İki Kitap / Bir Filmin Düşündürdükleri (Özden Dilber), Sıcak Bir Mücadelenin İçinden: Sosyalizm ve Feminizm (Nalan Akdeniz), Taraflı Bir Kitap Tanıtma Yazısı: Bağır Herkes Duysun (Sedef Öztürk), Yeni Kitaplar (Fadime Tonak)
Kampanyalar, eylemler, tartışmalar...
Kaktüs'ün çevresinde şu ya da bu biçimde yer alan kadınlar, o yıllardaki mücadelenin örgütleyicilerinden ve katılımcılarından oldular. Dayağa Karşı Kampanya'dan Mor Çatı'ya geçiş sürecinde, Kadın Kurultayı'nda, cinsel tacize karşı yürütülen kampanyada, Medeni Kanun kampanyalarında, Aile Araştırma Kurumu'na karşı yürütülen eylemlerde, kadınların cezaevlerindeki açlık grevleriyle dayanışma eylemlerinde, tartışmalarda, panellerde, söyleşilerde örgütleyici olarak yer aldılar. Bu alanlardaki tartışmaları Kaktüs'e aktardılar. İki buçuk yıl içinde sürekli ve iki ayda bir nispeten düzenli çıkabilen bir dergiyle, Türkiye'deki feministlere yeni bir perspektif, sosyalist feminist bir açılım sunmaya çalıştılar.
"Ayrımcılık"ın karşısında "ezilme", "kadın değerleri"nin karşısında "farklılık ama eşitlik", "erkek egemen ideoloji"nin karşısında "cinsiyetçi-kapitalist sistem" terimlerini kullanarak sosyalist feminizmi Türkiye'deki kadınlarla tanıştırdılar.
Son sayı
Kaktüs'ün Eylül 1990'da yayınlanan 12. ve son sayısında, son sayı olduğuna dair bir yazı yok. Son sayıdaki künyede tek bir organ görülüyor; Yayın Kolektifi. İlk yayın kurulu'nda yer alan Banu Paker, Gülnur Savran, Nalan Akdeniz, Nesrin Tura ve Sedef Öztürk'ün yanı sıra Canan Bayraktutan, Fadime Gök, Filiz Koçali, Hacer Ansal, Hülya Eralp, Nalan Çağlar, Nural Yasin, Nuran Sarıca, Özden Dilber, Şahika Yüksel, Tüten Ateş, Ülkü Sarıca ve Yelda, son sayının yayın kolektifinde yer alıyordu.