52 sivil toplum kuruluşunun üye olduğu Kamu Harcamaları İzleme Platformu (KAHİP), kamu kaynaklarındansosyal korumaya, çocuğa, gençliğe, eğitime, askeri harcamalara ne kadar pay ayrıldığına yönelik yaptıkları izlemenin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.
Hazırlanan raporda, yoksullara yönelik asgari gelir desteği, öğrenci harçları, işsizlik sigortası fonundan bütçeye aktarılan kaynak ve harcamaların denetimi gibi konulardaki görüşlere de yer verildi.
Raporda Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde "sosyal koruma harcamaları"nın Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki payının yüzde 27 olmasına karşın, Türkiye'de bu payın sadece yüzde 11,99 olduğunun altı çiziliyor.
GSMH içinde yüzde 5'lik paya sahip olan sağlık harcamalarında da Türkiye, kişi başına 479 dolarlık sağlık harcaması ile AB standartlarının çok gerisinde.
Türkiye nüfusunun yüzde 31'inin çocuk olmasına rağmen, GSMH'dan çocuklar için ayrılan payın yüzde 1,31 olmasına dikkat çekilen raporda, çocukların yüzde 24,6'sının yoksulluk içinde yaşadığı ve GSMH'dan her çocuk için yıllık 535 TL ayrıldığı ifade ediliyor. 2010 yılında gençlere kişi başı 357 TL pay ayrılırken orduya ayrılan pay ise GSMH'nın yüzde 2,08'i.
Sosyal güvenlik, sosyal yardım ve hizmet harcamaları:
* Türkiye'de 2010 yılında sosyal güvenlik, sağlık, sosyal yardım ve sosyal hizmetleri kapsayan "sosyal koruma harcamaları"nın GSYH içindeki payı % 11,99'dır. Bu oran 27 AB ülkesinde ortalama % 27'dir. Sosyal koruma harcamaları içinden yoksullara yönelik sosyal yardım ve hizmetlerin GSYH içindeki payı sadece % 0,78'dir ve artırılması planlanmamaktadır. Bu orandaki bir harcama çok yetersizdir, artırılmalıdır. Artışın Türkiye'deki sosyal koruma sisteminin en eksik halkalarından birisinin düzenli gelir desteğini tesis etmek yönünde kullanılmasını önemsiyoruz.
* Merkezi Yönetim Giderleri içinde düşmekte olan faiz ödemeleri kullanılarak ve askeri harcamaların GSYH'nın azaltılması ile sağlanacak 0,7 oranında bir kaynak ile yapılmakta olan sosyal hizmet ve sosyal yardımların miktarının iki katına çıkarılması mümkün olacaktır. Bu şekilde GSYH'nın % 0,7'si olan yaklaşık 7,5 milyar TL kadar bir miktarın yoksullara yönelik asgari gelir desteği için kullanılmasını mümkün olacaktır.
* Günümüzde Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) açığını kapamak için merkezi bütçeden 55 milyar transfer yapılmakta ve bunun sadece 2,5 milyar TL'lik kısmı 2022 sayılı kanun kapsamında verilen muhtaç ve özürlü aylığı için kullanılmaktadır. Ek olarak bulunacak 7,5 milyar TL'nin SGK'ya aktarılması ile hali hazırda 2022 sayılı kanun kapsamında verilen ortalama 160 TL muhtaç ve özürlü aylığı alan 1,3 milyon yoksul sayısına 3 katı kadar yoksul eklenerek yaklaşık 5,5 milyon yoksula ulaşılabilir. TÜİK 2009 verilerine göre yoksulluk çizgisinin altında yaşayan yaklaşık 10 milyon kişi yani 2,5 milyon hane bulunuyor. Bu durumda ek kaynakla birlikte hane başına 2 kişiye ödeme yapıldığında yoksul hanelerin tümüne ortalama ayda 320 TL asgari gelir desteği yapılabilir.
Sağlık harcamaları:
* Sağlık harcamalarının toplamı bir tek kriz yılı olan 2009 yılında % 5'in üzerine çıkabilmiştir. 2010-2013 arasında sistemli bir azalma planlanmakta olduğu görülmektedir. Resmi kaynaklara göre azalma, alınan etkinliği artırıcı tedbirlere bağlı olacaktır. Bizce etkinlik artışı/maliyet düşüşü sonucu ortaya çıkabilecek olan her türlü kaynak yine sağlık harcamaları içinde kullanılmalıdır çünkü Türkiye kişi başına sağlık harcamasında 479 dolar ile Avrupa'da en son sırada yer almaktadır.
* 2009 yılında GSYH' içindeki payı % 5 olan sağlık harcamalarının içinden sadece 0,5'i koruyucu hizmetlere gitmekte, % 4,5'i ise ilaç ve tedavi hizmetlerine gitmektedir. Sağlanacak etkinlik sonucu ortaya çıkacak kaynak, mutlaka payı çok düşük olan koruyucu hizmetlerde kullanılmalıdır.
Çocuğa yönelik harcamalar:
* OECD ülkeleri içinde çocuk yoksulluğunun en fazla olduğu ülke yine Türkiye... Ülkemizde toplam çocuk nüfusunun %24,6'si yoksulluk içinde yaşarken, bu oran OECD ülkeleri ortalaması ise 12,4'dür.
* Nüfusun % 31'i çocuk olduğu halde 2009 yılında sağlık, sosyal hizmetler, sosyal yardım ve adalet hizmetleri çerçevesinde çocuğa ayrılan harcamaların GSMH'ya oranı % 1.31'dir. Eğitim harcamaları eklendiğinde bu oran % 3,65'e çıkmaktadır. 2009 yılı verilerine göre çocuk başına yapılan harcama 535 TL'dir.
İşsizlik Sigortası Fonu ve GAP'a yapılan transferler:
* 2009 yılından sonra krizin de etkisiyle İŞKUR Aktif İşgücü Piyasası programlarından yararlananların sayısı 213.852 kişiye yükselmiştir. Ancak Türkiye'deki 15 yaş üstü kentte yaşayanlar arasında işsiz sayısının 2.746.000 olduğunu dikkatinize sunuyoruz.
* İşsizlik Fonu'nun 2008-2010 yılları arasında yaptığı harcama 13 milyar TL'dir. Bu harcamanın % 69'u GAP için Merkezi Yönetim bütçesine aktarılmış % 31'i ise İşsizlik Fonu tarafından harcanmıştır. GAP için Merkezi Yönetim bütçesine yapılan transferin işsizlik ve yoksullukla mücadele, çocukların ve gençlerin okula devam ve üniversiteye girişlerinin artırılması ve üniversite eğitimini sürdürebilmelerine yönelik harcanması gerektiğini düşünüyoruz.
Gençlerin güçlendirilmesine yönelik harcamalar ve üniversite harçları:
* Gençlerin güçlendirilmesine (Erzurum kış olimpiyatları dahil) harcamaların GSYH'ya oranları 2010 için % 0,41 olarak hesaplanmaktadır ve 2011 yılı için % 0,37'e düşürülmesinin planlandığı görülmektedir. 2009 yılı için 316 TL olan genç başına yapılan harcama 2010 yılında 357 TL olmuştur. 2011 yılı için planlanan genç başına harcama 353 TL'dir. Yüksek Öğretim Kurumları ve Ortaöğretim'e yönelik yapılan harcamalar dahil edildiğinde bile gençlere yönelik yapılan harcamalar 2011 yılı için GSYH'nın %2,1'inden bile daha az olacaktır. Bütçede gençlik yoktur, eğitimde olmayan gençlik hiç yoktur.
* Yaptığımız hesaba göre üniversiteye devam eden gençlerden alınan toplam harçların miktarı 2009 yılında 497.631.017 TL, 2010 yılında 501.436.471 TL'dir. Harçların hiç alınmaması durumunda bile Merkezi Yönetim faiz hariç bütçe giderlerinde ortaya çıkacak artışın sadece % 0,2 (binde iki) ile sınırlı kalacak olması dikkate değerdir.
Askeri alandaki harcamalar:
* Türkiye'nin askeri harcamalarının GSMH'ya oranı 2009 krizinden önce % 2,0 civarında iken, 2010 yılında % 2,08'e çıkmıştır. 2011 yılında da % 2,1'e yükselmesi planlanmaktadır. Bu oranın artmaması ve 2009 yılı NATO-Avrupa askeri harcamalar ortalaması olan % 1,7 ile sınırlı tutulması önemlidir. (EKN/EÖ)