Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), yeniden hükümetin gündemine gelen “nafaka”ya dair siyasi partilerin genel başkanlarına ve milletvekillerine mektup gönderdi.
"Yanımızda olun"
EŞİK’in mektubu şöyle:
Sayın Milletvekili,
"Nafakayla ilgili aşağıdaki mektubumuzu siyasi parti genel başkanlarına ilettik. Konu bizler için yaşamsal önemde ve acil. Zaman ayırıp okumanızı, bu süreçte kadın hareketinin yanında olmanızı, elinizden gelen desteği vermenizi rica ediyoruz.
"Sayın Genel Başkan,
"Basına yansıyan haberlere göre iktidar partisi, TBMM gündemine getirmek üzere boşanan kadınlara ödenen yoksulluk nafakasının sınırlandırılması ile ilgili bir düzenleme hazırlığı içindedir. Nafakanın 1-2 yıl ile ya da evlilik süresi ile sınırlandırılması, belirli koşullarla oluşturulacak bir fondan ödenmesi gibi formüller üzerinde durulmaktadır.
"Bilindiği gibi nafaka, çalışmayan, yeterli bir geliri ve birikimi olmayan, boşanmada ağır kusuru bulunmayan kişilere bağlanmaktadır. Adı üzerinde yoksulluk nafakasıdır ve ağırlıklı olarak ev kadınları içindir. Özellikle tek seçenek olarak evlilik sunulduğu için eğitim hakkı kullandırılmamış, meslek sahibi olamamış; meslek sahibi olsa bile çalışmasına izin verilmediği ya da evin tüm yükü üzerine bırakıldığı için mesleğini yapamamış kadınların boşanma sonrasında hayata tutunabilmesi için tek seçenektir. İddia edildiği gibi “süresiz nafaka” yoktur, bağlanan nafaka kadının çalışmaya başlaması, yeniden evlenmesi veya bir başkasıyla fiilen evli gibi yaşaması durumlarında kesilmektedir. Araştırmaların ortaya koyduğu gibi Türkiye’de nafaka sorunu yaşayan kesim kadınlar ve varsa çocuklarıdır. Hakettiği halde birçok kadına nafaka bağlanmamakta ya da şiddet tehdidi ile kadınlar bu haklarından vazgeçirilmektedir. Bağlanan nafaka miktarları da yetersizdir ve nafakaların tahsilinde sayısız sorunlar yaşanmaktadır. Bu konuda çeşitli baroların ve kurumların yaptığı sayısız araştırma bulunmaktadır, birkaç örnek araştırmanın linkine aşağıda yer verilmektedir.
"Çocukların giderleri için ödenen iştirak nafakası, boşanmayla çocukların velayetini aldığı durumda çocuklar için harcanmak üzere anneye verilmesine rağmen, nafaka karşıtı erkekler tarafından ısrarla kadına ödeniyormuş gibi anlatılmaktadır. Çocuklara bakmak ve masraflarını karşılamak, boşanmış olsalar da babalarının da sorumluluğundadır. Kendisini mağdur ilan eden ve bunu hiçbir belgeye dayandırmayan nafaka karşıtları, sadece yoksulluk nafakasından değil iştirak nafakasından da “kurtulmaya” çalışmaktadır. Çocukların bakım, eğitim, sağlık ve benzeri tüm sorumluluğu kadınlara bırakılmaya çalışılmaktadır. Bu durum çocukları da boşanmış anneyle birlikte yoksulluğa sürüklemekte, çocukların hakları da tıpkı kadınların hakları gibi gasp edilmeye çalışılmaktadır.
"Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algının tersine, nafaka karşıtı erkekler, küçük bir azınlık grubudur. Bir günlük evliliğe on yıllarca nafaka ödemek, nafaka artırım davasına sevgilisiyle el ele gelmek gibi gerçek dışı iddialarla kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Ne bu grupların elinde ne de herhangi bir kurum ya da baronun elinde, ne kadar sayıda erkeğin hangi konularda mağdur olduğuna ilişkin tek bir araştırma yoktur. Adalet Bakanlığı da tüm taleplerimize rağmen bugüne dek bize herhangi bir rapor, araştırma, veri sunmamıştır. Bir grup fanatik erkeğin soyut iddiaları ve iftiraları bahane edilerek milyonlarca kadının ve çocukların hayatları ile oynanamaz.
"Genel olarak işsizliğin ve özelde kadın işsizliğinin boyutları ortada iken, herhangi bir iş bulabilse bile çocuklarını bırakabilecek kreşlerin bulunmadığı bir ortamda kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması boşanan kadınları açlığa terk etmek demektir. Bu nedenle birçok kadını şiddet dolu evliliklere katlanmak zorunda bırakmak demektir.
"Öte yandan nafakanın yeni fonlar oluşturularak kamu kaynaklarından ödenmesi formülü de öne sürülmektedir. Aile içi bir yükümlülüğün Türkiye koşullarında kamunun üzerine alınması kadınların yaşadıkları nafaka mağduriyetlerini gidermeyeceği gibi yeni toplumsal sorunlar yaratacaktır:
- Yeni bir nafaka fonu oluşturmak ya da bakanlık bütçesinden bu konuya fon ayırmak kamu üzerinde yeni bir yük ve vatandaşlar için yeni bir vergi türü olacaktır. Ekonomik kriz koşullarında bu konuda toplumsal bir mutabakat sağlanması oldukça güçtür.
- Türkiye zorunlu tasarruf fonu, konut edindirme yardımı, deprem fonu örneklerinde olduğu gibi iktidarların amacı dışında keyfi olarak kullandığı ve vatandaşlara yararı dokunmak bir yana yeni mali yükler getirmiş kötü fon örnekleri ülkesidir. Evlenirken fon için para almak gibi yöntemler yeni dolaylı vergiler yoluyla bu ekonomik kriz ortamında vatandaşları daha da mağdur edecektir. Bu fonun da amacına uygun kullanılacağı, günün birinde başka bir fona devredilmeyeceği ya da lağvedilmeyeceği konusunda hiçbir güvence yoktur.
- Kurulacak nafaka fonundan kadınlara nafaka bağlanması ihtimali kadınlar üzerinde muvazaalı boşanma baskısı yaratılmasına neden olabilecektir. Dul-yetim maaşında olduğu gibi, yapılacak muvazaa araştırmaları kadınların özel yaşamlarının sürekli gözetim altında tutulması, kadınların keyfi “genel ahlak” kriterleri altında yaşamaya zorunlu bırakılması gibi sorunlar doğurabilecektir. Ayrıca dul maaşının evde bir kişi bile sigortalı olduğunda kesilmesi gibi, ihtiyaç sahibi ile hiç ilgisi olmayan nedenlerle kesilmesi de sözkonusu olabilecektir.
- Boşanan kadınların nafakasını fona bağlamak, nafaka bağlama ya da nafakayı kesme kriterleri konusunda iktidarların keyfi uygulamalarına kapı açacaktır. Aynı şekilde emeklilik maaşlarında olduğu gibi enflasyonun eritmesine terk edilmesi de pekâlâ mümkündür. Hatırlatalım ki, Ocak 2022 itibarıyla dul yetim maaşı sadece 627 TL’dir. Kaldı ki, Emeklilikte Yaşa Takılanlar örneğinde olduğu gibi, bir gecede çıkartılacak bir yasa ile milyonlarca kadın ve çocuğu ortada bırakmak da mümkün olabilecektir.
"Fon gibi güvenli, güvenceli olmayan, iktidarların keyfine kalmış formüller kadınların nafaka sorunlarını çözmeyeceği gibi, kadınlar için yeni sorunlar ve belirsizlikler yaratacaktır. Bürokrasi ile uğraşmak yine kadınlara kalacaktır.
"Devlet yoksul erkeklere nafaka ödemek konusunda destek olabilir. Nafaka konusunda gerçekten ödeme güçlüğüne düştüğünü ispat eden erkeklere devlet kimi geçici destekler sunabilir. Bunun dışında kadınların ve çocukların nafakası ile oynanmaması gerekir.
"Sosyal devlet, eğitimden çalışma hayatına toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliğini sağlayan devlettir. Ev kadınlığı meslek değildir. Ev kadınlığını meslek haline getirecek her girişim, toplumdaki cinsiyetçi işbölümünü daha da pekiştirecek ve kalıcılaştıracaktır. Kadın-erkek eşitsizliğini, kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddeti daha da artıracaktır. Sosyal devlet, kadın erkek tüm vatandaşlarına çalışma, yeterli gelir elde etme, sağlık ve sosyal güvenlik hakkı sağlayan devlettir. Sosyal devletin bir gereği olarak, kadınların eğitim ve çalışma hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalı, istihdamda kadınlara pozitif ayrımcılık politikaları ile erkeklerle eşit oranda katılım sağlanmalıdır. Ev içi bakım emeği kreşler, yaşlı bakımevleri vb. kurumlar aracılığıyla devlet ve işverenler tarafından paylaşılmalıdır. Eşitlik koşullarına ulaşıldığında kimsenin nafakaya ihtiyacı kalmayacaktır.
"Öte yandan iktidar, sadece nafaka konusunda değil, boşanmanın hızlandırılması, ekonomik/psikolojik şiddeti yok sayarak aile arabuluculuğu getirilmesi gibi konularda da Medeni Yasa’da değişiklik yapma hazırlığındadır. İktidarın ve nafaka karşıtı erkek gruplarının ana hedefi, aile reisliğinin geri getirilmesi, kadının ev içi emeğini gözeten mal rejiminin kaldırılması, kadınların boşanma ve miras haklarının sınırlandırılmasıdır. Kadınların yaşam hakkı dahil temel haklarının gaspı, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı gibi 6284 sayılı şiddet yasasının da kaldırılması, TCK’nın 103 maddesinde düzenlenen çocuk istismarı suçunun faillerine af getirilmesi, boşanmanın hızlandırılması, il sulh komisyonları kurulması gibi kadınların şiddet ve ayrımcılık karşısında hukuki korumadan yoksun bırakılması girişimleri de sıradadır.
"EŞİK olarak, nafaka hakkı üzerinden Medeni Yasa’nın parça parça değiştirilerek, toptan ortadan kaldırılmaya çalışılmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz. “Yasalara Dokunma, Uygula” diyoruz. Tüm devlet otoritelerini, milletvekillerini ve siyasetçileri, kadınların kazanılmış haklarına saygı duymaya davet ediyoruz.
"Özellikle muhalefet partilerini;
- İktidarın nafaka hakkı başta olmak üzere Medeni Yasa ile oynama girişimlerine karşı çıkmaya,
- İçlerinde açıkça Medeni Yasa’nın lağvedilmesi, dini hukukun uygulanmasını, çok hukukluluğu, erkeğin reis olduğu aile modelini, erkek çokeşliliğini, kadınlara 3 ay, çocuklara 9-12 yaşına kadar nafaka ödenmesi gerektiğini savunanların da olduğu marjinal bir erkek grubunun propaganda tuzaklarına düşmemeye,
- Tüm muhalefet partileri olarak tek tek ve hep birlikte, zaman yitirmeden, konunun Meclis’e gelmesini beklemeden çalışmaya başlamaya,
- Milyonlarca kadını ve çocuğu ilgilendiren bu yaşamsal konuda kamuoyuna net açıklamalar yapmaya, kadın hareketinin yanında yer almaya çağırıyoruz.
"Muhalefet partilerinin nafaka ve Medeni Yasa konusundaki sessizliği hepimizi ürkütüyor. Tarikat yurdunda yaşadığı baskılar ve geleceğe dair umutsuzluğu nedeniyle kaybettiğimiz Enes Kara konusundaki sessizlik gibi, nafaka konusundaki bu sessizlik de kadınlarla birlikte tüm ülkenin geleceğini tehlikeye atıyor."
TIKLAYIN - Boşanan kadının "nafaka hakkı" yeniden hedefte
(EMK)