"Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, bünyesindeki kurumlarla devlet içinde dönüştürücü bir rol oynaması gereken bir bakanlık. Bu kurumlardan özellikle Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Aile ve Sosyal Araştırmalar Kurumu çok önemli."
Dr. Selma Acuner, bianet'in Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın işlevine ilişkin sorularını yanıtlarken bu iki kurumun "devlete karşı konumuna" dikkat çekiyor:
"Her iki kurum da devlet içinde yapılanmış olmakla birlikte aslında devletin kurumlarını zorlayıcıdır, bir yerde, bu yapıya karşıdır. Esas olarak aile, piyasa, devlet gibi ataerkil temelli yapıları dönüştürmeyi amaçlar. Bu nedenle yöneticilerin eşitlik politikalarına yaklaşımı ve cesareti önemlidir. Yönetim dönüşümden yanaysa bu kurumlar da olağanüstü işlev kazanır."
Aynı parti içinde farklı kadın bakanların dönüşümden yana çizgi izleyebildiğini hatırlatan Acuner, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Muhafazakar olduğunu kendisi belirlemiş olan AKP'nin kendi içinde farklı bakanlar, örneğin Güldal Akşit gibi, sivil toplum örgütleri ile yakın işbirliği yaptı. Veya Hüseyin Üzmez'in bir kız çocuğuna tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada, Nimet Çubukçu kadın örgütleriyle hızla aynı reaksiyonu gösterdi. Şimdi Sayın Kavaf'tan da benzer bir çalışma tarzı sergilemesi beklenir. Yani kurumları dönüştürücü. Mesela Nahide Opuz davasında daha dönüştürücü bir söylem sergilemesi beklenebilir."
"Uzman kadro çok parlak, KSGM daha işlevsel olabilir"
Acuner, KSGM'nin temel görevini "kadın örgütlerinden gelen taleplerin politikasını oluşturup bunların devlet politikasına dönüşmesini sağlamak" olarak tanımlıyor.
Acuner'in verdiği bilgiye göre, KSGM kaynakların kadın politikaları için ayrılmasını sağlar, insan kaynağının geliştirilmesine destek olur, kaynak oluşturur, teknik araştırma yapar. Gelen fonların sivil toplum örgütlerine duyurulması, uluslar arası işbirlikleri geliştirilmesi, kadın örgütleriyle uluslar arası kuruluşlar arasında bağlantı kurulması, AB politikalarının uygulanması için çaba harcanması da KSGM'nin görevi.
Ancak kurulduğu döneme kıyasla çok daha geniş imkânlara ve çok daha geniş ve iyi yetişmiş uzman kadrosuna rağmen bu görevler yerine getirilemiyor.
Acuner bu yorumla ilgili olarak, "Çünkü bu kurumların işlevlerini yerine getirip getiremeyeceğinde belirleyici olan, yönetim kadrosunun yaklaşımıdır" diyor.
Peki yapılması gereken ne? Acuner'e göre, öncelikle sivil toplum örgütleriyle işbirliğine gidilmesi gerekiyor. KSGM bağımsız örgütlerden ve akademisyenlerden gelecek bilgileri politikaya dönüştürerek genel müdürlüğü çok daha etkin kılabilir.
Kadın politikaları koltuğu tehlikeye atar
Ancak Acuner'e göre, bu o kadar da kolay değil. Çünkü yerini korumak isteyen siyasetçiler direnç yaratacak politikalardan uzak duruyor. Çünkü kadın politikaları dönüşümü, kaynak aktarımını ve var olan kurumları sarsıcı olduğu için direnç yaratıyor. Bu da dönüştürücü söylem kullanan siyasetçilerin tekrar seçilmesini tehlikeye sokabiliyor. Bu noktada, siyasetçilerin bir daha seçilip seçilmemekle kurumların demokratik olarak dönüşümünü sağlamak kararlılığı arasında bir tercih yapması gerekiyor.
Yarı
Acuner, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın işlevini yerine getirebilmesi için yapılması gereken diğer şeyleri şöyle sıralıyor:
"KSGM'nin yanı sıra yarı resmi araştırma kurumları açılmalı. Avrupa Birliği 2009 İlerleme Raporu'nun da Türkiye'ye hatırlattığı gibi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurumu kurulmalı. KSGM'nin taşra teşkilatı ve Kadın Erkek Eşitliği Ombudu oluşturulmalı.
Genel Müdürlük, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurumu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu işbirliği içinde çalışmalı. Bunların yanı sıra başta Eşitlik Çerçeve Yasa'nın çıkarılması olmak üzere çeşitli yasal düzenlemeler yapılmalı ve özellikle Siyasi Partiler Seçim Kanunu'nda kadın örgütlerinin talep ettiği değişikliklerin siyasilerce hızla gündeme getirilmesi sağlanmalı." (BB)