Barış İçin Kadın Girişimi çözüm "Kadınlar çözüm sürecinin neresinde" başlıklı basın toplantısında kadınların İzleme Komisyonu’nda ve sürecin her aşamasında eşit ve nitelikli temsil taleplerini yineledi.
Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Nimet Tanrıkulu, Feride Eralp, Lale Bakırezen ve Nazan Üstündağ konuşmacı olarak katıldı.
“Çözüm Süreci'nin neresindeyiz?” başlıklı açıklamayı okuyan Feride Eralp tüm tarafları bir kez daha şeffaf, adaletli ve toplumsallaşmaya yönelik bir sürecin ve bu sürecin sonunda kalıcı bir barışın inşası için kadınların sürece eşit ve nitelikli katılımını politikalarının parçası haline getirmeye davet etti.
“Birleşmiş Milletler'in (BM) 1325 nolu kararının da söylediği gibi kadınların eşit ve nitelikli katılımını elzem buluyoruz. Uluslararası anlaşmalarla, ve kurulacak 'yerel' mekanizmalarla kadınların barış sürecine eşit nitelikli katılımının güvence altına alınmasının toplumsal bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”
“Barışın öznesiyiz”
Feride Eralp 30 yıl süren savaşın kadınların hayatlarını doğrudan etkilediğini söyledi ve “Bu yüzden geleceğimizi biz olmadan kuramazsınız” dedi.
Açıklamada, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde “devletin siyasetin her noktasında yer alan kadınları hedef almasının” bir kez daha hatırlatılması ve militarizmden en çok kadınların etkilendiğinin altının çizilmesi gerektiğini ifade etti.
“Erkekliğin ürettiği şiddet 30 yıllık savaşta militarizmin kışkırtması nedeniyle de evde sokakta ailede kadınların hayatlarında ağır tahribatlar yarattı” diyen Eralp, bu süreçte bir yandan da kadınların birlikte mücadele deneyimlerini kurduğu bağları güçlendirdiğini anlattı.
“Kadınlar olarak erkek egemen dünyanın bizi nasıl görünmez kıldığını bildiğimiz içindir ki, ‘Barışın öznesiyiz. Çözümde, izlemede temaslarda biz de varız’ diyoruz.
“Kadınların olmadığı, katılmadığı bir sürecin sonucunun gerçek ve kalıcı bir barış olamayacağı gibi, toplumun yarısının yok sayıldığı görüşmeler de şeffaf kabul edilemez.”
Feride Eralp, gündemde olan İzleme Kurulu ile ilgili “Kadınların talep ve sözlerinin taşıyıcısı olmayacak bir kurulun hakiki bir izleme ve gözlem yapamayacağına inanıyoruz” dedi.
Kadınlara barış sürecinde eşit temsil çünkü...
Nazan Üstündağ dünyadaki barış süreci deneyimlerinden örneklere yer verdiği sunumunda savaşta en çok kadınların zarar gördüğünü ve barış ve müzakere süreçlerinde kadınların asli rol alması gerektiğini söyledi.
“BM’nin 2000 yılında aldığı 1325 nolu karara göre: Kadınlar barış görüşmeleri de dahil olmak üzere barış inşasının her evresine katılmalı. Tüm barış anlaşmaları kadınlar ve kız çocuklarının güvenliğini sağlamak zorunda. Barış süreçleri toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmeli ve sağlamalı.”
Dünyada 1990 ile 2012 yılları arasında yürüyen 102 barış sürecinde aktif olarak katılanların sadece yüzde sekizinin kadın olduğunu belirten Üstündağ kadınların bu sürecin her aşamada eşit temsil edimesi gerektiğini söyledi. Nedenleri şöyle sıraladı:
* Kadınlar nüfusun yüzde 50’sini oluşturur. Barış süreçleri toplumun yeniden inşa edildiği ve yeni toplumsal sözleşmelerin ortaya çıktığı dönemlerdir. Bu dönemlerde kurulan yapıların tamamında kadınlar eşit temsil edilmezse kadınlar bu sözleşmeye katkı sunmamış, rıza vermemiş olur. *Kadınlar savaştan doğrudan ve dolaylı olarak etkilenmişlerdir. Savaş olan toplumlarda militarizm sebebiyle kadına yönelik şiddet artmıştır. Cinsiyet eşitsizliği ve militarizm arasında ilişki kurulması ve bunlara karşı alınacak önlemlerin tüm toplumsal sözleşmeler ve barış çalışmalarında yer alması gerekir. * Kadınlar savaş boyunca kadınlar için mücadele ederler. Barışma konusunda deneyimlidirler ve bu yeni dönemde erkeklere öğretecek bilgileri mevcuttur. * Kadınların mücadelelerini hesaba katmayan ve kadınların taleplerini içermeyen barış güven vermez, kalıcı olmaz. * Kadınların kendilerini temsil etmediği barış sürecinde erkekler ve egemenler arasındaki silahlı savaş dursa dahi, gündelik hayatta yaşanan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlik devam eder ancak görünmez, konuşulmaz olur. (BK) |