Peki devamını hatırlar mısınız? "Gelin Ayşem suya düşmüş/ Yosunları tuta tuta..."
Ya "Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar" türküsü ne hatırlatır size? "Kına"yla gelin edilen kadınların hem ağlatıldığı hem oynatıldığı türkü müdür yalnızca o?
"Katibin Avlusu"nu hiç duydunuz mu mesela? Ben söyleyeyim duymamışsınızdır...
Tüm bu türkülerin ortaklığının ne biliyor musunuz? Yıllarca, "kayınbaba dövme ile kendini sele atanların", "üç tane canavarın kıydığı gelinlerin", "annesinin bir tanesiyken hor görülenlerin", en nihayetinde kadınların öykülerini anlatıyor olması...
Ayşegül 'ün son çıkan albümü "Nettim Size" işte bu türküleri bir araya getirmiş. Kadın Merkezleri (KA-MER) yararına satışa sunulan albümün nasıl tepkiler aldığını Ayşegül'le konuştuk.
"Türküler yasları da anlatır..."
Ayşegül "koyun gelir yata yata" türküsüyle başlıyor söze. Birçok insanın severek dinlediği bu türkünün aslının bilinmediğini söylüyor...
"Bu kayınpederinden gördüğü şiddet üzerine kendini suya atan Ayşe'nin hikayesi. İnsanlar türkünün ilk kıtalarını biliyor söylüyor. Ama Ayşe'nin hikayesini bilmiyorlar. O hikaye sanki görünmez bir el tarafından silinmiş..."
Bu yüzden albüm "Ayşe'min yeşil sandığı" diyerek açılıyor: "daha elimin değdiği/ hiç aklımdan çıkmıyor o/ Kapılıp sele gittiği..."
Türkülerin bu bazen Ayşe diye bilinen bazen yalnızca "gelin, karı, el kızı" olarak kayıt düşülen kadınların ardından yakılan ağıtlar olduğunu anlatan Ayşegül, şiddeti müzikle gösterip göstermemek için çok düşünmüş. Hayatın sert uçlarının müzikte yer alıp almayacağını da...
Güldünya'nın gazetelere düşen hikayesi sağlamış karar vermesini... Proje böylece ortaya çıkmış.
Yine de şiddeti görünür kılmak istememiş Ayşegül. Buna sebep "Ayşe'min Yeşil Sandığı" türküsünün sonu gelmiyor:
"Kara çadırlar kuruldu/ İçinde demler sürüldü/ Ağlama Ayşem ağlama/ Kayınpederin vuruldu."
Sonuçta, "şiddet şiddeti üretmemeli... Ayşeler böyle geri gelmiyor" diyor...
"Türkülerde şiddet olmaz"
Albümü yapmaya karar verip, kararını KA-MER'e anlattıktan sonra başlayan hummalı türkü bulma sürecinde Ayşegül'ün en çok kurduğu cümle "Türkülerde arıyorum arıyorum şiddet bulamıyorum" olmuş.
"Aramaya devam et" demişler. Aylarını almış bu arayış. Ta ki bir sabah uyanıp Ezo Gelin türküsünün bilmem kaçıncı defa yeniden dinleyinceye kadar.
"Gözümdeki perde kalktı. Bir kadına eğer böyle bir ağıt yakıldıysa, bunun altında nasıl bir öykü vardır diye düşündüm. Sonra bulduklarımı kazıdım. Türkülerin yaldızı döküldü, gerçeği kaldı... Gerçeğin içinde 'şiddet de' vardı."
Ondan sonra daha önce yorumladığı "Yüksek Yüksek Tepeler", "İki dağın arasında Kalmışam", "Fırat Kenarında Yüzen Kayıklar" türkülerini bulmuş.
Yaldız dökülünce...
Bunlar bilinenler...Bilinmeyen bir türkü de var albümde: Katibin Avlusu... Yalnızca sözlerine ve notalarına ulaşabildiği bu türküyü kazıya kazıya çıkarmış Ayşegül. Müziği çok yumuşak, iç okşayıcı gelen bu türkünün sözleri çok karanlık:
"Katibin avlusu hem dar hem geniş/ Ben yatsıya gidem öldürün demiş/ Üç tane canavar bir gelin yemiş/ Vurma zalim vurma pişman olursun/ En sonunda sende idam olursun."
Türkü kayınpeder, kayınvalide ve eşin ortaklığıyla işlenen bir cinayeti anlatıyor.
"Bıçağı bilerken eşi yanına gitmiş kadın. Ne yapıyorsun demiş. Adam soğukkanlılıkla seni öldüreceğim, bıçak biliyorum diye yanıt vermiş"
Türkünün öyküsü bu... Tüm bu öyküleri derleyen Ayşegül, bir çoğunu söylerken ağlamış. Kendi bu hisleri yaşarken, insanlar da ona şaşkınlıklarını iletmiş.
Münferit olay diye bir şey yok...
Önce onun inanmadığı "türkülerde şiddet yoktur" dediği hali başkaları da yaşamış. "Başına gelmeyince insanlar bunun gerçekten bir sorun olduğunu, kadınların şiddet gördüğünü düşünmüyor. Oysa 'namus'a saklanarak işlenen cinayetler hâlâ büyük sorun."
"Münferit olaylar değil bunlar" diye devam ediyor sözlerine:
"İnsanî bulmuyoruz, kader diyoruz, inanamıyoruz, inkar ediyoruz. Bu arada bazıları sorunları çözmek isterken 'döverim bak' diyor, töreye karşı gelen kadını suya atıyor. Biri bir şey yapmayınca kimse bir şey yapılması gerektiğini düşünmüyor."
Konserler sürecek...
Ayşegül, KA-MER'in bulunduğu 23 ilde konserler verecek. İlk olarak Diyarbakır ve Mardin'e gitmiş. Hrant Dink'in katledilmesi ise, hepimiz gibi onun da elini kolunu bir süre hiçbir yere koyamamasına, bir şeyler yapma enerjisinin bir süre de olsa kaybolmasına neden olmuş.
"Çünkü" diyor, "şiddet bu kadar yaygın, bunu bir kez daha bu olayla gördük".
Albüm çıktı çıkalı gittiği yerlerde buluştuğu kadınlarda hep bu şaşkınlığa tanık olmuş. O da kabul ediyor, şiddetin aslında bu kadar içimize kadar işlediğini, kültüre sızdığını görmenin hiç de kolay olmadığını.
Kalan 21 yere gidecek bundan sonra. Kadınlarla buluşup onları dinleyecek onlara dinletecek "Nettim Size"yi.
Bizi acıyı, isyanı, çaresizliği anlatan türkülerle böylece buluşturuyor. Üretim sürecinde yaşadığı sıkıntıları, "karanlık bir ormanda dere kıyısından gittim" diyerek özetliyor. Ormana girmeye cesaret edememiş... O ormanda kaybolan bir sürü kadın olduğunu bilerek...
Ayşegül kimdir?
İzmit'te doğdu, ilk ve orta eğitimini İzmit'te tamamladı. 1986 yılında Yıldız Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden mezun oldu. 1987-1994 yılları arasında Bursa'da mesleği ile ilgili çalışmalarda bulundu. 1994 yılında İstanbul'a dönerek " Güzelleme " adını verdiği ve halk türkülerini farklı bir anlayışla yorumladığı ilk albümünü yayınladı. Sonrasında müzik çalışmalarına, Güzelleme 2, Güzelleme 3, Güzelleme 4, Farfara, Güz albümleriyle devam etti.(AÖ/KÖ)