*Illustration by: Lars Leetaru
Son dönemde sosyal medyada ve sosyal paylaşım ağlarında kadınlar jinekoloji muayenelerinde yaşadıkları travmaları çok net bir biçimde dile getirmeye başladılar.
Ayrıca özellikle transların jinekologlarla ilgili sorun yaşadıkları da sosyal medyada sıkça dillendiriliyor. Hatta, translara önyargı ile yaklaşmaya, etik kurallara göre hareket eden jinekolog listesi de paylaşılıyor.
Bekaret, cinsel yaşam vb. konulara dair sorular üzerinden doktorların ön yargılarına maruz kaldıklarını ve bu durumun onları jinekoloji muayenelerine gitmekten alıkoyduğunu daha önce çoğu kez açıkladılar. Şeffaf bir biçimde, tıbbi etiğe uygun ve kişilik haklarını ihlal etmemesi gereken bu muayenelerde kadınlara yaşadıkları travmaları sorduk.
Kadınların genel olarak karşılaştığı sorunlar sebebi olmayan sert tepkiler, bekaret soruları ve aktif cinsel yaşama karşı gösterilen ön yargılar. Bütün bu unsurlar kadınların doğum kontrol muayenelerine gitmelerini engelleyen faktörler olarak karşımıza çıkıyor.
“Bana pislikmişim gibi hissettirmişti”
Ceyda bundan dört yıl önce jinekoloğa gittiğinde yaşadığı travmayı şöyle aktarıyor:
“Doktor resmen bana pislikmişim, ahlaksızmışım gibi hissettirmişti. Gittiğim hastane devlet hastanesiydi. Şikayetlerimden mantar olabileceğini düşünmüş ve doktora gelmeden önce evde kendimce bitkisel olarak neler yaptığımdan bahsetmiştim ve sonra bana kızmıştı. Neden bilip bilmeden oranla uğraşıyorsun demişti hem de aşağılayarak.
"Daha sonra cinsel olarak aktif olup olmadığımı, tek eşli olup olmadığımı sordu. Partnerim var, tek eşliyim dediğimde suratındaki ifade insana kendini kötü hissettiren cinstendi. Yani hem bekarım hem de cinsel olarak aktifim. Doktorum kadındı ve kendimi rahat hissetmek için hatta kadın doktor seçmiştim.”
"Şeffaf bir ilişki kuramadım"
Henüz 14 yaşında yaşadığı regl kanamalarının şiddetinden dolayı doktorundan azar işiten Burcu ise bu kötü tecrübesinin onda erkek kadın doğum uzmanlarına karşı bir önyargı yarattığını belirtiyor:
“O zamanlar pek jinekoloğa gitmediğim için bilmiyordum. Lise sonda regl dönemlerim aşırı şiddetli geçiyordu, birkaç kere bayıldım. Sonrasında jinekoloğa gitmiştim doktor bana ‘sen de güçlü ol bayılıp durma’ diye bağırmıştı ikide bir.
"Keyfimden bayılıyorum sanki bu arada tabii ki erkekti doktor. Sonrasında gittiğim doktorların da rahatsız ediciydi tavırları.
"Yüksek sesle bağırarak konuşma, evli misin bakire misin diye yine bağırarak yüzünde rahatsız edici bir ifadeyle sormaları. Ses tonlarının ifadelerinin rahatsız edici olması.
"İnsanın daha çekingen davrandığı bir yerde bütün bu olanlar anksiyeteyi arttırıyor açıkçası. Ben hep devlete gittim ve hep de erkek doktorlar muayene etmiş oldu. Hem rahatsız olduğumdan hem de kendimi güvende hissetmediğimden şeffaf ve dürüst bir iletişim de kuramadım.”
“Evli misin?"
Tuba ise uzun süre doğum kontrol hapı almak için bile bir jinekoloğa gitmediğini söylüyor:
“Jinekologlara dair deneyimim son beş yıla dek her zaman kötü sonuçlandı. Çünkü bekâr bir kadın olmam çoğu için bir bariyer ve önyargı nedeniydi. Çoğu zaman cinsel yollarla bulaşan hastalıklarla ilgili tedirginlik yaşayarak gittim jinekoloğa. Ve her zaman bu tedirginliğimin somut bir şekilde bana yansıtıldığını gördüm.
"Çünkü ‘Evli misiniz?’ sorusu, sordukları ilk soru oluyordu genelde. Sizi utandırmak üzerine kurulu bir ilk soru bu. ‘Aktif bir cinsel yaşamınız var mı?’ ya da ‘Partneriniz var mı?’ sorularını çoğu tercih etmiyordu. Evli olmadığımı söylediğimde ise direkt tavırları değişiyordu. Bu gerginlikleri yaşamamak için uzunca bir süre -yaklaşık bir yıl- ne muayeneye gidebildim ne de herhangi bir ilacı temin etmeye.
"Hekimin benimle iletişimi koptu"
Kadınların onayı olmaksızın tercihlerini dikkate almadan yapılan muayeneler de başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Zeynep 20 yaşında kist şikayetiyle gittiği jinekolog muayenesinde muayene sırasında odada asistanların da olduğunu, ultrason muayenesi istediği halde rızası olmadan yapılan muayeneden aklında kalanları şöyle sıralıyor:
“20 yaşındaydım adet sancılarım nedeniyle her ayı hastanede geçiriyordum. Uzunca süre jinekoloğa muayene olmamak için direndim.
"Görüntülemelerde kistler olduğu söylenince ardından İstanbul Tıp Fakültesi’ne gittim. Hekim “evli misin bekar mısın” aslında “bakire misin, değil misin?” diye soruyor. Vajinal değil, makattan muayene edeceğini söyledi. O güne kadar tüm muayeneler ultrason ile yapılmıştı. Yine ultrason ile muayene olmak istediğimi söyledim fakat kabul ettiremedim, üniversitelerde prosedürün farklı olduğu belirtildi.
"Bu şekilde ilk kez muayene oluyordum, canım acıyordu, istemeden kasılıyordum. Fakat hekim rahatlatıcı olmak yerine bacaklarımı sıkarak, “sıkma kendini” diye azarlıyordu.
"Hekimle birlikte iki öğrenci de vardı. Muayene sırasında hekimin benimle iletişimi koptu ve öğrencilere gördüklerini anlatıyordu. Elindeki cihazla kiste dokunduğu hissediyordum, ağrıdan bayılacak gibiydim. Fakat söylesem de doktor sesimi ta ki bağırana kadar duymadı.
"Dizlerim titreyerek kasıklarım patlarcasına bir ağrıyla hastaneden çıktı. Çapa durağında otobüs beklerken ağrı şiddetlendi, kendimi yerde buldum. Çevredekilerin yardımıyla iki büklüm şekilde hastanenin acil servisinde kendimi buldum.”
Kadınlar yaşadıkları travmalarda kendilerine bağıran doktorları, cinsel yaşamlarının yargılandığını ve kendilerine mütemadiyen “Bakire misin” diye sorulduğunu anımsıyor.
Yıllarca gitmedikleri ve çekindikleri bu muayenelere yine çeşitli zorunluluklar sebebiyle gittiklerini de belirtmeden geçmiyorlar.
Oysa hem etik hem hasta-doktor ilişkisinin şeffaflığı açısından başka bir iletişim mümkün. Bunu yapabilen doktorlar var, açık ve şeffaf ilişkiyi kişilik haklarına saygılı şekilde kurmak da imkânsız değil.
(ED/EMK)