Pınar Gültekin cinayetinin ardından kadınların sosyal medyada başlattığı ve birçok ünlü ismin de katıldığı "Challenge accepted" (Meydan okuma kabul edildi), "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" etiketli kampanyaya destek artıyor.
TIKLAYIN - Dünyaca ünlü kadınlar: Türkiye'deki kadınları duyuyoruz
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tamamını okuyun
Kadınlar: İstanbul Sözleşmesi yaşatır
Gülistan Doku İçin Adalet Komisyonları şöyle seslendi:
“Bu mücadele bütün kadınlar için. Sen paylaşamadın ancak kız kardeşlerin seni unutmadı. Yaşasın kadın dayanışması #challengeaccepted #istanbulsözleşmesiyaşatır #GuelistanDokuNerede”
Sanatçı Dilan Bozyel: Özgür bir dünya hayal ediyorum
Sanatçı Dilan Bozyel de şöyle dedi:
“#ChallengeAccepted Çünkü bu paylaşımlar “Ben de burdayım ve seni görüyorum demek. Sadece bir paylaşım değil, “Bu dünyada kadın olmanın hissini biliyorum, bu hissin içinde rahat ve özgür bir dünya hayal ediyorum” demek. #istanbulsözleşmesiyaşatır”
Çelenk: Dayanışma yaşatır
Yazar Zehra Çelenk de şöyle seslendi:
“#ChallengeAccepted #İstanbulSözleşmesiYaşatır hareketi, sosyal medyada Türkiye’den dünyaya yayılan en duyulur seslerden biri oldu şimdiden. Kendi dalgasında kalanlara aldırmayın, dayanışma yaşatır. Devam”
Erkan-Yüce: Biz varız
Psikiyatrist Arzu Erkan Yüce şöyle dedi:
“Bu hayatı nasıl yaşayacağımıza biz karar veririz. Biz varız! Eşitlik için mücadele edecek, dayanışmaya devam edeceğiz kadın kadının yurdudur.”
İstanbul Sözleşmesi ne diyor?
"Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı", Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 2011'de kabul edilerek yasalaştı.
İstanbul'da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak da anılan Sözleşme'yi ilk imzalayan ülke Türkiye oldu.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul
Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait. (EMK)
Fotoğraf: Ayşegül Özbek/bianet