25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınların ortak şiarı cinsiyet temelli şiddetin son bulması oldu.
Kadın örgütleri ve sivil topplum kuruluşlarının kadın kollarının 25 Kasım vesilesiyle yaptıkları basın açıklamalarının yanı sıra, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da yazılı bir açıklama yaptı.
bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler son bir senede 189 kadın öldürdü; 179 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti; 205 kadına şiddet uyguladı/yaraladı.
KA.DER: Eşit ve özgür yaşamak istiyoruz
KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği), “Katil yetiştiren sistemi değiştirmesi gerekirken, devletin de ER-KEK olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkum edilmesine rağmen şiddet uygulayan erkek zihniyetini koruduğunu, beslediğini görüyoruz” dedi. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na dönüştürülmesini “Türkiye’de kadına yapılan en açık darbe” olarak nitelendirdi.
Açıklamada “Önemli yasaların yapılmasına katkıda bulunan, cinsiyet politikalarına duyarlı biz kadınların, hükümetten ve Başbakan’dan kadınların insan haklarını ihlal eden, onları kısıtlayan muhafazakâr görüşleri benimsememelerini, imza attıkları sözleşme ve yasaları uygulamalarını bekliyoruz. Hayatın tüm alanlarında eşit temsil hakkı ile daha özgür ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz” denildi.
İHD: Güvenlik güçlerinin 409 tecavüzü cezasız kaldı
İHD’li Kadınlar (İnsan Hakları Derneği), Mısır, Tunus, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerde kadınlara yönelik ihlallere dikkat çekti. Suriyeli mülteci kadınların sorunlarına, Kürt kadınlara yönelik devlet şiddetine, mahpusların çıplak arama ve şiddete maruz kalmasına değindi.
Son on beş yıl içinde güvenlik güçlerinin işlediği 409 tecavüz suçunun cezasızlıkla sonuçlandığını söyleyen İHD’li kadınlar, “Çatışmalı dönemlerde kadına yönelik şiddeti kovuşturan ve cezalandıran Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) tanıyan Roma Konvansiyonu Türkiye tarafından onaylansın. Siyasi partilerin kadın aday kotası üzerinden parti programlarına cinsiyet eşitliği programı koysun. Kadın sığınakları yeterli hale getirilsin ve yaygınlaştırılsın. Kadınların “Toplumsal, Ekonomik, Siyasal ve Kültürel Yaşama Katılımı” önündeki sorunlar ortadan kaldırılsın” dedi.
TPD: Depresyonun nedeni şiddet ve yoksulluk
Türkiye Psikiyatri Derneği, depresyonun kadınlarda daha sık görüldüğünü ve bunun temel nedeninin cinsiyete dayalı şiddet ve yoksulluk olduğunu belirtti. Kadınlar en sık eşleri, cinsel partnerleri tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz bırakıldığını söyleyen TPD, Türkiye’nin çocuk gelinler sorununa, kadın işsizliğine, doğurganlığı arttırmaya yönelik politikalara dikkat çekti.
“Kadına yönelik şiddetle mücadele için temel meselenin toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunun altını çiziyoruz. Giderek artan şekilde bu eşitsizliği, ayrımcılığı besleyen politikalar izlenmesini, iktidarın kadınların yaşamını kendi isteği doğrultusunda düzenlemesine karşı çıkıyoruz ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gidermeye yönelik etkin politikaların hızla yaşama geçirilmesini talep ediyoruz” dedi.
İnşaat Mühendisi kadınlar: "Erkek mesleği"nde varolmaya devam
İnşaat Mühendisleri Odası Kadın Komisyonu, kadına karşı her türlü ayrımcılığın takipçisi olacağını söyledi. “Biz inşaat mühendisi kadınlar da diğer tüm kadınlar gibi yaşamın her alanında şiddetin farklı biçimleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Evde ve sokakta maruz kaldığımız ayrımcılığın yanı sıra toplumda ‘erkek mesleği’ olarak algılanan inşaat sektöründe var olmaya, sektördeki eril hâkimiyet ve eril dil ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Kadın mühendis oranının yüzde 3’ten yüzde 10’lar seviyesine yaklaştığı sektörümüzde, mesleğin fiziki güçle değil, kişisel yetenek, beceri, donanım, eğitim ve üretebilme kabiliyetiyle şekillendiğini biliyoruz.”
HDK Kadın Meclisi: Savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya için
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi, AKP hükümetiyle kadın eşitsizliği ve sömürüsünün arttığını söyledi, ayrımcı ve cinsiyetçi kadın politikalarına dikkat çekti. “Gezi’nin yüzde 50’sini oluşturan, hareketin dinamosu olan kadınlar, direnişleriyle AKP’nin korkulu rüyası olmuşlardır. Böyle bir gençlik ve kadın kurgusu olmayan AKP, hedeflediği itaatkar toplumu yaratma ülküsü peşinde koşmaktadır. Bu politikaların esas hedefi ise, kadın bedeni ve cinselliğinin denetlenmesi, erkek egemenliğinin güçlendirilmesidir. Bütün bunların yanısıra, Ortadoğu’da etkin güç olma politikasını “savaş ve çatışma” üzerine kuran AKP Hükümeti, yarattığı ve beslediği savaşlarla en çok kadınların yara almasına neden olmaktadır. Her türlü cinsiyetçi şiddetin ve eşitsizliğin, savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya özlemi içerisinde dirençle mücadele edeceğimizi bir kez daha deklare ediyoruz!” dedi.
SKM: Savaşa değil, kadına yatırım yapın
Sosyalist Kadın Meclisleri “Dünyanın şiddet gören yarısı değil hayatın yarısı olduğumuzu haykırıyor erkek egemenliğine ve şiddetine meydan okuyoruz. Dünya ancak bizim ellerimizle savaşsız, sömürüsüz, adil ve cinsiyet özgürlükçü olacak diyoruz. Savaşa yatırılan paranın, askeri harcamaların yarısını kadınların yaşam hakkının korunması için yatırılmasını, dayanışma evlerinin sayısını arttırılmasını, kadınlara yeni istihdam alanlarının açılmasını istiyoruz. Biz kadınlar bir kere daha diyoruz ki; doğurmak kadın bedeniyle ilgilidir ve doğurma ya da doğurmama kararını devletler, iktidarlar, erkekler veremez. Sadece ve sadece kadınlar verebilir. Kadınlar olarak, devletin bedenimiz üzerinde otorite kurmasına, erkek egemenliğini her gün yenden inşa etmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Aile Bakanlığı: Biz de varız!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Biz de Varız” başlığıyla yayınladığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Kadına yönelik her türlü şiddetin yaşam hakkını tehdit eden, temel bir insan hakkı ihlali olduğuna, Toplumu derinden yaralayıp zayıflattığına, aile birliğini zedeleyip, anne ve çocuk sağlığını bozan, son derece önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna, Kadına yönelik şiddetin katı töre, gelenek gibi hiçbir gerekçe ile asla meşrulaştırılamayacağına, inanıyoruz.
“Kız kardeşlerimiz, annelerimiz, eşlerimiz, geleceğimizi emanet ettiğimiz evlatlarımız, kadınlar, bu toplumun yarısını oluşturan erkeklerle aynı haklara sahip bireylerdir. Bu nedenle; Kadına yönelik şiddete ortak olmayacağız, seyirci kalmayacağız… Kadına yönelik şiddete son vermek için el ele verelim…
“Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede, üzerimize düşen görevi yapmak üzere; kararlıyız, biz de varız…”