Kadınlar yoksulluğu anlatıyor: "Mutlu olmamız çok zor"
Derin Yoksulluk Ağı ile Eşit Haklar İçin İzleme Derneği “Ayrımcılığa Maruz kalan Yoksul ve Kırılgan Bireyleri Güçlendirme Projesi” kapsamında, İstanbul’da yoksulluk koşullarında yaşayan bireylerle derinlemesine görüşmeler ve ev ziyaretleri gerçekleştiriyor, “Farkındalık ve Bilgi Verme Atölyeleri” düzenliyor.
Derin Yoksulluk Ağı’ndan kadınlara 'ayrımcılığa karşı mücadele' atölyesi
bianet’e konuşan Derin Yoksulluk Ağı Yönetim Kurulu Başkanı Şeyma Batman, derinleşen yoksulluk koşullarından en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini belirterek, “Derin yoksulluğun yok sayıldığı, görmezden gelindiği her gün, yoksulluk koşullarında yaşayan özellikle kadın ve çocuklar için sosyal dışlanma, eşitsizlik ve sistemik ayrımcılık nedeniyle içinden çıkılmaz bir kısır döngüye dönüşüyor” dedi.
İstanbul’un farklı ilçelerinde düzenledikleri ayrımcılığa ve hak ihlallerine karşı bilgilendirme atölyelerinde derin yoksulluk yaşayan kadınların hikayelerini dinlediklerini aktaran Batman, derin yoksulluğun kişilerin fiziksel ve duygusal iyi olma haline zarar verdiğini, özellikle çocukların gelişimlerinde geri döndürülemez hasarlara yol açtığını belirtti.
Derin Yoksulluk Ağı ve Eşitlik İzleme Merkezi’nin ortak hazırladığı atölyelere katılan kadınlar yaşadıklarını bianet’e anlattı.
Açlık, yoksulluk ve işsizlik verileri
Türk-İş'in Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'na göre mayıs ayında açlık sınırı 18 bin 969 liraya çıkarak 17 bin 2 lira olan asgari ücretin bin 967 lira üzerinde gerçekleşti.
Araştırmaya göre, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ya da diğer adıyla yoksulluk sınırı 61 bin 788 TL’ye yükseldi. Aynı araştırmaya göre, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 24 bin 609 TL oldu.
“Asgari ücrete zam yapılmaması enflasyondan daha yıkıcı sorunlara yol açar”
DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) 17 Mayıs 2024 tarihli raporuna göre, çalışabilir 65,7 milyon kişinin sadece 22,5 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor.
Türkiye'de kayıtdışı istihdamın bin bir hali var!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Nisan 2024 verilerine göre ise geniş tanımlı işsiz sayısı, son bir yılda 1 milyon 204 bin artarak 10 milyon 712 bine yükseldi.
İşsizlik tarihi zirvede: 10 milyon 712 bin işsiz var
“Çocuğum yırtık kıyafetlerle okula gitti”
Kadınların hepsi yoksulluğu anlatmaya çocuklarından başlıyor. En çok çocuklarının yaşadıklarını ve bu durumu değiştirememekten bahsediyorlar. Atölyelere katılan bir kadın, “Oğlum, biz fakiriz ama zengin hayatı yaşamak istiyor” diyor. Oğlunun istediklerini karşılayamadığını belirten katılımcı, bu nedenle istediği bir yemek olmadığı için karnını doyuramadığını söylüyor.
Katılımcı, çocuğunun yaşadıklarını da şu sözlerle anlatıyor:
“Fakir olduğumuzun da farkında. Bazen geçiyoruz, balon, mısırcı oluyor. Güzel restaurantlar oluyor. 'Anne girelim mi? Evet, evet. Biz fakiriz giremeyiz' diyor. Bunu söylediği zaman yıkılıyorsun. Çocuğum yaklaşık bir ay yırttık çamaşırlarla okula gitti. Şu anda ben zaten oğlumu sivil gönderiyorum. Sivil gitsin daha iyi çocuğumla çünkü dalga geçiyorlar. ‘Senin çantan, ayakkabın yırttık’ ‘Senin annen baban sana alamıyor mu?’ ‘Senin annen baban yok mu?’ Bu şekilde dalga geçiyorlar. İnsanın annesinin elinden bir şey gelmemesi çok kötü, zor bir şey.”
"Çocuğum okulda ayrımcılık gördü"
Atölye katılımcısı bir diğer kadın, hiç geliri olmadığını belirterek masraflarını karşılayamadığını anlatıyor. Çocuğunun okul üniformasını alamadığını, öğretmenin de çocuğuna “Forman yoksa okula gelme” dediğini söylüyor.
“Mutlu olmamız çok zor”
Dört çocuğuyla beraber yaşayan ve evde parça başı işler yaparak geçimini sağlamaya çalışan bir diğer kadın katılımcı ise çocuklarının yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Oğlum okulda sürekli hor görülüyor. Öğretmenleri ve arkadaşları tarafından. İsmi damgalanmış gibi çocuğum bir şey yapmıyor. ‘Sen yaptın’ diyorlar. Çocuğum artık okula gitmek istemiyor. Maddi anlamda da çok zorluk çekiyorum. Eve iş alıyorum ama hiçbir şekilde yettiremiyorum. Ev sahibime beş aylık borcum var. Veremezsem beni çıkartacak. Aldığım bazen 500 bazen 1000 lira oluyor. Çocuklarımı okula harçlıksız gönderiyorum. 'Anne ben gelene kadar aç kalırım, evde yerim' diyen bir hayatımız var. Bizim mutlu olmamız çok zor. Biz mutlu şekilde yastığa yatmıyoruz. Hep üzgün hep ağlamayla yatıyoruz.
"Roman olduğumuz için bize ev vermiyorlar"
Derin yoksulluğun yanı sıra Roman olduğu için ayrımcılığa uğrayan kadın ise ev sahibinin kendilerini evden çıkarttığını ve Roman oldukları için ev bulamadıklarını söylüyor. Şalvar giydiği için ayrımcılığa maruz kaldığını belirtiyor. Çocuklarının yaşadıklarını ise şu şekilde anlatıyor:
“Benim çocuğum yırttık kıyafetlerle okula gitti. Oğluma 'Senin kıyafetin, çantan, ayakkabın yırtık fakir' dediler. Çok üzüldüm. Çocuğumun yanında değil ama arkamı dönüp ağladım.”
(AD)