"Toplam işgücünün yüzde 87'sini kadınlar oluşturuyor ama, mülkiyetin ancak yüzde 3'ü onların elinde. Tüm dönemlerde erkeklerden farklı olarak, 'ayrıca' ezilen kadınların ancak yüzde 20'si çalışmasının karşılığında ücret alabiliyor."
Panele konuşmacı olarak katılan yazar Ayşe Düzkan, konuşmasına böyle başladı. Kadınların her dönemde erkeklerden farklı olarak daha fazla ezildiğine dikkat çeken Özkan, kadınların kurtuluşunun da hemcinsleriyle örgütlü mücadelesiyle gerçekleşeceğini vurguladı.
Hacetttepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü öğretim görevlisi Dr. Sibel Özbudun ise, kadınların sorunlarına "savaş, ekonomik kriz ve sosyal bütçe" açılarından yaklaştı.
Savaş ve ekonomik krizin etkileri
Konuşmasına, kadınların ekonomik krizden nasıl etkilendiklerini anlatarak başlayan Dr. Sibel Özbudun, bölgede 2000'li yıllarla birlikte "insansız ekonomi"nin etkinleştiğini, kadınların bu yeni duruma ayak uydurmaya çalışırken kendi sorunlarını anlamaya çalıştıklarını söyledi.
* Kadınlar önce 15 yıl süren savaştan etkilendi. Buna şimdi de krizin etkileri eklendi. Kriz, kadınların ucuz işgücüne dönüşmesi anlamına geliyor. Kadınlar, kayıt dışı sektörlerde veya ucuz hizmet alanlarında karın tokluğuna çalışmak zorunda kalıyor.
* Bu sorunlara, aile içinde evin mutfak, sağlık gibi sorunlarıyla boğuşmak da ekleniyor.
* Bunlar, kadının sağlığı üzerinde çok olumsuz etkiler bırakıyor.
* Krizin, aile bütçesine olumsuz etkileri nedeniyle, aileler öncelikli olarak erkek çocuklarını okutuyorlar. Bu da kadının geleceğini olumsuz etkiliyor. Okuma şansı bulamayan binlerce kadın yetişiyor.
Kriz "Aile-içi Şiddet"i arttırdı
* Artan ekonomik sıkıntı, aile içi şiddeti artırıyor.
* Evinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan kocalar, çareyi kadınları dövmekte buluyor. Kocasından dayak yiyen kadın, ekonomik dayanağı olmadığı için sessiz kalıyor.
* Çünkü, ailesinin evine dönse birkaç gün sonra oradan da aynı ekonomik sıkıtılar nedeniyle tekrar evine gönderileceğini biliyor.
* Bu sorunların çözümü, krizin nedenlerini ve kadınlar üzerindeki etkisini sorgulamaktan geçiyor.
Krizin nedeni kim, kimler?
* Krizin nedeni kim/kimler? Öğretmenlerin, memurların, işçilerin maaşları mı? Hayır. Kriz çokuluslu şirketlerin ve sözcüleri olan IMF ve Dünya Bankası ile onların dayattığı programları 'Yapısal Uyum' adı altında uygulayanlar.
* Krizden çıkma hayalleri ve sözleri çokça kullanılıyor. Krizden çıkılacağına kişi olarak inanmıyorum ama, bu laflar bazıları için gerçekleşti bile. Sabancılar, Koçlar için durum şu an çok iyi. Çünkü, krizin de desteğiyle ucuz işgücünü istedikleri gibi bulabiliyorlar.
Çözüm için sosyal bütçe
* Kadınların kurtuluşundan söz edilmesi için öncelikle bir sosyal bütçenin olması gerekir.
* Öncelikle kadının eğitimi, siyasete etkin olarak katılımı ve erkek egemen yapılanmayı kıracak olan yönelişler olmalı. Sorunların ortak olduğu bilincine varılarak tekrar ayağa kalkıp ortak çaba ile ortadan kaldırılması, mücadele edilmesi gerekir.
Kadınlar ürettiklerine bile sahip değil
Yazar Ayşe Düzkan ise konuşmasında, kadınların çalışmalarının her zaman "üretim" olarak tanımlanmadığını belirtti: "Kadınların ancak yüzde 20'si ücretli olarak sömürülüyor. Diğerleri ücret bile almadan sömürülüyor."
Kadınlar hemcinsleriyle örgütlenmeli
* Aile içinde ve toplumda, kadınlara yönelik şiddet varolan egemen sistem sayesinde devam edebiliyor.
* Bu toplumsal bir sorun. Fakat, bu sorun sürekli "önemsiz" bulunuyor.
* Kriz veya savaşların kadını vurduğu çok doğru. Çünkü güç, sürekli en çok zayıf olanı etkiler. Bu nedenle kadınların hem bir partiye hem de kendi öz örgütlerine ihtiyaç var. Kadınlar, sorunlarını ancak böyle gündeme getirerek çözüme kavuşturabilir. (BB)