Kadın Dayanışma Vakfı, yakın zamanda “Pandemi ve Şiddet Kıskacında Kadınların Mücadele Deneyimi”başlıklı bir rapor yayımladı. Rapor kapsamında Mart –Eylül 2020 arasındaki dönemde danışma merkezine ulaşan 360 kadınla görüşüldü.
TIKLAYIN - bianet Şiddet, Taciz, Tecavüz Çetelesi Tutuyor
Kadınlar travmatize oldu
Raporda öne çıkan detaylar şöyle:
*Bu dönemde, geçmişte şiddete maruz kalmış kadınların birçoğu ne yazık ki eve kapanmayla birlikte yoğun bir tedirginlik yaşadı ve travmatize oldu.
*Üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesiyle ailelerinin yanına dönen genç kadınların kendileri ya da anneleri için yaptıkları başvurular da arttı.
*Adliyelerde ve hukuksal işleyişte de sorunlar yaşandı.
*Kadınlara verilen ekonomik destekler de azaldı.
*Birçok belediyenin kadın danışma merkezi, kültür ve sosyal işler dairesi ya da sağlık ve sosyal hizmetler dairesi gibi birimlerine ulaşmakta zorluk yaşanıldı. Büyükşehir Belediyeleri ile görece daha kolay irtibat kuruldu.
TIKLAYIN - Raporun tamamını okuyun
“Virüs bahane edilerek kadınlara destek sağlanamadı”
Raporu hazırlayan Nihan Damarlı ve Büşra Sünetci raporun detaylarını bianet’e anlattı.
“Kadınlar pandemi döneminden çok etkiledi. Mesela başlangıçta kadınlar doğrudan ŞÖNİM’e başvurabiliyorken sonrasında, Covid19 riski taşımadıklarına dair rapor almaları ön koşulu getirildi. Fakat teste erişimin zor olması ve sonucun hemen alınamaması kadınların şiddetten uzaklaşmalarının önünde ciddi engel oluşturdu.
“Bu dönemde ŞÖNİM acil durumlarda dahi harekete geçmekte zorlandı, arayanlar ulaşamadı, ulaşanların arasındaysa sığınakların dolu olması gerekçesiyle geri çevrilenler vardı. Pandemi öncesinde de sığınak sayıları ve kapasiteleri zaten çok yetersizdi, bu dönemde de kadınlar için sığınaklar haricinde güvenli mekânlar yeterince oluşturulamadı.
“Oysaki nüfusu 100.000’i geçen belediyelerin sığınak açma yükümlülüğü var, yerel yönetimler bu konuda hem güç hem de sorumluluk sahibi ve bu sorumluluk yerine getirilmedi. Tüm bunlar ayrıca 6284 Sayılı Kanun’un da uygulanmaması anlamına geliyor. Çünkü sığınağa yerleştirilemeyen kadınlara bu kanun kapsamında geçici süreyle yer sağlanması gerekliliği var, bu hak da gasp edildi maalesef.
“Sığınaktan bahsediyorken, ben de kolluk güçlerinin bu konudaki tavrını söyleyeyim öncelikle o zaman; sığınak talebiyle karakollara başvuran kadınlar, “Orası çok kalabalık gidip ne yapacaksın evin daha güvenlidir”, “Virüs var artık sığınaklara götüremeyiz”, “Güvendiğin bir akraban yok mu ona gitsen?” gibi kabul edilemez cevaplarla karşılaştılar.
“Virüs gerekçesi dışında karakollarda benzer tavırlar Pandemi öncesinde de vardı tabii, ama acil korunma tedbiri istendiğinde dahi karakol salgını gerekçe göstererek koruma kararlarını geciktirdimesela.Zaten bu dönemde telefonla 155’e ulaşmak da kolay olmadı, ulaşıldığında ise“yoğunuz” ya da “hemen gelemeyiz”gibi olumsuz yanıtlar, şiddetle karşı karşıya olan kadınları hayati tehlikeyle baş başa bıraktı. Benzer şekilde, adliyedeki aksamalar da kadınların şiddet ortamından ve hayati tehlikeden uzaklaşma olanaklarını oldukça olumsuz etkiledi.”
“6284’ün tavizsiz uygulanmasını istiyoruz”
“Bahsettiğimiz bu olumsuzluklar karşısında, neyse ki yıllardır mücadele eden kadın örgütleri çalışmalar yaptı” diyen iki araştırmacı son olarak şunları belirtti:
Başta şiddetle mücadelede direkt temas kurulan acil hatlara, kolluk güçlerine, adliye, sağlık kurumları ve belediyelerin ilgili birimlerine ulaşmanın kolaylaştırılması, acil önlemlerin hemen alınması olmak üzere kadına yönelik şiddetle mücadelede bütüncül bir politikanın hayata geçirilmesini istiyoruz. 6284 Sayılı Kanun’un ve İstanbul Sözleşmesi’nin bütün şartlarının tavizsiz uygulanmasını istiyoruz.
“Yetkililer bu politikayı hayata geçirebilmek için kadınların alanlardan yükselttiği sesi dikkate almak, kadın örgütleriyle, feministlerle ortak çalışma anlayışını geliştirmek zorunda. Böyle olmadığı sürece bunun bedelini pandemide de öncesinde de kadınlar canlarıyla ödedi, ödüyor. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da biz, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz ve kadına yönelik şiddete karşı mücadelemize de çalışmalarımıza da devam edeceğiz."
Kadın Dayanışma Vakfı hakkında Resmi olarak kurulduğu 1993'ten bugüne, kadın dayanışması yoluyla, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etmeyi amaçlayan, şiddete maruz kalan kadınlarla dayanışma kuran ve feminist ilkelerle çalışma yürüten bağımsız bir kadın örgütü. Vakfın kökeni Ankara'da 1987 yılında bir grup aktivist kadının oluşturduğu "Kadın Tartışma Grubu"na dayanır. Bu grup düzenli olarak bilinç yükseltme toplantıları ile bir araya gelinen, kadınlık deneyimlerinin paylaşıldığı ve kadına yönelik şiddetin yaygınlığına dair farkındalığın oluşmasına aracılık etmesiyle kadın hareketi tarihi açısından büyük öneme sahip. Bu toplantılarda biriken deneyimler sonrası, şiddete maruz kalan ka¬dınların ücretsiz destek alabilecekleri bir Kadın Danışma Merkezi açma ihtiyacına dair adımlar atıldı. Böylece bir kadın sivil toplum örgütü ile yerel yönetim arasındaki ilk iş birliği gerçekleşir. Vakfın resmen kurulduğu 1993 yılında ise bir ilke daha imza atılarak yine bir belediye iş birliği ile Türkiye'nin ilk feminist Kadın Sığınağı açıldı. Sığınak çalışmaları yıllar içerisinde çeşitli nedenlerle sona ererken, şiddete maruz bırakılan kadınlarla dayanışma kurduğumuz bağımsız Kadın Danışma Merkezi çalışmamız ise günümüzde halen sürüyor. Kadın Dayanışma Vakfı, kamuoyuna ve medyaya yönelik çalışmaları ile kadının insan hakları konusunda baskı oluşturarak, kadına yönelik şiddetin meşruiyetini sona erdirme yönünde toplumsal değişime katkıda bulunuyor. Ayrıca çeşitli eğitim programlarıyla kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda, kadın danışma merkezine başvuran kadınlara, Vakıf gönüllülerine ve meslek elemanlarına yönelik bilinç yükseltme çalışmaları yapıyor.
|
(EMK)