Şiddete karşı kampanyanın yirminci yılı için benden de bir yazı istemişsiniz. Teşekkür ederim. Ancak, bu isteğinizi yerine getirmem mümkün değil.
Ben, Türkiyede tek parti iktidarını yaşamayan ilk kuşaktanım. Türkiyenin düzgün işleyen bir demokrasiyle yönetilmesini beklemek benim kuşağım için bir olmazsa olmaz idi.
İlk askeri darbede 16 yaşındaydım
İlk askeri darbeyi yaşadığımda 16 yaşındaydım. Lise öğrencisiydim.
İkincisinde öğretim üyesi
İkincisini yaşadığımda üniversiteyi bitirmiş, siyaset bilimcisi olmuştum; öğrencilerine demokrasinin vazgeçilemezliğini anlatan genç bir öğretim üyesiydim.
Üçüncüsünde orta yaşa yaklaşmıştım
Üçüncüsü olduğunda yaşım orta yaşa yaklaşıyordu. Askeri rejimin dayattığı yasayı kabul etmem mümkün olmadığı için üniversiteden istifa ettim. Sivil toplum içinde, kadın hareketinin içinde bir muhalif olarak yerimi aldım, Türkiyenin eninde sonunda demokrasiye kavuşacağına inandım ve çeyrek yüzyılı aşan bir süre mücadele ettim.
27 Nisan muhtırası beni derinden sarstı
Ancak yaşımın 63e vardığı, sağlığımı kaybettiğim bir dönemde, bir kez daha bir askeri darbeyle, 27 Nisan muhtırasıyla karşılaşmak beni çok derinden sarstı.
Artık yeter.
Bu durumu protesto etmek için susma hakkımı kullanmaya karar verdim. Hiç bir konuda görüş beyan etmiyor, yazı yazmıyorum.
Arzu ederseniz bu gerekçemi yayınlayabilir ve istediğiniz demecin yerine geçmek üzere bir paragraflık bir boşluk bırakabilirsiniz.
Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. (ŞT/BA)
* Şirin Tekelinin yazısı Dayağa Karşı Kampanyanın 20. yılı dolayısıyla Feminist Kolektifin çıkarttığı bültende yayımlandı.