Van'da kadınların yan yana gelmesine tepkiler de var tabii. Vanlı erkekler de kadınların böyle sık sık bir araya gelmesinden, gelmekle yetinmeyip bir de dernekleşmesinden pek hoşnut olmuyorlarmış.
Yüzlerce kadına ulaşan derneğin faaliyet alanı oldukça geniş. Mesafe uzak tabii. Van'daki kızkardeşlerimizle mecburen internet üzerinden iletişim kurduk. Onlar da sağ olsunlar, bizi kırmadılar. Sorularımızı samimiyetle cevapladılar.
Van'da bir kadın derneği kurmaya nasıl karar verdiniz?
Van'da kadın hakları ihlalleri çok fazla, kadın eksenli çalışma yapan bağımsız kuruluşlar çok azdı. İntiharların, cinayetlerin, aile içi şiddetin, göçlerin bolca yaşandığı bir yerde, kadın hareketine duyarlı birkaç kadın toplandık ve işin ucundan biz de tutalım dedik.
Bu konuda duyarlılık kazandırmak, çözüm önerilerini projelendirmek, elimizden geldiğince çok kadına ulaşarak sorunlara yönelimde inisiyatif geliştirmeyi güçlendirmek, cins bilincini geliştirmek ve dayanışma sağlamak için bir dernek kuralım dedik.
Derneğimizin kurucu üyelerinin çoğu, daha önce kadın eksenli çalışmalarda yer almış tecrübeli ya da kadın örgütlülüğünün gücüne zaten inanan kadınlar. Bir araya gelişimiz de gücümüzü arttırdı.
Özellikle Kürt kadınlarının son on yıldır kadının özgürleşmesi konusunda büyük ilerleme kaydettiğini görüyoruz. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel olarak Kürtlerin yaşadığı doğu ve güneydoğu bölgelerinden 84-95 yılları arasında, daha ziyade savaşın etkisiyle yoğun göç yaşandı. Bu yıllar aynı zamanda sivil toplum hareketlerinin de geliştiği yıllar. Bu dönem, Kürt kadınlarının sosyal ilişkilerinin erkeklerine göre hemcinsleriyle güçlenmesine neden oldu.
Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye Kopenhag Kriterleri adı altında bir çok değişimi hedefleme zorunluluğunu koyması da Kürt kadınlarının da sokağa dökülmesine neden oldu.
Sivil toplum örgütleri, özellikle İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye'nin bir çok ilinde aktif olarak kadınlarla ve bölgemizde de nüfusa hâkim olması dolayısıyla Kürt kadınlarıyla iletişim kurabildiler. Derneğimize başvuranların yüzde 80'ine yakını Kürt kadınları ve bu kadınlar, kendilerini ifade edebilecekleri her türlü kurum ve kuruluşla iletişime açıklar.
Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Dernek merkezinde kadınlara hukuksal, ekonomik ve sosyal danışmanlık yapıyoruz. Kadınların yargı mekanizmalarını daha iyi kullanabilmeleri yönünde yardımlar veriyoruz. Onların yaşamsal, sosyal ve aile içindeki haklarını aramalarını sağlıyoruz. Van Bölge Barosu aracılığıyla adli yardım kullanmasını sağlıyoruz.
AB'ye sunduğumuz "Kadın Danışma Merkezi" projemiz kabul edildi. Kuracağımız merkezde kadınlara, profesyonel olarak sosyal, hukuksal, tıbbi destek sunacağız. Aynı zamanda psikososyal destek verilecek. Kadın Danışma Merkezinin bir diğer faaliyeti, Kadın Kültür Evi. Bununla amacımız kültürel farklılıkların zenginlik olarak görülmesi ve kadınlar arası dayanışmanın artırılması.
Sığınmaevi kurulması için çalışmalar başlattık; bu sayede Van Belediyesi bünyesinde bir komisyon bile kuruldu. Bu bizim için önemli bir başlangıç aşaması. Sığınmaevi kararı zaten çıkmıştı, hedefimiz bunu hayata geçirmek.
Van Kadın Derneği El Sanatları Atölyesinin altyapısını oluşturuyoruz. Türkiye genelinde yürütülen, yasaların kadın-erkek eşitliğine göre düzenlenmesi yönündeki çalışmalara katılacağız. Bu yöndeki eylem ve organizasyonları destekleyeceğiz.
İnternet Sitemiz yapım aşamasında. Kütüphane ve arşiv oluşturuyoruz; halk oyunları ekibimizi kurmayı düşünüyoruz; bilgisayar ve ihtiyaç duyulan konularda eğitimler vermeyi, Kadın Filmleri gösterimi düzenlemeyi hedefliyoruz. Ayrıca, yerelde kadının statüsünün gelişmesi için çalışmalarımız da devam edecek.
Bölgede yeniden başlayan çatışmalarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bölgemiz zaten savaştan çok olumsuz etkilenmişti. Tam toplumsal barış gündeme alınmışken; iş olanakları yaratma ya da köye dönüş yolları aranmaya başlamışken, çatışmaların yeniden gündeme gelmesi, insanları korku dolu günlere geri götürdü.
Sürekli temkinli davranma zorunluluğu, her an savunma refleksleri geliştirmek, tabii ki, yaşama dair kalıcı adımlar atılmasını engelliyor. Daha da kötüsü, insanların psikolojisini etkiliyor.
Örneğin, Van'da yaşanan bombalama olayları, insanların evlerine kapanmasına ya da yollardan daha hızlı geçip işyerlerinde daha tedirgin durmalarına yol açıyor. Kadınlar için bunun farklı boyutları da var. Kadınlar zaten sokağa yeni çıkmışlardı, şimdi yine evlerine dönüyorlar.
Özellikle Kürt kadınlarına savaştan geriye, erkeğinkinden daha ciddi travmalar kaldı. Savaşta ölenler onların eşleri, kızları, oğulları, kardeşleri, akrabaları, komşuları veya yakınları idi. Manevi yıkımın yanı sıra, eşlerini kaybeden ya da eşi cezaevinde olan kadınların maddi problemleri de çok fazla.
Eşini kaybeden kadının yaşadığı sorunlar, eşini kaybeden bir erkeğin yaşadıklarından çok daha ağır tahribat yaratıyor. Dilenci kadınların, sokak çocuklarının, adli suçun ve fuhuşun artması, Van'da bu durumun sonuçları. Çözüm için, çok ciddi bir altyapı çalışması gerekiyor.
Feminizmle ilgili ne düşünüyorsunuz? Feminist misiniz?
Evet, feministiz ve feminizmin karşımıza sıkça çıkarılan "erkek düşmanlığı" tabirinden çok uzak olduğuna, hatta sanılanın aksine, insani olanın bakış açısı olduğuna inanıyoruz.
Çalışmalarımızın özünü, insani olanın kapsamına erkeğin kadına göre fazlasıyla alınmasını her türlü yasal kınama ve mücadele oluşturuyor. Feminizm böylece, hem de erkeğin statüsünü tartışan bir olgu olmuş oluyor.
Derneğinin kuruluşundan bu yana neler yaşıyorsunuz, tepki alıyor musunuz?
Kadın olarak yaşamak ne kadar zorsa bir kadın derneği olarak var olabilmek de o kadar zor. Bizim için en acı olanı, bazı kadınlardan aldığımız olumsuz tepkiler. Bunun en temel sebebi, aile içi şiddetin kadınların kafasında da meşrulaşmış olması. Erkekler için de kadın derneği aslında bir tedirginlik sebebi.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) Van ili boşanma sayısı, son birkaç yıl için ortalama yılda 30-32'yi bulurken, derneğimiz kurulduğundan beri yaklaşık 20 tane boşanma davası açıldı. Son 10 günde, dört kadın, derneğimiz aracılığıyla 4320 sayılı Ailenin Korunması Kanunu'ndan faydalandı.
Bu da derneğimizin, kadınların birbirine sahip çıkma mekanizmasının kadınlar açısından nasıl görüldüğünün önemli bir göstergesi.
Bu böyle olunca, derneğimizin adliyeye ilettiği vakaların sıklığına dair "feminizm hortlattırılıyor!" yorumları yapılıyor.
Sivil toplum örgütleri için de, siyasi partilerin derneğimize pek de dürüst davranmadığını söyleyebiliriz. Derneğimizde siyasi parti temsil sandalyesi olmadığı halde, sol partilerde sağcılık, sağ partilerde bölücülükle suçlanıyoruz. Muhafazakar demokratlar da bizi Hıristiyan misyonerliği yapmakla suçluyor. Sadece kadın eksenli çalışan bir kurum olduğumuzu benimsemekte maalesef zorlanıyorlar. (BD/BB)