Öte yandan, Anayasa sık sık değiştirilmediği için ve Anayasa'da yapılacak değişiklik yasalarda yapılacak olana göre çok daha temel ve kalıcı olacağı için, herhangi bir Anayasa değişikliğinde demokratik sürecin de farklı işlemesi gerekir. Yani değişiklik teklifi ya da teklifleri kamuoyunda daha fazla süreyle tartışılmalı, değişiklik yönündeki uzlaşmaya daha fazla insanın katılması sağlanmaya çalışılmalı.
Şimdi elimizde 10 maddelik bir Anayasa değişikliği önerisi var. Bu önerinin dokuz maddesi, uzun yıllardır Türk kamuoyunda tartışılıyor ve getirilmek istenen değişikliğin yapılması için hayli geniş bir uzlaşma zemini mevcut. Yani DGM'lerin kaldırılması, ölüm cezasının Anayasa'daki dayanağının kaldırılması, askeri harcamaların da Sayıştay tarafından denetlenmesi, uluslararası anlaşmaların iç hukukun üstünde yer alması vs. gerçekten üzerinde geniş uzlaşmalar olan konular.
Ama öte yandan, son anda pakete Dışişleri Bakanlığı'ndaki bürokratlar tarafından dahil edilen bir değişiklik var ki, aslında kamuoyunda yeterince konuşulmadı. Hatta kamuoyunun büyük çoğunluğunun bu değişiklikten henüz doğru dürüst haberi bile olmadı. Zaten kimsenin pek haberi olmadan iktidar partisi tarafından değişiklik paketinden çıkarıldı.
Radikal birkaç gündür, yasalarda kadınlar lehine ayrımcılık yapılmasına izin veren Anayasa değişikliği önerisini gündemde tutmaya çalışıyor. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi de bizim gibi düşünüyor olmalı, kadının toplum içindeki rolünü artırmayı, yasaların desteğiyle kadının eşitlik hakkını fiilen de kullanmasını sağlamayı öngören Anayasa değişikliğini destekliyor. Ne var ki, Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen öneriyi bir çırpıda işlevsiz hale getiren, sonra da yasak savma kabilinden bir yeni cümleyi daha oraya eklemeyi kabul eden AKP direniyor.
Anayasa değişikliği teklifi geçen hafta cuma günü jet hızıyla komisyona girdi ve çıktı. Yarın Meclis Genel Kurulu bunu görüşecek. Benim tahminim Genel Kurul'daki görüşmelerin iki, bilemediniz üç gün sürmesi. Ardından ara verilecek ve önümüzdeki hafta ikinci tur görüşmeler- oylamalar yapılacak. Yani en çok 15 gün içinde Anayasa değişecek, Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulacak.
Türkiye'deki kadınları bu kadar yakından ilgilendiren böylesi bir değişiklik yapılırken nedense Türkiye'nin kadın örgütlerinden ve diğer sivil toplum örgütlerinden hiçbir tepki gelmiyor. Kimse Meclis'in önünde gösteri yapmıyor, kimse bir şey söylemiyor.
Daha da ilginci, Türk basınındaki kadın köşe yazarı çoğunluğunun suskunluğu. Kim bilir belki onların da haberi yok değişiklik önerisinden ve sonra AKP'nin bu öneriye verdiği yeni şekilden. Elbette kadın köşe yazarlarının illa ve sadece kadın sorunlarını gündeme getirmek, onları tartışmak gibi bir yükümlülüğü yok. Ama bu konu öyle temel bir konu ki, sessizliği anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. (İB/BA)