Avukat Sevgi Evren Yargıtay’ın evliliğini gerekçe göstererek işten ayrılan kadının kıdem tazminatı talebini haklı bulduğu kararındaki gerekçesini değerlendirdi.
Evren kararın kadının toplumsal hayattan kazandığı tüm kazanımları geriye götürecek biçimde ‘evine dön, orada huzurlu bir hayat var’ şeklinde bir teşvik niteliği taşıması açısından sıkıntılı, ancak kıdem tazminatı şartlarını düzenleyen maddenin geniş yorumlanması açısından olumlu olduğunu söyledi ve ekledi. "Toplam sonuçta bizi zarara götürür."
Kadına biçilen rol
"Evlilik nedeniyle bir yıl içinde tazminatını isteyerek ayrılma meselesi ‘evine dön, evde daha iyi bir hizmet üret, toplumun bekası için daha iyi bir çalışma yürüt’ bakış açısının yansıması. Biz ona karşı mücadele ederken böyle bir gerekçelendirmeye zaten karşıyız.
“Evlendikten sonra bir yıl içinde kıdem tazminatını isteyerek ayrılabilme hakkını erkeğe değil de kadına tanıyorsun, çünkü zaten kadına toplumsal olarak ev hizmetleri rolü biçiyorsun.
“Bunu sadece kadına hak olarak tanıman erkek egemen bakışın yasalara yansımasından kaynaklanıyor.
TIKLAYIN - ÇOCUK BAKIMI KADIN İSTİHDAMINA ENGEL
“Kadının aile ile ilgili görevleri”
Yargıtay Adıyaman’da yaşanan olayda, evlendikten yedi ay sonra "şahsi-ailevi" sebeplerden dolayı kendi isteğiyle ayrıldığını belirterek iş akdini feshederek işyerinden kıdem tazminatını isteyen kadını haklı buldu.
Kararın gerekçesinde ise “Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir” dendi.
TIKLAYIN - YARI ZAMANLI ÇALIŞMA: İŞİNİ KAYBEDEN KADINLARIN YERİNİ GÜVENCESİZ ÇALIŞAN ALACAK
24. madde
Avukat Evren kararı yorumlarken hem kadınları iş hayatından uzaklaştırıcı bir etkisi olabileceğine dikkat çekti hem de 4857 sayılı iş yasasının 24. maddesinin geniş yorumlanmasının önemine değindi.
“24. madde işçiye tazminatını isteyerek ayrılma hakkı veren unsurları yazmıştır. Ama sınırlı sayıda yazılmış maddedir, mahkeme kararlarıyla daha geniş yorumlanması sağlanabiliyor.
“İşçi istifa ederek ayrılmış bu olayda da. 24. maddenin saydığı nedenlerden biri değil bu; evlilik sorumluluğumu yerine getiremiyorum, ağır çalışıyorum diyerek ayrılma iradesinde bulunuyor işçi. Yargıtay 24. maddede sayılan sınırlı hallerin geniş yorumlanması olarak değerlendirmiş ve bunu da biraz genişletmeye çalışmış.
“Şu zamana kadarki uygulamalarda, Yargıtay’ın verdiği kararlarda 24. maddenin işçinin çalışma koşullarından rahatsızlıklarını ifade eden, baskıyı, mobbing’i, tacizi, açıktan söylenemese de kayıtdışı ödemeyi ifade eden bir cümle dahi, böyle bir virgül dahi haklı feshin geniş yorumlanmasını sağlıyor. Tabii ki bu işçilerin mahkemelerde verdiği hukuki mücadelenin sonucu. Bu da onun yansıması...
“Burada Yargıtay üyeleri aslında 24. madde için verilen mücadeleyi artık kavramışlar. O anlamda olumlu buluyorum. İşçinin yeter artık çok uzun çalışıyorum, yeter artık taciz görüyorum gibi bir sürü çalışma acılarını, sıkıntılarını da haklı ayrılma sebebi olarak görmesi bakımından olumlu.
“Ama kadının toplumsal hayattan kazandığı tüm kazanımları geriye götürecek biçimde ‘evine dön, orada huzurlu bir hayat var’ şeklinde bir teşvik niteliği taşıması bizim açımızdan sıkıntılı.
“Böyle bir teşvik toplamda zarar getirir”
“Şu an hangi işyerine gidip mikrofonu uzatsanız ve ‘size tazminatınızı alarak ayrılma hakkı verilse ayrılır mısınız’, diye sorsanız, hayır diyecek kimse yok, ‘Hemen’ diyecektir. Çünkü o kadar yoğun bir çalışma temposu, baskı, mobbing var ki... Herkes büyük bir bıkkınlık ve tatminsizlik içinde. Zaten insanca yaşanacak bir ücretle çalışılmıyor, zaten iş güvenliği sıfır; özellikle toplumsal cinsiyet rollerinin yüklediği ekstra çalışma yükü nedeniyle hayır diyecek kadın yoktur.
“Dolayısıyla böyle bir şekilde yorumlanması ve yaygınlaştırılması da aslında bir tehlike içeriyor. Kadınlar bunu bir kurtuluş yolu olarak görebilirler, buna zemin hazırlayabilir.
“Ama bu bir kurtuluş yolu olarak algılanmasın kadın işçiler de emeği için, sendikal hakları için, kişilik hakları için mücadele ederek ayrılsınlar, yoksa benim evdeki yüküm çok fazla diyerek değil. Evdeki rolüne de karşı çıkarak haklarını istesin.
“Böyle bir teşvik iyi niyetli olarak kullanmak istesek de toplam sonuçta bizi zarara götürür.”
Ne olmuştu?
Adıyaman'da yaşanan olayda, Y.K. evlendikten 7 ay sonra "şahsi-ailevi" sebeplerden dolayı kendi isteğiyle ayrıldığını belirterek iş akdini feshetti. İş yerinden kıdem tazminatı alamayınca dava açtı.
Dava dilekçesinde, çalışma hayatının evliliğine olumsuz yansıdığı gerekçesiyle iş akdini feshettiğini bildirip kıdem tazminatının tahsilini istedi.
Davalı işveren ise Y.K.'nin istifa ederek işten ayrıldığını, bu nedenle kıdem tazminatı talep edemeyeceğini savundu.
Yargıtay’ın kararında, "evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluk" gereği, yasada fesih hakkının tanındığı belirtilerek, “Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir” dendi.
Fesih hakkının, evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde kullanılabileceği de ifade edilen kararda şu ifadeler de yer aldı.
“Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi, evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir iş yerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum, evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir.” (YY)