"Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Kadının Topluma Etkin Katılımının Desteklenmesi" projesinin bitiş toplantısı niteliğindeki seminere birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kamu kurumu yetkilisi ve akademisyen katıldı. Seminer süresince; 'girişimcilik', 'şiddet', 'siyasi katılım', 'namus cinayetleri', 'Medeni Hukuk' ve 'kampanya çalışmaları' başlıklı atölye çalışmaları yapıldı.
Westmacott: AB sürecine de katkı
Toplantının ilk günü açılış konuşmaları ile başladı. İlk konuşmayı İngiltere Büyükelçisi Peter Westmacott yaptı. Westmacott, bu toplantıyla sonuçlanacak olan projelerinin amacının kadın ve insan hakları üzerine eğitim vermek olduğunu ve bunun için de bu projede deneyim aktarımı ve paylaşımı yoluna gittiklerini belirtti.
Büyükelçi, bu proje çerçevesinde Türkiyeli sivil toplum kuruluşlarıyla uyguladıkları programın aynı zamanda Türkiye'nin AB sürecine katkı sağlayacak bir program olduğunu ve bu gerçekleştirilen kapsamlı programın Diyarbakır Ka-Mer, Glasgow Üniversitesi, British Council ve Çok Amaçlı Toplum Merkezlerinin (ÇATOM) desteğiyle gerçekleştiğini belirtti.
Büyükelçi, konuşması sırasında ayrıca bu projeye katılan sivil toplum kuruluşlarına projeye desteklerinden dolayı teşekkür etti ve bu projenin başarıya kavuşmasında en büyük payın bu sivil toplum kuruluşlarında olduğunu söyledi.
Çiçek: Ne kadar konuşma, o kadar çözüm
Daha sonra kürsüye gelen Adalet Bakanı Cemil Çiçek, konuşmasına Medeni Kanun'da ve birçok yasada kadınlar lehine yapılan değişiklikleri anlatarak başladı. Adalet Bakanı, değişen kanunların uygulanmasında yaşanan aksaklıklarında bir an önce ortadan kaldırılacağını ve Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere bağlı kalınarak iç hukukta düzenlemeler yapılacağını belirtti.
Eşitlik kavramının topluma yerleştirilmesi gerektiğini belirten Çiçek, günümüzde aile yapısında gerek kültürel açıdan gerek eğitim açısında pek çok sorun olduğunu belirterek bu sorunların kadınların kendi haklarına sahip çıktıkları sürece düzeleceğini söyledi.
Kadınlara dair konuların toplumda ne kadar çok konuşulup tartışılırsa o kadar kolay çözümler getirilebileceğini ve kadına dair konuların toplumsal talep haline getirilmesinin bu çözümlere katkı sağlayacağını söyledi.
Woodcraft: Yasall düzenlemeler STK'lar sayesinde
İlk günün üçüncü konuşmacısı İngiltere'den konferansa katılan yazar ve avukat Elizabeth Woodcraft idi. "İngiltere'de Kadın Haklarının Gelişimi" başlıklı bir konuşma yapan Woodcraft, konuşmasında İngiltere'ye ait istatistiklere dayalı bilgiler verdi.
İngiltere'deki kadın hareketinin gelişimini her boyutuyla ele alan Elizabeth Woodcraft, 1980 sonrasında İngiltere'de kabuk değiştiren kadın hareketine yansıyan yasal, sosyal ve ekonomik etkilere değindi.
İngiltere'de son 20 senedir yasal düzenlemelerin sivil toplum kuruluşları sayesinde yapıldığını belirten avukat Woodcraft, kadınların adli hayatta gerek avukat, hakim, savcı olarak gerekse şikayetlerini ve sorunlarını dile getiren davacı olarak yer bulmalarının daha adil yargılama süreçlerini beraberinde getireceğini söyledi.
Adıgüzel: Eğitimde eşitsizlik sürüyor
Öğleden önceki oturumun son konuşmacısı Diyarbakır Valiliği adına yapıldı. Diyarbakır Vali Yardımcısı Mustafa Adıgüzel'in hazırladığı raporda, Türkiye'de birçok alanda kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı ancak eşitsizliğin hâlâ sürdüğü alanların eğitim ve istihdam alanları olduğu anlatıldı.
Güneydoğundaki kadınların sorunlarına dikkat çeken raporda, bu sorunların çözümleri için Güneydoğundaki kadın örgütleri ile devlet birimlerinin koordine bir biçimde çalıştıklarını söylendi.
Özellikle Diyarbakırlı kadınların sorunlarının başında işsizlik, eğitim, aile içi şiddet, geleneksel baskı nedeniyle yaşanan intiharlar, töre cinayetleri, doğurganlık, anne ölümleri ve kadınların Türkçe konuşamamaları gibi sebeplerin geldiğini belirten rapor, bu sorunların geleneksel yapı ve sanayinin bölgede gelişmemiş olması gibi nedenlerden aşılamadığına dikkat çekti.
Birçok sivil toplum örgütünün Diyarbakır'da çok sayıda proje gerçekleştirdiğini, birçok alanda ilerlemeler sağlandığını ancak bu ilerlemelerin devam etmesi için koruyucu önlemler geliştirdiklerini ifade eden rapor, devletin de bu önlemlere katkı sağlaması ve Diyarbakır'da çalışmalar yapan STK'ların önündeki engelleri kaldırması gerektiğinin altını çiziyordu.
Kadının etkin katılımı için
Yapılan konuşmaların ardından "Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kadının Topluma Etkin Katılımının Desteklenmesi" projesinin katılımcıları birer konuşma yaptılar.
Sırasıyla Batman Kadın Danışma Merkezi'nden Süreyya Turgut, Diyarbakır Kadın Merkezi Ka-Mer'den Nilüfer Yılmaz, GAP Bölge Müdürlüğü'nde sosyolog olarak görev yapan Sevgi Özay, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nden Füsun Atalay, Mardin Kızıltepe Kadın Merkezi Sorumlusu Aycan Başboğa, Şanlıurfa Ev Eksenli Kadınlar Çalışan Kadınlar Grubu'ndan Makbule Özen, Türkiye Aile Planlaması Derneği Diyarbakır Şubesi'nden Çağlar Demirel, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Handan Coşkun, İHD Diyarbakır Şube Sorumlusu Aygül Demirtaş, Diyarbakır Tabip Odası'ndan Nermin Gündoğuş, Diyarbakır Kadın Danışma Merkezi Epidem'den Yücel Yalçın, Diyarbakır Kadın Platformu'ndan Müjde Beşenk, Eğitim-Sen Diyarbakır Şube Sorumlusu Şenay Özmen, Midyat ÇATOM Saha Sorumlusu Deniz Aslan, Diyarbakır Hanımlar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği'nden Necla Hattapoğlu, Batman ÇATOM'dan Maşallah Kaplan, Mardin Saraçoğlu ÇATOM'dan Özlem Avuka, Siverek ÇATOM'dan Derya Karatalı, Hakkari'den avukat Rojbin Tugan, Diyarbakır Ka-Mer Özlem Öztürk konuşma yaptılar ve bu projeye katılmış olmaktan duydukları memnuniyeti ve bu projenin bölge için önemini dile getirdiler.
Bu konuşmaların ardından Yargıtay üyesi Ali Güzel "Yargıtay Kararları", GAP İdaresi Sosyal Projeler Koordinatörü İbrahim Tuğrul "Gap Bölgesindeki Çok Amaçlı Toplum Merkezlerinin Rolü", Glasgow Üniversitesi Aktif Öğrenme Merkezi Direktörü Kate Phillips "Kadın Haklarının Gelişiminde Uluslararası Deneyimler" ve Diyarbakır Ka-Mer'den Nebahat Akkoç "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Kadın İnisiyatifleri" üzerine birer konuşma yaptılar.
Jasmin: Namus cinayeti kültürel şiddettir
Seminerin ikinci gününün ilk yarısı, toplantıya yurtdışından katılan katılımcıların ve akademisyenlerin konuşmalarıyla başladı. İkinci günün ilk konuşmacısı Pakistan'dan gelen yazar ve sivil toplum kuruluşu yöneticisi Saima Jassim idi.
Jassim, konuşmasına Pakistan'ın ataerkil bir toplum olduğunu ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık yapıldığını söyleyerek başladı. Pakistanlı katılımcı sözlerine şöyle devam etti: "Kadınlar sıklıkla işkenceye maruz kalıyor. Geleneksel yasal sistem ayrımcılığı sağlayan her çabayı destekliyor. Pakistan'da her yaşta kadın namustan öldürülebiliyor."
Saima Jassim, konuşmasında Pakistan'ın son on yılda yaşadığı gelişmelere ve bu gelişmelerin kadınlara üzerindeki etkilerine değindi ve dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın namus cinayetinin kültürel bir şiddet olduğunu söyledi. Konuşmasında daha çok "namus" kavramı üzerinde duran Jassim, namusun soyut bir kavram ve bir erkek değeri olduğunu, bunun göstergesinin de kadın bedeni olduğunu belirtti ve "namus erkek değeriyken, utanç da bir kadın değeridir. Utanç kadınlar için sosyal konumlarını belirlemek açısından önem taşımaktadır," dedi.
Pakistan'ın değişik bölgelerinde yaşanan olaylara ve bu olaylara bağlı olarak uygulanan yasal sisteme vurgu yapan Jassim, Pakistan'da uygulanan yasal sistemin konu namus olunca değişik kısaslara göre uygulandığını ve namus konusunda kararların İslama göre verildiğini, yasaların ataerkil sistem çerçevesinde uygulandığını ve Pakistan'da kadınların, kız çocuklarının yasadan zarar gördüklerini belirtti.
Pakistan'da yasal anlamda uygulanan Jirga, Karukari gibi sistemlere vurgu yapan yazar Saima Jassim, bu sistemlerin "zina" üzerine yoğunlaştığını ve bu sistemlerde kadının zina yapmasının bir namus cinayeti olarak algılandığını belirtti.
Pakistan'da medyanın rolüne de değinen Jassim, fikirlerin yayılmasında ve kamuoyu yaratılmasında medyanın önemli bir rolü olduğunu söyleyen Jassim, medyanın kadını iki ayrı kalıba soktuğunu bunların ilkinin "kötü kadın" imajı olduğunu ve bu kadının sosyal ortamda varolan kadın olduğunu, "iyi kadın" imajının ise ailesine sahip çıkan, görevlerine yerine getiren kadın olduğunu söyledi.
Kadına karşı şiddette geleneklerin hep gündeme geldiğini belirten Saima Jassim, konuşmasının sonunda kültürün istatistiksel bir kurum olmadığını diğer etmenlerinde kültürün şekillenmesinde büyük rol oynadığını belirtti.
Benett: Kadın Girişimciliği
İkinci konuşmacı Durham Üniversitesi'nden Program Direktörü Dinah Benett idi. Benett'in konusu "Kadın Girişimciliği" idi. Benett, 80'li yıllardan günümüze İngiltere'de kadın girişimciliğinin gösterdiği değişimlere değindi ve "Kadınların ekonomik gücü olmadan kadın haklarından söz edilemeyeceğini" belirtti.
Kültürel değişikliklerin kadın girişimciliği üzerinde etkili olduğunu vurgulayan Dinah Benett, kadınlara girişimcilik konusunda desteğin artması ve ortaklık çabalarının da bu desteğin içinde yer alması gerektiğini belirtiyor.
Kadınların iş hayatına girmesinde genel motivasyonun çok önemli olduğunu ve bu motivasyonu sağlayacak etkenlerin kadınların kendi tatminlerini sağlayacak iş ortamları oluşturmak ve kendi gelirlerini elde etmelerine destek olmak olduğunu ve bu etkenlerin sağlanmasının yanında kadının sosyal değerlerinin yetilerinin göz ardı edilmeyerek ortaklara ve paydaşlara ulaşılmasının önemli olacağını vurguladı.
Kadınların deneyimlerini paylaşmaları ve fikirlerini çeşitlendirmelerinin sağlanmasının önemine değinen Benett, kadınlara yönelik güven arttırma amaçlı çalışmalarının kadın girişimciliğine olumlu etkileri olabileceğini belirtti. Benett, zaman içerisinde kadınların değişebilecek ihtiyaçlarının karşılanması için yeni programlarla kadınların karşısına çıkılması gerektiğini belirtti.
Kadın girişimciliği üzerinde varolan sorunların çözülebilmesi için hükümetlerin politik olarak destek vermeleri gerektiğinin altını çizen Benett, ortaklığın işler hale getirilip iletişim ağlarının oluşması gerektiğin belirtti.
Danış: Kadın yasalar konusunda bilinçlenmeli
Konuşmacılarından Avukat Meral Danış, Türkiye'de yasalardan kaynaklanan hukuki sorunlar üzerinde dururken, kanunlarda kadınları ilgilendiren maddelerden söz etti.
Türkiyeli kadınların yasalar konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Danış, bu bilinçlendirmenin tüm kamuoyuna yayılması için kampanya çalışmaları yapılmasının önemine de değindi ve bu bağlamda medeni kanun yasası sırasında yapılan kampanya çalışmalarını örnek verdi.
Ecevit: Duyarlılık arttıkça Örgütlenme güçleniyor
Son konuşmayı ise ODTÜ'den Prof. Dr. Yıldız Ecevit yaptı ve Türkiye'de 1980 sonrası kadın örgütlenmesinden söz etti. 80 ve 90'larda gelişen feminist akımını ve bu akımın oluşturduğu birikimin kadın bilincinin oluşmasında önemli olduğuna değinen Ecevit, son 20 yılda kadın hareketinde söylem farklılıklarının da geliştiğini sözlerine ekledi.
Devlet üzerinde mekanizmaları işletecek sivil toplum anlayışının yaygınlaşmaya başladığını ve bu gelişmede Birleşmiş Milletler'in 1994 yılında Kahire'de, 1995'de Pekin'de gerçekleştirdiği zirvelerin önemli olduğunu söyledi.
Bu toplantıların amacının STK'ları tartışmak amaçlı yapıldığını belirten Ecevit, Türkiye'de STK yapısının özellikle 1998 Ağustos'unda yaşanan deprem sonrası tartışılmaya başlandığına ve bu tartışmanın da STK'ların devleti sorgular hale getirdiğini belirtti.
Bu dönem sonrasında Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz, toplumsal sorunlar, refah devletinin çöküşü, yeniden yapılanmanın sonucu olan enflasyonunu ortaya çıkışı, yoksulluk gibi sorunlara tepki vermek adına kadın örgütlerinin bir araya geldiklerini belirten Yıldız Ecevit, yine bu dönem sonucunda kadın örgütleriyle uluslararası kalkınma kuruluşlarının bir araya geldiğini ve dünya üzerinde çeşitli işbirliklerinin oluşmaya başladığını ve bu işbirlikleri sayesinde kadın STK'ların da uluslararası destek almaya başladıklarını belirtti.
80 sonrası Türkiye'de kadın STK'ların sayısının artmasının, kadın sorunlarına duyarlılığın artmasının, Türkiye'nin her yerinde kadın örgütlenmeleri ve platformlarının kurulmasının bu dönemin olumlu yanları olduğunu belirten Ecevit, yerel yönetimlerinde kadın gündemine bu gelişmeler sonrasında değer vermeye başladıklarını vurguladı.
Bu olumlu yanların yanı sıra kadın örgütleri arasında ortaya çıkan farklılıkların rekabeti beraberinde getirdiğine dikkat çeken Yıldız Ecevit, bu rekabetin kadın örgütlenmesini baltalamaması gerektiği üzerinde durdu.
Kadın örgütlerinin oluşturdukları projelerde aldıkları yabancı fonların bu örgütlerin kendi kaynaklarını yaratmasında engel teşkil ettiğini dile getiren Ecevit, STK dünyasının bir piyasaya benzetilmemesi gerektiğini vurguladı.
Kadın örgütlerinin sadece kadın gündemine odaklanmaları ve kadın gündemini ülke gündeminden bağımsız tutmamaları gereğinin altını çizen Yıldız Ecevit, kadın örgütlerinin kendi ararlındaki iletişim arttırdıkları sürece küresel kadın hareketinin temsilcileri olacağını söyledi.
Atölye Çalışmaları
"Kadınlar Geleceğe Bakıyor" başlıklı toplantının ikinci günü ve toplantının son gününde atölye çalışmaları yapıldı. 14 Ekim'de yapılan ilk atölye çalışmalarının başlıkları ve ele alınan konular şöyleydi:
Kadına Karşı Şiddet:
Moderatör: Özlem Öztürk (Ka-Mer)
Kate Phillips (Aktif Öğrenme Merkezi)
Bu atölyenin konu başlıkları; kadına yönelik şiddetin varlığının toplumca kabul edilebilir hale getirilmesi, Mecliste Kadının İnsan Hakları Komisyonu'nun kurulması; geniş duyarlık kampanyalarının başlatılması ve bu kampanyalara tüm sivil toplum kuruluşlarının desteğinin sağlanması; polis, yargıç, din adamı, eğiticiler gibi kesimlerin kadın sorunları üzerine eğitilmeleri; siyasi partilerin kadın politikaları üretmek için baskı grubu oluşturmak; medyada doğru bir kadın temsilinin oluşturulması; sığınma evlerinin gizli tutulması sorununun çözülmesi; şiddetin belgelenmesi için çalışmalar yapılmasıydı.
Kadın Girişimciliği:
Moderatör: Nazik Işık (Kadın Dayanışma Vakfı)
Dinah Benett (Durham Üniversitesi)
Bu atölyede ele alınan konular; eğitim paylaşımı konusunda kadın örgütleri arasında fikir alışverişi geliştirmek; kadınların iş alanına girişlerinde kendilerine sağlanan kredinin geri ödenmesi noktasında yaşadıkları sorunların ortadan kaldırılmasını sağlamak; teşvik mekanizmasının geliştirilmesine öncülük etmek, pazarlama ve rekabet konusunda yaşanan sorunları ön plana çıkartarak kadınlara farklı çözüm yolları yaratmak; girişimcilik konusunda eğitime duyulan ihtiyacı karşılamak için yöntemler geliştirmek; iletişim konusunda kadın örgütleri arasında daha güçlü bağlar oluşmasını sağlamaktı.
Kadının Siyasete Katılımı:
Moderatör: Ayşe Gülsün Bilgehan (Milletvekili)
Alison Smith (British Council)
Kadının siyasete katılımının azlığına dikkat çekilen bu grupta; Türkiye'de kadınların siyasete girmesinin önündeki engellerin kaldırılması, kota uygulamasının yaygınlaştırılması, baraj sorununun ortadan kaldırılması, partilerde çalışan kadınların sayısının arttırılıp siyasete girme noktasındaki kadınların eğitimine önem verilmesi, kadın erkek eşitliğinin politik anlamda da sağlanması yönünde çeşitli çalışmalar ve kampanyalar yapılması ve sürdürülmesi ve bu tür çalışmaları yapan sivil toplum kuruluşlarına destek verilmesi konuları üzerinde duruldu.
Toplantının üçüncü ve son günü yine atölye çalışmalarına ayrılmıştı. Üçüncü günün atölye çalışmalarının başlıkları şöyleydi:
Kampanya Çalışmaları:
Moderatör: Melek Taylan (Helsinki Yurttaşlar Derneği)
Kate Phillips (Aktif Öğrenme Merkezi)
Bu atölyede; kadın örgütlerinin yapacakları herhangi bir kampanyanın hedefine ulaşabilmesi için bilgi kaynaklarının dürüst ve güvenilir olması gerektiği, hedeflerin açık ve net olması, kadınlar başta olmak üzere kamuoyuna yönelik başlatılacak kampanyaların hedef kitlesinin belli olması, farklı hedef kitlelerine farklı mesajların verilmesi, mesajların olumlu açıdan iletilmesi, kampanyada muhalif gruplardan çok kararsız kesimleri etkilemenin yollarının bulunması ve nicel ulaşılırlığın arttırılması, toplumun farklı kesimleri arasında uzlaşma noktaları yakalanması, sonuç raporuna yansıyan ana başlıklardı.
Namus Cinayetleri:
Moderatör: Nebahat Akkoç (Ka-Mer)
Saima Jassem (Yazar)
Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere tüm Türkiye'de işlenen namus cinayetlerinde Diyanet İşleri'nden destek alınması, duyarlık çalışmaları çerçevesinde Diyanet İşleri'nde kurulacak bir kadın komisyonunun işler hale getirilmesi, Sosyal Hizmetler'e bağlı sığınma evlerinin yetersizliğinin çeşitli yolardan vurgusunun yapılması, Emniyet Genel Müdürlüğü ile işbirliğinin geliştirilmesi; jandarma, öğretmenler gibi meslek gruplarının eğitiminin ve duyarlığının sağlanması, namus cinayetleri sonucunda kadınlar aleyhine ortaya çıkan engellerin ortadan kaldırılması, bu atölyenin başlıklarıydı.
Medeni Hukuk:
Moderatör: Meral Danış Beştaş (Avukat)
Elizabeth Woodcraft (Avukat)
Bu atölyede; Türkiye'nin AB'ye giriş süreci öncesinde ulusal program çerçevesinde kadın-erkek eşitliğine yönelik yapılan çalışmaların işler hale getirilmesi, kadınlar lehine olumlu ayrımcılığa Medeni Kanun'da olduğu gibi diğer yasalarda da yer verilmesi, Medeni Kanun'la sağlanmaya çalışılan eşitlik çerçevesinde mal rejiminin bir an önce değiştirilmesi, 2002 yılından bu yana Türkiye'nin taraf olduğu CEDAW'ın (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) işler hale getirilmesi, TCK'de yer alan ayrımcı hüküm ve uygulamaların kaldırılması, hakimlerin ve savcıların ve yargıçların yasalar hakkında bilgilendirilmesi, tecavüz, şiddet gibi davaların belgelendirilmesinde yaşanan engellerin ortadan kaldırılması ve kadınlara yasal haklarının anlatılması başlıkları üzerinde duruldu.
Son günde yapılan atölye çalışmaları sonrası her grup kendi raporunu sundu ve toplantı moderatörlüğünü Nazik Işık'ın yaptığı ve katılımcılarının Kate Phillips, Dinah Bennett, Nebahat Akkoç, Prof. Dr. Yıldız Ecevit ve Meral Danış Beştaş olduğu "Ortak Hareket Noktaları Üzerine Tartışma" paneliyle sona erdi. (ÜG/NM)