İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptal edilmesi için Danıştay’da açılan davalar devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan yaklaşık 200 davanın duruşmasından 10’u 28 Nisan’da Danıştay 10’uncu Dairesi'ndeydi.
Bugün başvurusu görülen kurum ve kişiler 1-Önce Kadınlar ve çocuklar Derneği, 2- SOL Parti, 3- Malatya Barosu, 4- Zonguldak Barosu, 5- Çanakkale Barosu, 6- Kars Barosu, 7- Artvin Barosu, 8- Denizli Barosu, 9- Kırklareli Barosu, 10- Tokat Barosu, 11- Pervin Buldan, 12- Özgür Özel, 13- Aksaray Barosu, 14- Şırnak Barosu, 15- Yargıçlar Sendikası |
Danıştay’ın, kararın iptal edilmesi yönünde sunulan mütalaa kararı beklenirken diğer duruşmalar bugün (7 Haziran 2022, Salı) görülüyor.
Bugünkü duruşmada, Halkların Demokratik Kongresi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın İstanbul Sözleşmesi hakkında konuşması bekleniyor.
Duruşma öncesinde kadınlar adliye önünde açıklama yaptı. İlk olarak EŞİK adına konuşan avukat Selin Nakıpoğlu açıklamayı okudu.
"Bir kişinin kararı"
Nakıpoğlu, özetle şunları söyledi:
"Bir kişinin verdiği ‘İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekiyorum, çektim’ kararının iptali için sivil toplum kuruluşları, barolar, muhalefet partileri ve yüzlerce kadın süreci yargıya taşıdı. İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz demek için 28 Nisan'da buradaydık. 650 kişilik konferans salonunda sayımız 1000’i aştı. Kadın örgütleri, kadınlar, LBGTİ+'lar ve avukatlar salonu doldurduk, Sözleşme’yi savunduk.
"Bugün yine burada, ülkenin dört bir yanından yüzlerce kadın birlikte, hukuksuz fesih bildiriminin yargılanmasına tanıklık edecek, İstanbul Sözleşmesini birlikte savunacağız.
"Biz, milyonlarız"
"Mahkeme salonu içeresindeki onlarca, adliye önündeki yüzlerce, ülke çapında ise milyonlarca kadının meşru talebi karara bağlanacak. Bir tarafta tek kişilik kararlar varsa diğer tarafta biz milyonlarız. Biz imzanın çekildiği günden önce de sonra da ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ diyoruz.
"Yıllardır dediğimiz gibi, siyasal iktidarın şiddet içeren, bağırıp çağıran dili, erkeklerin cesaretlenmesine yol açıyor. AKP iktidarında kadına yönelik şiddetin bu kadar artmasının en önemli nedenlerinden biridir bu.
"Geçen hafta, 1 Haziran günü kadın cinayetlerini durdurmak amacıyla kurulmuş olan bir derneğin, hiç bir somut olguya dayanmayan kapatma davasının ilk duruşması yapıldı. Siyasi iktidar, muhalif kesimlere, ve özelde kadın siyasetçilere, kadın ve LGBTI hakları savunucularına, kadın sanatçılara sistematik olarak taciz ve baskı uyguluyor; kadına karşı eril şiddeti teşvik de ediyor.
"Bizler nasıl bir eşitlik karşıtı iklim içinde olduğumuzun çok farkındayız. Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nin feshi gibi hiçbir şeyin güncel siyasi oyunlar uğruna yapılmadığını biliyoruz. Hiçbir şeyi hafife almıyoruz, ama umutluyuz. Cesaretimize, mücadele azmimize ve dayanışmamıza güveniyoruz.."
HDP Eş Genel Başkanı Buldan ise şunları söyledi:
"Bu hukuksuzluğu asla kabul etmeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Burada gözü yaşlı anneler var, kızlarını erkek şiddetiyle kaybeden anneler var. Bu sürecin takipçisi olalım. İstanbul Sözleşmesi hepimizin kırmızı çizgisidir. Biz bu kırmızı çizgiden asla taviz vermeyeceğiz."
Duruşmadan detaylar Duruşmayı HDP’den milletvekilleri Ayşe Acar Başaran, Züleyha Gülüm, Filiz Kerestecioğlu, Oya Ersoy, Feleknas Uca, Gülistan Kılıç Koçyiğit takip ediyor. CHP’den ise davayı Kadın Kolları başkanı Aylin Nazlıaka, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, milletvekili Özgür Özel takip ediyor. Davayı Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin haklarını savunduğu erkek şiddeti sonucu yaşamını kaybeden kadınların yakınları da takip ediyor. |
Ne olmuştu?
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 Cumartesi İstanbul Sözleşmesi'nden tek taraflı olarak feshedildiğini duyurdu. Fesih kararı 23 Mart 2021 Pazartesi günü Avrupa Konseyi'ne de bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada "Fesih kararının" nedeni olarak "Sözleşme'nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması" iddia edildi.
Kadınlar, 20 Mart'tan beri Türkiye'nin birçok ilinde İstanbul Sözleşmesi'ni savunmaya devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi hakkında
Tam adı "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı ve ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?
TIKLAYIN - “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”
(EMK/AÖ)