Bin Yılın Türküsü akılları değil ama düşleri zorlayan bir projeydi. Kapanan telefonun coşkusu ile kendimi bilgisayarın başında buldum. Benden ne istediğini bilmeden üç saat yazdım. Sonra da yönetmenin telefonuna mesaj gönderdim. O akşamdan sonra Kadının Türküsü benim de türküm oldu.
Bir "ilk"
Yeni bir yüzyılda dünyada kaç ülkede kadınlar için hala ilkler ve tekler sayılır bilmiyorum. Ama benim ülkemde kadınlar için hala ilkler ve tekler söyleniyor, yazılıyor. Kadının Türküsü de bu anlamda bir ilk...
İlkler hem gönendirici hem düşündürücü hem kıvanç vericidir. İlk olmak zordur. Sorumluluk yükler. Her ilk ilkelerini oluştururken; eksikliklerde bırakır. İlk olmanın onuru kadar yükü de vardır. Her şeye karşın ilk olmak, ilki yaratmak güzeldir.
Türküleri yakanlar ve yasaları yapanlar
Toplumsal değer yargılarımızı, türkülerimizi sahiplenmeliyiz. Onlar bizim sorunlarımızı duyurur, bizleri yarınlara taşır. Anadolu kadını yıllardır acısını, coşkusunu, kilimlere, halılara, oyalara,türkülerle işlemektedir.
Darbe dönemlerinin zindanlarına, işkencelerine insanlar türkülerle yanıt verip direnç tazelemiş ve çoğalmıştır.Türküler bizim hilesiz hurdasız iletilerimizdir...
Düşünür ne güzel söylemiş: "Türküleri yakanlar yasaları yapanlardan güçlüdür! " diye.
Fadonun Amalia'sı
Portekiz'de hüznün müziği Fadonun ölümsüz sesi Amalia Rodrigues de Anadolu deyişlerini ve türkülerini söyleyen Sabahat Akkiraz da iki Akdeniz ülkesi kadınının sesidir, müzik yolculuklarındaki uğraşları, savaşımları aynıdır.
Amalia Rodrigues yaşamını şöyle anlatır: "Ben çok kısıtlı olanaklarla ve çok katı kurallarla yetiştirildim. On altı tane amcam vardı. Annemle birlikte değildim. Anneannem yetiştirdi beni. Bütün ailem Fado söylememe karşı çıktı. Şarkıcı olmama izin vermediler. O zaman bir genç kızın Fado söylemesi ayıptı. Ama ben kararlıydım ve başardım.."
Amalia Rodrigues'in öyküsündeki bu sözleri hangi ülke kadınının savaşım öyküsünde okumuyoruz ?
Woolf ve Mansfield
Dünyaca bilinen iki ünlü kadın yazarın yaşamlarındaki bir ayrıntı başka bir türkü değil midir?
Virginia Woolf, Katherine Mansfield'den pek hoşlanmazmış.
Katherine Mansfield ölünce, iki yazar arasındaki çekişmeyi bilen bir gazeteci Virginia Woolf'a "Ondan kurtuldunuz. Şu an ne hissediyorsunuz" gibi sert bir soru sormuş. Hiç düşünmeden "Ben şimdi kimin için yazacağım" demiş.
Isabel ve Süreyya
"Şili'den, Isabel Allende'nin öyküsünü öğrenen Aras nehri kenarında yaşayan Anadolu kadını, yıllardır kendini anlatırken söylediği sözü onun için kullanır: "Aras'ı mürekkep etsem, meşeyi kalem, Isabel Allende'nin derdi bitmez."
Çankırı bozkırındaki Süreyya Ayhan'ın başarısı bireysel çalışmanın yansımasıdır.
Süreyya Ayhan, dünyadaki hem cinsleriyle omuz omuza koşarken; biliyor o kadınların yaşadıklarını ve bilen yüreğiyle engelleri aşıyor. Toplumsal uğraş içinde başarılı bir kadını izlediğinizde, dinlediğinizde onun toplumsal yol haritasını bilmeseniz de çektiklerini duyumsuyorsunuz...
Nobelli Teresa Ana
Arnavutluk'tan kendini dünyaya barış elçisi atayan kadın...
11 Aralık 1979'da Nobel Barış ödülünü aldığında; Washington Post gazetesi şöyle yazdı: "Son yıllarda bu ödülü alan kişilerin çoğu, politikacılar ve diplomatlardı... Norveç Nobel Komitesi, dünya barışının tek olduğunu ve onu izlemenin tek yolunun politika olmadığını arada bir, dünyaya anımsatıyor. "
Onun türküsünün adı
" Sevgi benim görevim "
Bu türküde yoksullar var
Bu türküde yurt yok
Tüm dünya yurt ona
Yaşamın türküsü
Kadının Türküsü nasıl akar, hangi fay kırıkları bizi savurur, hangi ülke kadınını model alırız, hangisinin savaşımı örneğimiz, hangisi sevdamız, hangisi acımız olur bilemem.
Bildiğim Kadının Türküsü bir anlamda yaşamın türküsü olacaktır. Kadın dünyanın her yerinde kadındır ve sorunları aynıdır. O nedenle Kadının Türküsü bireysel değil evrenseldir...
Kadınların renkli dünyaları bu türküde yansıyacaktır. Sanatta, bilimde, siyasette, toplumsal uğraşta her ülke kadınının yol haritası tarihsel süreç içinde Kızılırmak, Ren, Dicle, Mississippi, Fırat, Tuna, Sakarya, Nil, Munzur; Rio Negro, Seyhan, Saluen, Po, Vistula, Meriç, Itagua, Ganj, Amazon, olup akacaktır.
Bu türküde yer alan kadınlar kendini yeniden yaratan kadınlar olacaktır.
Hep aynı türkü
1985'de Dünya kadınları Nairobi'de dünyaya kadınların türküsünü hep bir ağızdan söylediler...
Biz kadınlarız
Biz dünyayız
Çalışan biziz
Öyleyse yaşamaya başlayalım
Biz kadınlarız
Tüm yaşamımızı değiştiriyoruz
Biz kadınlarız her güçlüğü yeneriz
Toprağı çapalayan biz
Çocukları büyüten biz
Öyleyse dünyayı kuralım
Dünya kadınları birlikte söyleyelim...
Sanatta, bilimde, siyasette, toplumsal uğraşta her ülke kadınının yol haritası tarihsel süreç içinde Kızılırmak, Ren, Dicle, Mississippi, Fırat, Tuna, Sakarya, Nil, Munzur; Rio Negro, Seyhan, Saluen, Po, Vistula, Meriç, Itagua, Ganj, Volga, Amazon olup akacak.
Bu türküde yer alan kadınlar, kendini yeniden yaratan kadınlar olacak. (YS/NM)