- Siz uzun yıllar Kadın Hareketi içinde bulundunuz ve yazılı basınla kadınlara ulaştınız. Şimdi Bianet'te (bizim de ilgiyle takip ettiğimiz) Kadın Penceresi'ni hazırlıyorsunuz. İnternet yayıncılığını nasıl değerlendirirsiniz? Yazılı basınla arasında nasıl bir fark var?
- Benim Internete geçişim radyo kanalıyla oldu. Yıllardır, -Pazartesi Dergisi'nden beri- bir düşüm vardı: Bir radyo programı yapıp, yerel radyolara dağıtmak. Yerel radyolarda her hafta, Pazartesi'nin içeriğine paralel, kadın gündemiyle ilgili programlar yapmak ve oradaki kadınlara bu yolla ulaşmak. Bianet projesi gerçekleştiğinde tam da böyle bir teklif geldi. Böylece 70 kadar yerel radyoya paket bir radyo programı hazırladık. Bu işi çok severek, çok isteyerek yaptık. Programların yayınlandığı yerlerde, radyo dinleyicisi kadınlardan da çok olumlu tepkiler aldık. Paket program olduğunu anlamadan canlı yayına bağlanmak için çok sayıda kadın radyoları arıyorlardı. Bu ilgi bizi fazlasıyla sevindirdi. Sonra programı bitirmek zorunda kaldık. Öncelikle mali zorunluluklar yüzünden. Hakikaten maliyeti yüksek bir işti. Sonra "Kadının Penceresi" radyo programını Internet alanına taşımaya karar verdik. Benim yapmak istediğim, yerel radyoların Internet ortamındaki bu metinlerden yararlanmalarını sağlamaktı. Böyle de oldu, bir çok yerel radyo bu metinleri aldı, bunlardan beslendi. Bir çok yerel dergi de bu anlamda malzeme bulabildiler. Çünkü biliyorsunuz, yerel basın çok güç koşullarda çalışıyor, ayakta kalması çok zor. Maddi imkansızlıklarla boğuşuyorlar. Onlara verimli bir alan açmayı hedefledik.
- Türkiye'de sınırlı sayıda Internet kullanıcısı var. Kadının penceresi kimlere ulaşıyor?
- Belli bir kadın kesimi için Internet çok yaygınlaştı. Bianet öncelikle kendi okurlarına ulaşıyor. Bunlar, öncelikle kadın mücadelesine, kadına ilişkin her şeye ilgi duyan bir kesim. Çoğunluk olarak çalışıyorlar ve işyerinde İnternete giriyorlar. Bu açıdan Internet ortamını elverişli de buluyorum. Öğrenciler de bizi takip ediyorlar. İnternet kafeler böyle bir imkan sunuyor onlara. İnternet kullanımı sanıldığı kadar sınırlı da değil bugün için. Okuyan, aydın kesim bizim genelde Bianet olarak alıcı profilimizi çiziyor. Ayrıca Kadının Penceresi'ni takip eden okurlar sadece Bianet'le de sınırlı kalmıyor. Özel olarak kadın meselesiyle ilgilenen bir kesim bizim sürekli takipçimiz oluyor. Ama elbette bu, kitlesel bir dergi çıkartmakla aynı şey değil. Yine de sınırlı bir alan. Farklı deneyimler ikisi. Ancak, biraz önce bahsettiğim, yerel radyolarla yaptığımız çalışmada çok olumlu sonuçlar aldık ve bu kısıtlılığı aştık.
- Dünyada kadın siteleri network ağı var. Türkiye'de böyle bir şey hedeflenebilir mi?
- Tabi hedeflenebilir, ama şu an için Türkiye'de bu alanda henüz kurumsal bir yapılanma olmadı. Daha oturmuş bir yapılanmaya sahip kadın kuruluşları böyle bir çalışmanın öncülüğünü yapabilir, link verebilirler. Türkiye'de Internet ortamında daha çok haber sitesi var. Bunun dışında fazla bir site de yok. Büyük portalların kadın siteleri vardı mesela. Ama onlar da kısa zamanda Cosmo türünde bir kadın sitesi olma yoluna gittiler. Bunlar çok tipik kadın dergileri formatında yayıncılık yapmaya başladılar.
- Türkiye'deki Internet yayıncılığını nasıl buluyorsunuz? Bu noktada Uçan Süpürge'nin web sayfası hakkındaki görüşleriniz neler?
- Profesyonel Internet yayıncılığı, bugün için berbat. Niteliği çok düştü. Bir çok metin oradan buradan toplanmış, çoğu çeviriye dayalı özgün olmayan metinler.İnternet alanında, istatistiklerle belirlenmiş şöyle bir kesim var: İş saatleri sırasında İnternet'e giriyorlar. Dolayısıyla gün içinde insanlara ulaşmak çok mümkün. Siz çok iyi bir habercilik ve yayıncılık anlayışıyla bu kitleye ulaşabilirsiniz. Ama ne yazık ki, Internet yayıncılığı özgünlüğe değil, taklide dayanıyor. İnternet sektörü reklamla da ayakta duramadı mesela. Ama alternatif sitelerde, her şey daha ince elenip sık dokunuyor. Belli bir bakış açısı hakim elbette. Uçan Süpürge ise kadın siteleri içinde bence iyi bir yere sahip. İlerisi için kalıcı bir site olacağını düşünüyorum. Ama eksiklikleri var tabii. Bazen sayfaların işlemediğini, öylece durduğunu görebiliyoruz. Bizler, sayfalarınızda daha çok makale ve yazı görmek istiyoruz. Konu edilebilecek öyle çok kadın, öyle çok portre var ki. Bunlardan yararlanmalı Uçan Süpürge.
- İlerideki hedefleriniz neler? Kadının Penceresi'yle ilgili gerçekleştirmek istedikleriniz var mı?
- Orası çok mütevazı bir site, mütevazı bir sayfa. Çok genç ve özverili arkadaşlarla çalışıyoruz. Her gün yenilenen bir kadın sitesi gerçekleştirmek isterim. Şu anda çok az başlık altında çalışıyoruz mesela. Başlıkların sayısını çoğaltmak gerekir. Bir de okuyucularla bire bir ilişki içinde olabileceğimiz, interaktif bir site oluşturabilmeyi çok isterim. Yukarıda da dediğim gibi, Internetin kullanımı hızla yaygınlaşıyor. Böyle bir okur kitlesine ulaşmak hedef olmalı.
- Söyleşi için teşekkürler ve iyi çalışmalar.
- Ben de sizlere iyi çalışmalar dilerim.
Filiz Koçali Kimdir?
1986' dan beri gazetecilik yapıyorum, Kadınca dergisinde muhabir, Kim dergisinde yazı işleri müdürü olarak çalıştım. Kadın hareketiyle 1987'de Dayağa Karşı Dayanışma yürüyüşünden sonra ilişkilendim.
İstanbul'daki feminist eylem ve kampanyalara katıldım. 1995-2000 arası feminist arkadaşlarımla Pazartesi dergisini çıkardım. Şimdi serbest gazetecilik yapıyorum, bianet.org. adresinde Kadının Penceresi'ni hazırlıyorum. Yakışıklı bir oğlum var. (NM/BB)