Değişiklikle bu ifadeye, "Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Devlet,kadın ve erkek eşitliğini hayata geçirmeyi sağlamakla yükümlüdür" ifadesi eklendi.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) bu konuda hazırladığı önergede ise, bu hükme, "Kadın-erkek eşitliğini sağlamak yönünde alınacak geçici önlemler, ayrımcılık ve imtiyaz sayılamaz" cümlesinin eklenmesi öngörülüyor.
Kadın örgütleri ise bu ifadeye, "fiili eşitlik" kavramının eklenmesini istiyorlar.
"Kadın örgütlerinin önerileri dikkate alınmadı"
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Selma Acuner, düzenlemeyi "nispeten iyi olsa da, yetersiz bulduğunu" belirtiyor.
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER) öncülüğündeki 47 kadın kuruluşunun hazırladığı "Eşitlik İçin Anayasa Paketi"ndeki önerilerin dikkate alınmamış olmasını eleştiren Acuner, "Yine de, olumlu ayrımcılığın Anayasa'ya girmesi iyi bir gelişme" diyor.
"Anayasa, diğer düzenlemelere dayanak teşkil edecek"
"Anayasa, herkesin eşit olduğunu söylese de bu doğru değil. Türkiye tarihinde ilk defa, kadınlar için olumlu ayrımcılık veya özel önlem içerecek bir madde yürürlüğe girecek" diyen Acuner, bu düzenlemenin önemini şöyle açıklıyor:
"Böylece değişiklik, eşitlik politikaları için, örneğin kota talebi için dayanak teşkil edecek, hazırlanan tüm plan ve politikalar Anayasa'nın bu maddesi ile uyumlu olmak durumunda kalacak."
"AB müktesebatına uyum şart"
Acuner, Türk Ceza Kanunu (TCK) taslağının bu hafta içinde son kez gözden geçirileceğini de hatırlatıyor, Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sürecindeki Türkiye'nin sorumluluklarına dikkat çekiyor.
AB müktesebatında kadın-erkek eşitliğinin sağlanması yönünde düzenlemeler yer aldığını vurgulayan Acuner, "Türkiye Aralık 2004'te müzakerelere başlamak istiyorsa, gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmeli" diyor.
Kopenhag Kriterleri eşitlik istiyor
Acuner, sözlerini şöyle sürdürüyor:
* Türkiye'nin 1986'da onaylayarak taraf olduğu Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin 4. maddesi ve AB Amsterdam Anlaşması'nın 141. maddesi, "yasalar önünde eşitlik" anlayışının ötesine geçerek kadınlar için "özel önlem politikalarını" yasal hale getiriyor.
* Türkiye'nin 1999'da AB'ye aday ülke ilan edilmesinin ardından AB'ye sunulan Ulusal Program'da da bu değişiklik kısa vadeli hedefler bölümünde yer alıyor.
* Kadın erkek eşitliği, Kopenhag Kriterleri altındaki siyasi kriterler arasında da yer alıyor. Türkiye Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirmezse, AB'ye üye olamaz; müzakerelere de başlayamaz.
* Dolayısıyla, örneğin Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat Yasasını, 2004'ün üçüncü çeyreğinde çıkartmak zorunda.
"Namus cinayetleri, AB gözetiminde"
Acuner, "namus cinayetleri" ve TCK'ya ilişkin düzenlemelerin de AB'nin Türkiye İlerleme Raporu'nda yer aldığına dikkat çekiyor.
TCK Tasarısı'nın kadınları birey olarak görmediğini, kadına karşı işlenen suçları, toplum düzeni çerçevesinde işlenmiş suçlar olarak değerlendirdiğini hatırlatıyor Acuner; talep ve önerilerini şöyle sıralıyor:
* TCK tasarısında 462. maddesinin kaldırılması yeterli değil. 31. maddede gerekli düzenlemeler yapılarak, "haksız tahrik" maddesinin namus cinayetlerine uygulanamayacağı açıkça belirtilmeli; madde 31'in namus cinayetlerinde kullanılması engellenmeli.
* TCK'nın 136. maddesindeki düzenlemeler acilen tamamlanarak, kadınların töre ve namus bahaneleriyle öldürülmelerinin engellenmesi için, "namus saiki" ile insan öldürme suçları da "nitelkil insan öldürme" maddesi kapsamına alınmalı.
"Bekaret kontrolü, suç sayılmalı"
* Bekaret kontrolleri kaldırılmalı; "bekaret kontrolü" ifadesi tasarıdan çıkarılmalı ve kadınlara bekaret kontrolü yapan herkesin cezalandırılacağı açıkça belirtilmeli. Bekaret kontrollerinin, bu ülkeden kazınması gerekiyor.
* Tecavüze uğramış bir kadının bakire olması veya olmaması işlenen suçun niteliğini değiştirmez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan davalarda, bekaretin delil olarak gösterildiği davaların hepsi reddedildi.
* Tasarının, bilimsel araştırmalar, sanat eserleri ve basın haberleri de dahil her türlü yayına yasak getirebilen müstehcenlik maddesi değiştirilmeli.
"İşimiz çok, vaktimiz az"
Avrupa Komisyonu'nun kadının insan haklarına ilişkin gelişmeleri yakından izlediğini belirtiyor Acuner, "İktidar ve muhalefet partilerinin sorumluluklarını yerine getirmesi, kadınlara yönelik toplumsal dönüşüm projelerini hayata geçirmesi gerekli" diyor ve ekliyor:
"Ulusal Rapor'da da İlerleme Raporu'nda da bu düzenlemelerin yapılması zorunluluğu yer alıyor. Önümüzde ise, Aralık 2004'e kadar çok kısıtlı bir süre var. Vaktimiz çok az, işlerimiz çok..."(BB)