Erkek bakışın görmek, nüfuz etmek ve sahip olmak istediği kadınlar 'seksilik' payesiyle ödüllendirilirler.
Erkek egemen toplumda çoğu zaman 'seksilik', yani erkek tarafından arzulanır olmak, kadınlar için de bir övünç kaynağıdır. Peki erkekler bu payeyi hangi kadınlara verirler? Kadını seksi kılan vücut ölçüleri mi, yoksa erkek iktidarı karşısında elde ettiği güç müdür?
Playboy'un, kendisiyle özdeşleşen 'seksi' kadın anketlerine bir yenisi daha eklendi.
Dergi son olarak ABD'nin büyük şirketlerinde görev yapan CEO'lar arasından "en seksi 10 kadın"ın seçimine girişti.
Seçilen kadın yöneticilerin fotoğrafları da çoktan internette dolaşmaya başladı.
Acaba seksi kadınları ABD'nin büyük şirketlerinde yöneticilik yapan kadınlar arasından seçme fikri nasıl bir ideolojik belirlenimin ürünüdür?
Erkekler için bu kadınları seksi kılan, vücut ölçüleri mi yoksa erkek iktidarı karşında elde ettikleri güç ve bu gücün doğurduğu tehdit midir?
Playboy bunu hep yapıyor...
Söz konusu dergi, kendileri için poz veren Playboy kızlarının yanı sıra, medyada popüler olan farklı meslek gruplarındaki kadınlara, dergilerine çıplak poz vermeleri karşılığında teklif ettiği büyük paralarla tanınıyor.
Derginin teklif götürdüğü kadınlar arasında -güncel gelişmelere bağlı olarak- iflas etmek üzere olan şirketlerin kadın çalışanlarından olimpiyat sporcularına, haber spikerlerinden hosteslere kadar farklı kesimlerden kadınlar yer almakta.
Dergiyi bu kadar ünlü ve popüler kılan, daha iyi bir ifadeyle adından fazlaca söz ettirmesini sağlayan nedenlerden biri de gösteri dünyasının dışında yer alan ve daha önce çıplak olarak fotoğraflanmamış kadınların pozlarını istemesi.
2000'lerin başından günümüze kadar olan süreçte derginin kimlere çıplak poz vermeleri için teklif götürdüğüne ilişkin küçük çaplı bir araştırma bile oldukça çarpıcı örnekler bulmamızı sağlamaya yetiyor.
Örneğin dergi 2001 yılında "Hangi spikeri çıplak görmek istersiniz?" başlıklı bir anket düzenleyerek, CNBC, CNN, CBS ve Fox News Channel gibi Amerika'nın önemli televizyon kanallarındaki haber spikerlerini 'seksilik' sınavından geçiriyor.
Derginin anketini Türkiye okuruna ulaştıran Sabah gazetesinin 7 Nisan 2001 tarihli haberinin spotunda, "Playboy, okurlarına dünyanın en saygın televizyonlarında finans haberleri sunan kadın muhabirlerden hangisini çıplak görmek istediklerini sordu. Anket erkeklerin fantezilerini coşturdu ama feministleri çıldırttı" sözlerine yer veriyor.
Haberin söylemi de en az Playboy'un teklifi kadar incelenmeye değer. Haberde "(dergi, anketi sonucunda) en çok oy alacak adayın ödülünü de belirledi: seçilecek spikere çok yüksek bir ücret karşılığı çıplak poz verme teklifi götürüleceği söyleniyor.
Haberde yer alan şu ifade ise hem oldukça çarpıcı, hem de bu yazının temel sorununu ortaya koyar nitelikte; "Playboycular, akıllı, kariyer sahibi, son derece ciddi görünümlü bu kadınları çıplak hayal etmeyi fazlasıyla erotik buluklarını belirterek, dergiye oy yağdırmaya başladılar".
Dergi'nin 'yaratıcı' tekliflerinin bir başka örneği 2002 yılında, iflas eden Enron firmasının kadın çalışanlarına götürdüğü teklif.
25 Mart 2002 tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, Playboy fotoğraf müdürü Gary Cole, "Bir kapı kapanırsa başka bir kapı açılır. Enron kadınlarına, kendilerine yepyeni ufuklar açabilecek bir fırsat sunmak istiyoruz" sözleriyle firmanın kadın çalışanlarına dergileri için çıplak poz vermelerini teklif ediyor.
Hürriyet gazetesinin haberinde, ABD'nin önde gelen enerji devlerinden Enron şirketi iflas edince binlerce kişinin işsiz kaldığı da hatırlatılıyor.
İşsiz kalan kadın çalışanların önlerine konulan fırsat ise çıplak poz vermeleri...
Bu söylem, hangi toplumsal statüde olursa olsun, kadınların her zaman bedenlerini kullanarak para kazanabilecekleri gibi ayrımcı bir söylemin yeniden ifadesi.
Medyada ve iş dünyasında kadının temsili
Yukarıda sunulan örnekler, medyada ve iş dünyasında kadının temsiline ilişkin olarak söylenen pek çok şeyi sınamamıza imkan sağlar.
Bilindiği gibi medyada kadın, genel olarak iki biçimde temsil edilir; "kutsal eş/anne" ve "cinsel obje".
Yukarıda adı geçen kadınlar, "kutsal eş/anne" modeline uymayan, dolayısıyla ikinci temsil biçimine mahkum kalan kadınlardır.
Connel, toplumsal cinsiyet ilişkilerinde "hegemonik erkeklik" kavramından söz eder. Buna göre hegemonya, "mutlak kültürel egemenlik", yani farklı seçeneklerin ortadan kaldırılması" anlamına gelmez.
Ancak diğer örüntüler ve gruplar, ikincil konuma itilir. Başka bir ifadeyle farklı kadınlık ve erkekli biçimleri ikincil konuma itilirler.
Connell'ın ifadesiyle, "kadınlığın inşasının kaçınamayacağı egemenlik yapısı, Heteroseksüel erkeklerin küresel egemenliğinden başka bir şey değildir.
Süreç, bu egemenliğe boyun eğme veya direnme etrafında kutuplaşma eğilimi" taşır (1998: 250, 251).
Ancak bu direme de hegemonya pratikleri tarafından değersizleştirilir ya da ikincilleştirilir. Playboy'un kariyer sahibi kadınlara götürdüğü teklif de bu ikincilleştirmenin örneklerinden biridir.
Her iki haberde de dikkat çeken bir başka nokta, kadınların kendi aralarında bir rekabete, yarışmaya sokulmasıdır. Hollywood sinemasında kadının temsiline ilişkin çalışmalar, kadınların yalnızca erkeklerle ilişkileri bağlamında ya da öteki kadınlarla çatışma ya da rekabet içinde temsil edildiklerinin altını çizmektedir.
Kadın böylece herhangi bir kadın dayanışmasının öznesi olamaz, sürekli olarak birbirleriyle rekabete çağrılır.
Angela Mc Robbie, kadın dergilerini cazip kılan temel şifrelerden birinin, "romans" (aşk macerası) şifresi olduğunu belirtir.
Aşk macerasında kadınlar, "hem kendi yaşamında yalnızdır, hem de diğer kadınlarla rekabetinde. Arkadaşlar, her zaman potansiyel rakiplerdir".
Enron şirketinin işsiz kalan kadınları da kendi içlerinde bir dayanışmaya değil, yarışmaya/rekabete itilmektedir.
Ancak bu rekabet iş yaşamında erkeklerin de yaşamak zorunda kaldığı rekabetten farklı olarak, romansın kurgusunda olduğu gibi erkekler tarafından "beğenilme"ye yönelik bir rekabettir.
Playboy 2002 yılında da, iflasın eşiğine gelen Bulgaristan Devlet Hava Yolları Balkan Air'in hosteslerine çıplak poz vermelerini teklif eder.
16 Ekim 2002 tarihinde Yeni Asır gazetesinde yer alan yazıya göre Balkan Air'in hostesleri, hem şirketin durumunu kamuoyuna duyurarak çözüm yolu bulmak, hem de maddi destek sağlamak amacıyla derginin teklifini kabul ederler.
Hosteslerin fotoğraflarının derginin Kasım sayısında yayınlanacağı belirtilen yazıda, "Bakalım çıplak hostesler Balkan Air'i iflastan kurtaracak kadar güzel mi?" sorusu da yer alır.
Bu örnekte de kadınların "güzelliği" erkek gözün sınaması ya da onayına ihtiyaç duyan bir kavram olarak karşımıza çıkar. Ayrıca erkeklerin alanı olarak kurulan iş dünyasındaki ayrımcı söylem ve pratikler de bir kez daha görünür hale gelir.
İş bölümü, otorite paylaşımıdır
İş dünyası erkeğin egemen olduğu, erkek ait bir alan olarak kurgulanır. İş dünyasının 'kuralları' ve medyada iş yaşamına ilişkin temsiller de bize sürekli olarak bu durumu hatırlatır.
Peki iş dünyasını erkeklere, ev içi yaşamı ise kadınlara ait kılan pratikler nasıl belirlenmiştir?
İşte bunu en iyi açıklayan, cinsiyetler arasındaki işbölümünün, aynı zamanda bir otorite paylaşımı olduğu tespitidir.
Hegemonik ilişkiler çerçevesinde kadınların iş yaşamında varlığı, erkek otoritesini sarsacak nitelikte olmamalıdır.
Çalışma yaşamında kadınlara uygun görülen işler de özel ve kamusal alan ayrımı çerçevesinde, kadınları yine özel yaşamın sınırlarına hapseden işlerdir.
Bu işler, içeriği ve statüsü açısından kadınların ev içi rollerinin bir uzantısı olan, hemşirelik, sekreterlik, çocuk bakıcılığı gibi işlerdir.
Hosteslik mesleği ise kadının ev içi rolüyle, cinsel obje konumunu harmanlayan bir meslek olarak algılanmaktadır.
Mesleğin yazılı olmayan kuralları arasında bir takım bilgi ve becerilerin yanı sıra, iyi bir fiziğe sahip olmak gelmektedir.
İş yaşamında bilgi ve becerisiyle yönetici konumuna yükselmiş, kariyer sahibi kadın, bu iş bölümünün sınırlarını çiğnemiş ve böylece otorite paylaşımını da tehdit eder konuma gelmiştir.
İşte bu tehditten dolayı, -yukarıda belirtildiği gibi- belli temsil biçimleri içerisine hapsedilerek ikincilleştirilir.
İş dünyasında erkeklerle rekabet edebilecek eşit bireyler olarak değil, erkeklere kendini beğendirme yarışının nesneleri olarak sunulur.
İş dünyasındaki kadınların, özel yaşamları üzerine söz söylemek, söz üretmek, onların mahremiyet alanlarına girmeye çalışmak bu ikincilleştirme pratiğinin göstergeleridir. Bu nokta da mahremiyet üzerine de kısa bir açıklama yapmak gerekir.
Mahremiyet, kişinin kamuyla ve başkalarıyla paylaşmak istemediği, "özel alanında" yaşadığı sıradan olaylar ve deneyimler olarak tanımlanabilir.
Kavram, "ortada mutlaka saklanacak bir şey olduğunu ve utanılacak bir şeyin saklandığını ima etmez.
Belsey'in ifadesiyle "mahremiyet, kişinin kendi yaşamının kontrolünü bir başka insanın eline vermemenin önemli olduğunu kabul eder".
Mahremiyet, "kişinin kendi yaşamının kontrolünü" elinde tutması olarak tanımlandığında, mahrem alana girmek, bu kontrolü yıkmak, bir başkasının yaşamına nüfuz etmek anlamına gelir.
Güçlü kadını fethetme arzusunun ya da haberdeki ifadeyle "erkeklerin ciddi kadın fantezisi"nin kaynağının, onun İktidara karşı direnmesi olduğu söylenmelidir. Yeğenoğlu'nun belirttiği gibi "nerede direnç varsa, orada arzu olduğunu kabul etmemiz gerekir...; direnç arzuyu mümkün kılan koşuldur". Medyada bu arzunun yarattığı fethetme, erkek gözün temasına açık hale getirme ve ikincilleştirme gibi pratiklerle mücadele edebilecek başka direnç noktaları ve pratikler geliştirmenin yollarını aramaya devam etmek gerekmektedir. (EBA/EZÖ)
* Emel Baştürk Akca, Doç. Dr. , Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi
Kaynaklar
Belsey, Andrew. (1998). "Mahremiyet, Aleniyet, Siyaset". Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, ss: 102-118 içinde A. Belsey & R. Chadwick (der.). Çev: Nurçay Türkoğlu. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Connel, R. W. (1998). Toplumsal Cinsiyet ve İktidar; Toplum, Kişi ve Cinsel Politika. Çev: Cem Soydemir. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Storey, John. (2000). Popüler Kültür Çalışmaları; Kuram ve Metotlar. Çev: Koray Karaşahin. İstanbul: Babil Yayınları.
Yeğenoğlu, Meyda. (1996). "Peçeli Fantaziler: Oryantalist Söylemde Kültürel ve Cinsel Fark" ss:107-159 içinde Oryantalizm, Hegemonya ve Kültürel Fark. Keyman, Mutman, Yeğenoğlu (der.) İstanbul: İletişim Yayınları.