Bingölçe, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından desteklenen projede, kadınların maruz kaldığı şiddeti "dil" ve "el" olarak ikiye ayırıyor. bianet'in görüştüğü Bingölçe, konuştuğu kadınların tamamının sözel şiddete maruz kaldığını, yani "dil dayağı" yediğini söylüyor.
Görüştüğü kadınları rastgele seçen Bingölçe, genellikle baba, ağabey, koca, kaynata ya da sevgililerinin uyguladığı şiddete maruz kalan kadınların zaman zaman da anne, kaynana ve görümce şiddetiyle karşılaştığını da gözlemlemiş.
Her şey incitiyor ama "orospu" en kırıcısı
Kadınların karşılaştığı küfürler arasında en çok "orospu" kelimesinden incindiğini kaydeden Bingölçe, kadınların bu kelimeyi duyunca "tüylerinin diken diken olduğunu", "iki kat acı hissettiğini" belirttiklerini anlatıyor. Bingölçe, kitabın önsözünde bu kelimenin kullanılmasının nedenini şöyle açıklıyor:
"Nedense erkekler kadınları en fazla 'sahiplendikleri', 'başka durum ya da kişilerden sakındıkları', 'koruma altına aldıkları' anda bu sözcüğü kullanıyor ve ardından da dövüyorlar."
En çok aldığı tepkinin "ağır ve acıtan bir çalışma hazırladığı" noktasında geldiğini belirten Bingölçe'yi de, en çok "orospu" kelimesinin erkek akraba tarafından kullanılması ve bazı kadınların şiddetin her türüne maruz kaldığını görmesi etkilemiş.
En yaygın savunma "sensin o"
Kadınların sözlü şiddete maruz kaldıkları noktada, "aynı seviyeye inmemek" için, "sensin o", "kendinsin", "senin ailendir" gibi karşılıklar verdiğini aktaran Bingölçe, küfrün fazla tercih edilmediğini kaydediyor.
Şiddetin dilin her alanına girdiğini kaydeden Bingölçe, ninni olarak söylenen şu örneği veriyor:
"Ninni diyem yatasın/ Çabucak boy atasın/ Baban beni döğende/ Sen de ona çatasın"
Diğer bir örnek de bedduadan: "Allah seni tuta peygamber vura, seni bir tuta bini parçalaya."
Kadınlar içlerindeki küfrü şöyle ifadelendiriyorlar: "Babasının piçi", "babası ne ki bu ne olsun", "bana mı çekecek itin oğluna çekmiş".
Bingölçe'nin görüştüğü kadınlardan bazıları ekonomik özgürlüğünü kazanarak şiddetten kurtulmuş. (AÖ/NZ)