Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) kurucusu avukat Habibe Yılmaz Kayar, aile içi şiddetin önlenebilmesi ve kadınların şiddetten korunabilmesi için devlet kurumları arasındaki koordinasyonun önemine dikkat çekti.
"Kadına yönelik şiddet yalnızca asayiş sorunu olarak algılanmamalı. Mücadele için polisiye ya da hukuki önlemler tek başına yeterli olmayacaktır" diyen Kayar, sorunun çözümü için kadını şiddetten koruyacak aile mahkemelerinin bu tedbirlerin uygulanmasını da izleyip sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.
"Kadına yönelik şiddet bir toplumsal sorundur. Şiddetin önlenmesi için kadına yönelik şiddetle mücadele için sistemli bir devlet politikası izlenmeli, 2006/7 sayılı başbakanlık genelgesi kararlı bir devlet politikası olarak sürdürülmelidir."
Eleştiri ve öneriler
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün (KSGM) 4320 Sayılı Ailenin Korunması Kanunu'nda yapmaya hazırlandığı değişiklikleri bianet'e değerlendiren Kayar, eleştiri ve önerilerini şöyle sıraladı:
* Kanunun adı "Ailenin Korunmasına Dair Kanun" yerine "Şiddetten Korunma Kanunu" olarak değiştirilmeli.
* Evlenmeden bir arada yaşayan bireylere, bu beraberlik sona erdiğinde de koruma sağlanmalı.
* Eş ve çocuklar dışında, birlikte yaşamayan aile üyelerini koruma dışında bırakan metinden, "aynı çatı" sözü çıkarılmalı.
* Evlilik birliği olmaksızın bir arada yaşayan bireylerin çocuklarının korunması için tarafların müşterek çocukları olmaları koşulu kaldırılmalı.
* Tedbir süresince çocukların velayet hakkının diğer eş tarafından kullanılmasına karar verilebilmesi olanağı yasada yer almalı.
Başvurular aynı gün sonuçlanmalı
* Hakim başvurunun yapıldığı gün karar vermeli.
* Kolluğa ve savcılığa haber aldıkları vakaları aile mahkemelerine aynı gün bildirmeleri yükümlülüğü getirilmeli.
* Koruma kararının posta yolu ile karakola bildirilmesi yerine bir örneği mağdura verilmeli ve bu örneğin karakola verilmesi yeterli sayılmalı. Koruma kararının bireylere yazılı bildirimi şartı aranmamalı. Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişinin ikametgâhına bırakılacak bildirimin ihtar yerine geçmesi sağlanmalı.
Ekonomik bağımlılık engellenmeli
* Kadını şiddete katlanmak zorunda bırakan nedenlerin başında, ekonomik bağımlılık geliyor. Şiddetten korunabilmesi için, mağdur kadının istihdamı sağlanmalı.
* Nafaka işlemleri zaman aldığından, mağdurların yeni bir mağduriyet yaşamasına yol açıyor. Hakim nafakanın şiddet uygulayan kişiden ve doğrudan ödenmesine karar verebilmeli.
* Şiddet uygulayan kişi ailenin geçimini sağlayan kişi ise mağdurun bu parayı şiddet uygulayan kişiden tahsil etmesi beklenmemeli. Devlet nafakayı mağdura hemen ödeyip daha sonra şiddet uygulayandan tahsil etmeli. Nafaka takdiri halinde kullanılmak üzere bir fon oluşturulmalı.
* Evden uzaklaştırılan kişinin elektrik, su, doğalgaz, kira gibi giderlere ilişkin yükümlülüğünün devam edeceği belirtilmeli.
* Koruma kararının ihlali karşısında verilecek ceza etkin ve caydırıcı olmalı. Yasaya cezaların ertelenemeyeceği, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemeyeceği yönünde bir düzenleme eklenmeli.
* Şiddetin ruhsal, sosyal, cinsel, ekonomik vb. türlerinin olduğu yasada açıklanmalı.
Kadınlara hukuki, psikolojik, sosyal destek sağlanmalı
* Yürürlükteki CMK mağdurlara da vekil atanması olanağı sağlıyor. Bu olanak aile içi şiddet mağdurları için de geçerli. Bu olanaktan yasal düzenlemede bahsedilerek kadınlara hakları hatırlatılmalı.
* Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması yetersiz kaldığında mağdurların sığınma evine yerleştirilmesi olanağı yasada düzenlenmeli.
* Tedbir süresinde mağdura hukuki/psikolojik/sosyal/ekonomik vb destek olanağı yasada yer almalı. Koruma süresince sosyal çalışmacıların mağdurla ilişkiye geçmesi, tedbire ilişkin izlemede bulunması ve gerekirse düzenlenecek rapor ile koruma kararının süresinin uzatılması yönünde görüş oluşturması yarar sağlayabilir.
* Aile Mahkemelerinin kapalı olduğu saatlerde de koruma kararı verilebilmesi için gerekli düzenleme yapılmalı.
*Aile mahkemelerinin görev alanı, amaca uygun olarak yeniden tanımlanmalı, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanundaki ceza hükümlerinin uygulanması da sulh ceza mahkemelerinden alınarak, kararların asıl sahibi olan aile mahkemelerine bırakılmalı. (BB/EÖ)