Devlet görevlilerinin kanunları hiçe sayarak davranması suçtur
Gülbahar, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un "kadına yönelik şiddet ihtimalinin bulunduğu her durumda, kamu görevlisi olsun olmasın herkese o kadın hakkında koruma emri çıkartılmasını isteme görevi ve zorunluluğu" getirdiğini, S.A. olayında olduğu gibi devlet görevlilerinin bütün bu kanunları hiçe sayarak davranması açıkça bir suçtur" dedi.
Gülbahar, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Türkiye'nin uluslararası sözleşmelere de imza attığını hatırlattı.
Adalet Bakanlığı'nın, İçişleri Bakanlığı'nın, Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın ve 4 Temmuz tarihinde Başbakan Erdoğan'ın çıkarttığı genelgelerin bu konuda kamu görevlilerine görev verdiğini söyleyen Gülbahar, "bütün bunlara rağmen 'kadın geç başvurmuştu', 'aile çok ikna ediciydi', 'biz aileye tembih ettik' gibi gerekçelerin hiçbirisi bu tür olaylarda kamu görevlilerinin işlediği suçu örtbas etmeye yetemez" dedi.
"Umursamazlık"tan "yapma e mi" deme noktasına gelindi
Kadınların on yıllardır şiddete karşı verdiği mücadelede geldiği noktanın "devletin vatandaşa 'yapma e mi' demesi olduğunu ifade eden Gülbahar, durumu, "'Biz aileye yapmamasını tembih ettik', diyen bir savunma olamaz. Bu memlekette 'yapma e mi' kanunu yoktur. Kadınların yaşam hakkı, can güvenliği, şiddetsiz bir hayat yaşama hakkı, tembihlerle nasihatlerle sağlanamaz" sözleriyle eleştirdi.
Bu olayda, devletin olayla ilgili tüm kurumlarının "görevi ihmal suçu, önlememe suçu, bildirmeme suçu, suçlular hakkında yasal işlemleri yapmayarak onları koruyup kollama suçu, suça iştirak ederek, azmettirme suçunu" işlediğini bildiren Gülbahar, kadınların umursamazlık politikası nedeniyle hayatını kaybettiğini vurguladı.
"Devleti büyük tazminatlar bekliyor"
Devletin, bu olaylarda kadınların uğradığı bütün zararları tazmin etmekle yükümlü olduğunu ifade eden Gülbahar, "Önümüzdeki dönemde devleti büyük tazminat davaları bekliyor" dedi.
Artık sıradan vatandaşların bile hayatı tehlike içinde bulunan kadınlarla ilgili yapılması gerekenleri sıralayabilecek kadar bilinçlendiğini hatırlatan Gülbahar, yetkililerin duruma el koymak zorunda olduğunu kaydetti. Savcıya "ulaşamamak" gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, savcının ulaşılabilir olması gerektiğini dile getiren Gülbahar, savcının da her olaya ulaşmak zorunda olduğunu açıkladı.
"Suçluyu kayıran görevli 5 yıl hapisle yargılanmalı"
Gülbahar şöyle dedi:
"Ceza Yasası'nın (TCK) 279. maddesi bu tür suçlar karşısında kamu görevlileri için ve adli kolluk görevindekiler için çok daha ağır cezalar getiriyor. Komik olan 'yapma e mi' diye tembih eden kamu görevlileri, 283. madde çerçevesinde açıkça suçluyu kayırdıklarını, suç işleyen bir kişiye araştırmadan yakalama kararından kurtulması için imkan sağladıklarını, kendi ağızlarından itiraf ediyorlar. Bunun da cezası 6 aydan 5 yıla kadar hapistir. Yaşam hakkı en önemli hak olduğu için 'aileye yapma e mi, deyip kızı teslim ettim' diyen kamu görevlisinin sadece 283. maddeden bile 5 yıl hapisle yargılanmasını istemek gerekir."
Özgökçe "savcıya ulaşamadık" diyor, Vali "yetkimin dışında"
Olayı kamuoyuna duyuran Van Kadın Derneği'nden Zozan Özgökçe, yaşadıkları karşısında yetkili bulmakta zorluk çektiklerini belirtti. S.A'nın her yere başvurduğunu, her yerden geri çevrildiğini açıklayan Özgökçe, "her gün bir program olamaz" diyerek, pazar günü Fatih Çekirge'nin olayı televizyondan aktarmasının "şans olduğunu" vurguladı.
Valiye ve savcıya ulaşamadıklarının altını çizen Özgökçe, bu konuda, her zaman ulaşılabilecek kalıcı bir yetkilinin olması gerektiğini sözlerine ekledi.
bianet'in görüştüğü Van Valisi M. Niyazi Tanılır da, "olayın adli sürece tabi olduğunu" söyleyerek yorum yapmaktan kaçındı. Tanılır, "Biz haberdar olduğumuz andan itibaren savcılığı haberdar ediyoruz" dedi.
Programda konuşmasının ardından Jandarma'nın olaya müdahale etmesininse yine kendisinin savcıya haber vermesiyle gerçekleştiğini kaydeden Tanılır, "Benim talimat verme yetkim yok" diye konuştu.
Tecavüz sonrası "berdel"
Olay, 23 yaşında silah zoruyla tecavüze uğrayan S.A.'nın ailesi tarafından öldürüleceğinden korkarak, Özalp Cumhuriyet Savcılığı'na başvurmasıyla başladı. Özalp Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şahin, mağdur S.A.'nın babasını aradıktan sonra, "Kızı bir şartla veririm, öldürmeyin Başkale'deki gibi" demişti.
S.A.'nın kocası, tecavüz edenin ailesinden 16 yaşındaki kızını alarak, "berdel" yoluna başvurmuştu. (AÖ/TK)