Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER), kadınların yurttaşlık hakları konusunda özellikle seçmenler ve potansiyel adaylar olarak farkındalık kazanmalarını hedefleyen “Kadın Yurttaşların Güçlendirilmesi” projesiyle 1708 kadına ulaştı.
Urfa, Muş, Konya, Antalya, Aydın, Sinop, Çanakkale ve Trabzon’da kadınları biraraya getiren projeyle, kadın adayları ve seçmenleri yerelde güçlendirmek, sayılarını artırmak ve kadın yurttaşların, yurttaşlıktan doğan haklarını etkili bir biçimde kullanmalarını sağlamak amaçlandı.
Kadın yurttaşın el kitabı
KA.DER’in Avrupa Birliği’nin Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı (DİHAA) programının mali desteğiyle yürüttüğü “Kadın Yurttaşların ve Aktivistlerin Seçmenler ve Aktif Yurttaşlar olarak Güçlendirilmesi” projesi 20 ay sürdü.
Kolaylaştırıcı eğitimleriyle her eğitim düzenlenen ilden ve çevre illerden sivil toplum örgütlerinde aktif kadınlar, üç gün boyunca eğitim aldılar. Ardından kendi çevrelerinden en az 15 kadına edindikleri bilgi ve deneyimi aktararak, kadınlar için pratik bilgiler içeren “Kadın Yurttaşın El Kitabı”nı ilettiler.
Proje kapsamında hazırlanan “Kadın Yurttaşın El Kitabı”nda Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Bakış Açısından Siyaset, Hakların Gelişimi ve Kadın Yurttaşlık, Siyasal Haklar ve Yerel Yönetim, Kişilik Hakları ve Kadın Yurttaşlar, Haklarımız: Beden Politikaları/Doğurganlık Hakları ve Medeni Kanun’da Kadınlar Açısından Önemli Maddeler, Kadına Yönelik Şiddet ve TCK, Anayasal Haklar ve İş Hayatındaki Haklar konularına yer verildi.
Bir sonraki aşamada eğitimlerin içeriğinin basılı hale getirilerek dağıtımı yapılacak olan bilgilendirici kitapçıklar ile toplam 8000 kadına ulaştırılması planlanıyor.
“Eğitimi alan bizlere fazlasıyla iş düşüyor”
Projeye kolaylaştırıcı ve katılımcı olarak katılan kadınların paylaştıkları tanıklıklar şöyle:
Ayşe Döner: KA.DER’in eğitiminde sadece 20 kişiydik ama öğrendiklerimizin yansıması çok olacak. Artık partiler kadın aday adaylarını çalıştırıp, en son sıraları vererek onları geri planlara atamayacaklar. Unutmasınlar ki oyların yüzde 50’sini kadınlar veriyor. Eğitimi alan bizlere fazlasıyla iş düşüyor. Bilgiler paylaşıldıkça çoğalır.
Selvi Demir: Okuma yazmayı öğrendiğimde vermiş olduğunuz bu kitabı (Kadın Yurttaşın El Kitabı) iyice okumak istiyorum. Eğer bu kitapta anlattığınızı bizler evdekilere söylemiş olsak bir daha buraya göndermezler. Siz okuma-yazma öğrenmeye mi gidiyorsunuz yoksa bizlere karşı çıkmak için mi gidiyorsunuz derler. Evlerde bizler önce babalarımızın kızları, kardeşlerimizin bacıları. Şimdi de eşlerimizin karıları, çocuklarımızın anaları daha da gidiyor işte. Gelinler, damatlar derken devam ediyor. Birde bakıyoruz ki hayat bitmiş. Hani verilen haklar nerede? Olsaydı ben şimdi burada çocuğumla aynı okulda olmazdım. En başta istediğimle mi evlendim? Çocuk yaşta gelin oldum. Derken anne oldum. Bunların hangisini ben istedim. Hep başkalarının isteği doğrultusunda oldu. Okuma-Yazma belgemi alayım. Ben de muhtar olmak istiyorum.
Elif Çetinbaş: Bu eğitim programının tam da seçimlerden önce uygulanması bana büyük bir özgüven ve şevk verdi. Hatta öyle ki, kadınların karar mekanizmalarında yer almaları gerektiğine olan müthiş inancım Muş’ta İl Encümenliğine başvurmama sebep oldu. Sadece başvurumun erkekleri tedirgin etmesi ve çeşitli yollar denemelerine, yer almamam için ellerinden geleni yaptıklarına şahit oldum. Muş merkezden başvuru yapan tek kadındım. 5. sıradan aday gösterildim. Başlangıç için bunun önemli bir adım olduğuna inanıyorum. Ve çok önemli geri bildirimler aldım. Bu da beni daha çok cesaretlendirdi.
Resmiye Körükçü: Genç kadınlarımızın siyasete girmelerini çok istiyorum. Benim yaşım 56 olmasaydı inanın beni kimse tutamazdı. Eh ben de yeraltı sularımızın korunması konusunda çalışıyorum Ekolav diye bir projem var. Evsel atık suyu tekrar kullandıracak bir sifon yaptım bu sayede de adım mucite çıktı. NTV deki Türk Mucit yarışmasında finale kaldım 4. oldum. 11 erkek, tek kadın da bendim. Şimdilerde uluslararası su forumlarına katılıp projeme destek arıyorum. Anlayacağınız ben de durmuyorum, küresel ısınma mı yoksa küresel soğuma mı yaşayacağız bilemem ama tek bildiğim Türkiye’mizde ne yazık ki su zengini olmadığımız.
Esra Kavasoğlu: bu eğitim tahminimin çok ötesinde asıl benim için bir gelişim ve değişim fırsatı sağladı. Grubun büyük bir çoğunluğu asistan olduğum dönemde derslerine girmiş olduğum öğrenci genç kadınlardan oluşuyordu ve ben görev sürem boyunca onlarla arkadaş gibi olduğumu düşünüyordum. Fakat eğitimden sonra anladım ki benim de bir oto-sansür mekanizmam varmış ve öğrencilerimle ilişkilerime ciddi anlamda yansımış. Eğitimdeki “hiyerarşiyi ortadan kaldırma” amacıyla beraber bu sansür de ortadan kalktı. Ve çok daha yakın, sıcak, samimi, içten bir iletişime geçilebildi. Yıllardır bir arada olduğum “öğrencilerime” ilk defa bu kadar dokunabildiğimi hissettim. (ÇT)