Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Kadın Sekreteri Gülçin İsbert, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun Yatılı İlköğretim Bölge Okulları'na (YİBO) ve pansiyonlu okullara 300 kadın yönetici atamasını "Kronik bir hastalığı aspirinle tedavi etmeye çalışıyorlar" sözleriyle değerlendiriyor.
YİBO'ları asimilasyon politikalarının uygulandığı, kışla yapısındaki kurumlar olarak nitelendiren İsbert'e göre YİBO'ların kapatılması, yerlerine çocukların insan haklarına uygun koşullarda eğitim alabileceği kurumlar oluşturulması gerekiyor.
YİBO'lardaki koşulların hem öğretmenler hem de çocuklar açısından çok ağır olduğunu vurgulayan İsbert, "Kökleşmiş yapısal sorunları çözmeden kadın yönetici atamak çözüm getirmez, belki geçici rahatlama sağlar" diyor.
"Kadın yöneticiler yapısal sorunlarla yüzyüze kalacak"
Eğitim ve bilim alanında 800 bine yakın kamu çalışanının yüzde 40'tan fazlası kadın olduğu halde yönetimdeki kadınların oranının yüzde beşi geçmediğini hatırlatan İsbert, "Tek kadın il milli eğitim müdürü yok. Şube müdürlerinden yalnızca beşi kadın. Bir kadın müsteşar var. Rakamlar cinsiyetçi işbölümünü ortaya koyuyor" diyor.
İsbert'e göre, öğretmenlik mesleği anneliğin, bakıcılığın devamı gibi görüldüğü için öğretmenler arasında kadınların oranı fazla, YİBO'lara kadınların atanması da bu zihniyetle ilişkili. Ancak, YİBO'lara kadın idareci atanması sorunları çözmeye yetmeyecek; aksine kadın idarecileri büyük yapısal sorunlarla yüzyüze bırakacak.
YİBO'larda şiddet, taciz ve istismar olaylarının yaygınlığına dikkat çeken İsbert, "YİBO'lara kadın yönetici atanmasının Siirt, Pervari ve Tunceli'deki yatılı ilköğretim bölge okullarında açığa çıkan şiddet, taciz ve istismar olaylarıyla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Siirt'teki olayla ilgili davanın beşinci duruşması 10 Şubat'ta görülecek. Tacizle suçlanan müdür yardımcısı halen yakalanamadı. Bu durum, bu kişileri koruyan ve kollayan bir sistemin de göstergesi. Hal böyleyken YİBO'ların kapatılması yerine kadın yönetici atanması beyhude bir çabadır" diye konuşuyor.
YİBO'lardaki sorunlar
İsbert, YİBO'lardaki sorunları ise şöyle sıralıyor.
"YİBO'ların büyük bölümü Kürt illerinde. Çocuklara özellikle Türk-İslam sentezi empoze edilmeye çalışıyor. Çocuklar altı yaşından itibaren ailelerinden, ananelerinden uzak tutularak 'eğitilmeye' çalışılıyor.
Pek çoğu aile özlemi duyuyor, kişisel bakımlarını yeterince yapamıyor. Hafta sonlarını ve tatillerini de okulda geçirmek zorunda kalıyor. Velilerine istedikleri zaman ulaşamadıkları için maruz kaldıkları şiddet ve istismarı aktaramıyor.
Öğrenciler kendilerini değersiz hissediyor, sosyalleşme sorunları yaşıyorlar. Kendilerini yeterince ifade edemiyor, özgüven eksikliği yaşıyorlar. Askeri mantık hakim. Rehberlik ve danışmanlık hizmetleri, sosyal faaliyetler yetersiz. Pek çok YİBO'da sağlık personeli ve revir yok.
Büyük yaştaki öğrenciler ile küçük yaştaki öğrencilerin aynı odalarda kalması, ortak banyo kullanımı istismara neden oluyor." (BB/EÖ)