Hasan Öztoprak, son yılların en yetenekli yazarlarından Aslı Erdoğan'la yaşadığı ilişkiyi anlatıyor kitapta. Kitabı yayınlanmadan okuyan Haber Türk gazetesi kültür sanat editörü Ayça Atikoğlu, köşesinde bunun bir roman değil öz yaşam öyküsü olduğunu ve tüm bunları partnerinden izinsiz, habersiz ortaya saçtığını yazdı.
"Kalemimi kirletmezdim"
Aslı Erdoğan ise Hürriyet muhabirinin sorularını yanıtlayarak; Rahatsız oldum ve bunu iğrenç buldum. Edebiyat mastürbasyon ve intikam amacıyla kullanılamaz. Ben buna karşı çıkıyorum. Yazının kutsallığı vardır ve bunu korumak gerekir. Kitabı asla okumayacağım. Hasan Öztoprak, bunu kitabın popüler olması için kullanmış olabilir, ama ben merak bile etmiyorum. Bir ilişki deşilebilir ama böyle olmaz," dedi.
Erdoğan, "Siz yazar mıydınız, böyle bir şeyi" sorusunu ise "Asla yazmazdım. Benim edebiyata olan saygım çok büyük. Kalemimi böyle kirletmezdim. Bu yüzden Hasan Öztoprak'ın ne yaptığı beni ilgilendirmiyor.," diye yanıtladı.
Editör toplantıda!
Kendisi de bir yayıncı olan Öztoprak, kitabı kendi yayınevinden değil, başka bir yayınevinden çıkarıyor. Editörü İlknur Özdemir'e ulaşmak ise imkansız. Çünkü sürekli toplantıda!
Kadın yazarlar tepkili
Yaşanmış bitmiş bir ilişkinin en mahrem ayrıntılarını kendi gözlüğünden bakarak aktarmak, üstelik adı geçen kişiyi de deşifre etmek ne anlama geliyor. Kadın yazarlar değerlendirdiler.
Leyla Erbil: "Edebiyatın bu kadar açılıp saçılmaya ihtiyacı yok
"Kitabı okumadım ama sizin aktardığınız ve gazeteden okuduklarımdan yaşananları çok çirkin buluyorum. Yaşadıklarını yazması bir yana, ismini açıklaması çok çirkin. Daha önce de böyle bir olay yaşanmıştı. Ahmet Karcılılar da yazmıştı. Onun yazdığı kişi ünlü biri değildi, elli yıl sonra kim bilecek onu. Gerçek bir edebiyatın bu kadar açılıp saçılmaya ihtiyacı yok.
Müge İplikçi: "Edebiyat bir kurgudur"
Edebiyat bir kurgudur. Bunun ötesi de yoktur.
Zeynep Oral: "Yalnız edebiyat adına değil, insanlık adına utanç verici"
"Yalnız edebiyat adına değil, yazın adına değil, insanlık adına utanç duyulacak bir durum. Politikadan sanata, ekonomiden toplumsal yaşama her alanda bir yozluk, bir çöküş, bir pislik, çıkarların her şeyin önüne geçtiği bir ortama uygun işler yapılıyor. Elbette bunun edebiyatla, yazınla bir ilgisi yok.
Bu olay tek değil. Her alanda bu ucuzluğun piyasaya hakim olduğunu biliyoruz. Onun için bu olaya münferit bir olay olarak bakamıyorum.
Nihal Yeğinobalı: "Sıra aşklardan kazanç çıkarmaya geldi.
Böyle bir olayın yaşanmasına şaşmadım. Şaşacak bir şey kalmadı artık. Adına serbest piyasa düzeni mi diyelim, yeni dünya düzeni mi diyelim, her şey piyasa malı olunca, edebiyat meta haline gelince, sıra elbette aşklardan da kazanç çıkarmaya gelecekti.
Medya da televoleleşti, yangına körükle gidiyor. Bu kitaba edebiyat dememek lazım. Edebiyat çerçevesinde değerlendirmemek lazım. Bu olayın tanısı bu. Esas hastalık her şeyin piyasa malı olması.
Benden genç hanımlara da nasihat: Aşk yaşayacakları insanları daha dikkatli seçmeye çalışsınlar.
Berat Günçıkan: "Kahramanı, medyanın aracılığıyla okurun önüne atmak,ahlaksızlık"
Romanının otobiyografik özellikler taşıyıp taşımaması yazarın tasarrufunda ve mahremiyetindedir. Ancak ilişkide bulunulan insanları roman karakteri yapmak, sonra da bu kahramanı kitap daha fazla satsın ve daha fazla kazanayım diye medya aracılığıyla okurun önüne atmak ahlaksızlıktır. "Bu söylentilerin kaynağı ben ve yayınevim değil" demek yazarı aklamaz, ucuz savunmadan başka bir şey değildir..."
İpek Çalışlar: "Aslı Erdoğan'a sıcak duygularımı iletiyorum"
İki kişi arasındaki ilişkinin bir tarafın kararıyla roman kılığına sokulmasını katlanılmaz buldum. Kitabı yazanı, yayınlayanı ve tanıtımını yapanı da ayıplıyorum. Aslı Erdoğan'a da en sıcak duygularımı iletiyorum.
Duygu Asena: "Yazıyı, silaha çevirmeye kimsenin hakkı yok"
"Ben Haber Türk'te yarın yayınlanacak yazımda da belirttim; bir yazar yaşadıklarını yazar, aşkla, tutkuyla, intikam duygusuyla yazar. Ama yazıyı bir silaha çevirmeye kimsenin hakkı yok. Burada yaşanan budur. Benim de yazdıklarımda yaşadıklarımdan izler var, ama kimden söz ettiğimi kimse anlayamaz. İstesek biz de yazıyı silah olarak kullanabiliriz, erkekleri en can alıcı yerinden vurabiliriz, kimin cinselliği nasıl, boyutu ne kadar. Bu bir inceliktir, üsluptur. Bu yapılanın sanatla ilgisi yok. Tıynet meselesi.
Tabii bu yaşananlar yaşayacaklarımıza engel olmamalı, korkmadan hayata devam etmeliyiz. Çünkü kimin ne yazacağı belli olmaz. Eli kalem tutan da tutmayan da yazıyor."
Ece Temelkuran: "Çok çalışarak belki edebiyatçı olabilir, ama"
Kitabı okumadım. Bir kitap bir insanın acı çekmesinden daha önemli değildir. Bir insanın acı çekmesinden daha önemli olan kitapların yazarları da çok çalışarak belki edebiyatçı olabilirler ama efendi insanlar olabileceklerini söyleyemem."