ATGender (Avrupa Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları, Eğitimi ve Dökümantasyon Derneği) ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu'nun ortak düzenlediği panelde, farklı partilerden kadın milletvekilleri Türkiye'de toplumsal cinsiyet ve kadın sorunlarını tartıştı.
Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ayşe Betül Çelik'in moderatörlüğündeki panelde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Azize Sibel Gönül, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Melda Onur ve Barış ve Demokrasi Partisi eşbaşkanı, Diyarbakır milletvekili Gültan Kışanak konuştu.
Gönül: Davranışların değişmesi zaman alır
AKP milletvekili Gönül, araştırmalara göre Türkiye'de kadınların yüzde 35'inin hayatında en az bir kere eşinden şiddete uğradığını, bu kadınların yüzde 63'ünün maruz kaldığı şiddetten kimseye bahsetmediğini söyledi.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun faaliyetlerini anlatan Gönül, İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası'na da değinirken, "En iyi kanunu yapsanız bile bir takım davranış kalıplarının değişmesinin zaman alacağı aşikar" diye konuştu.
Onur: Korumacı anlayışla nereye kadar?
CHP milletvekili Melda Onur, erkek şiddetinin Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olduğunu söylerken, buna karşı alınan önlemlerin "korumacı" anlayıştan hareket etmesinin yarattığı sorunlara dikkat çekti.
"Kadının korunmasına yönelik çalışmalar yapılıyor halbuki şiddetle mücadele edilmeli."
Onur, Türkiye'de günlük konuşmalar, deyimler ve atasözlerine de cinsiyetçi söylemlerin egemen olduğunu hatırlattı, kadına şiddeti meşru kılan söylemlerden uzaklaşılması gerektiğini belirtti.
"Bunların genel politikaya yansımaması için kanaat önderleriniz kurdukları cümlelere dikkat etmesi gerek. Siyasilerin ağzından çıkan kelebek etkisiyle topluma yayılır.
"Yasalar yapılır ama teamüller ve söylemler bazen yasaların çok üzerinde oluyor."
Kışanak: Kadın sorunları politiktir
BDP milletvekili Gültan Kışanak, erkek şiddeti sorununun görünürlük kazanmasına rağmen, aileiçi şiddetle mücadele konusunda verilen çabalarla doğru orantıda bir gelişme yaşanmadığının söyledi.
"Türkiye'de kadın hareketi sorunun tanımlanması ve çözüm önerileri açısından çok önemli çalışmalar yapıyor. AB üyeliği vesilesiyle de olsa, siyasi iktidarlar da çaba gösteriyor ama çözemiyoruz.
"Korumacılık' adında eşit birey hukukunu kabul etmemek var. Koruma adına bile kadın erkeğin istediği gibi yaşamaya zorlanıyor.
"Şiddet de dahil, kadının kadın olmasından dolayı yaşadığı problemler politiktir. Çözümün özü ise eşitlik politikasıdır. Buna inanıyorsak, bunun için çaba sarfedip yol alabiliriz. Türkiye'de bu konuda yol alamamızın arkasında, ideolojik olarak bu eşitlik meselesinin kabul edilmemesi yatıyor.
"Bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var." (ÇT)