Pandemiyle birlikte ekran karşısında geçirdiğimiz sürenin artması bazı şeyleri daha iyi algılamamızı sağladı. Tüm medya araçlarında, kadınların öznesi oldukları konularda bile, sürekli erkek uzmanları izliyor, dinliyor olmamız da bunlardan biri. Örneğin, kadınların yaşam hakkıyla ilgili İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılma kararı değerlendirilirken ekranlarda yine erkek uzmanlar konuştu.
KA.DER’in Ocak 2021’de yayınladığı "TV Tartışmalarında Cinsiyetler Arası Uçurum" raporu da bu konudaki gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi. Temmuz 2020-Ocak 2021 döneminde 13 ana akım haber kanalını inceleyen KA.DER, ekranlardaki konukların yüzde 90’ının erkek olduğu sonucuna ulaştı.
TIKLAYIN - Ekranlardaki konukların yüzde 90'ı erkek, yüzde 10'u kadın
"Sensiz Olmaz Sessiz Olmaz" Platformu işte bu durumu değiştirmeyi amaçlıyor. Medyada kadınların hak ettikleri şekilde görünürlüklerini arttırmak ve kadın uzmanların seslerini daha fazla duyurabilmek amacıyla kurulan platformu ve yaptıklarını, kurucuları Ayşe Karabat ve Semin Gümüşel Güner ile konuştuk.
"Kadınların da temsil edilmesi için gayret ettim"
Öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz?
Ayşe Karabat: Gazeteciliğe, Yeni Yüzyıl gazetesinde başladım. O zamanlar muhabirlerin uzmanlık alanları olurdu. Bana da kadın ve çocuk hakları, çevre konuları verilmişti. Aslında belki de bu alanlar biraz daha az önemli sayıldığından... Sonra terfi ettirilip (!) diplomasi muhabirliğine başladım.
Ama bu alanlara ilgimi hiç kaybetmedim. Zira onları hayatın bizatihi kendisi olarak görüyorum. Diplomasi ve çatışma bölgeleri muhabirliği yaparken de, bu alanları hiç unutmayıp, o çatışmalardan en çok etkilenenler hakkında haberler yazdım hep. Sanırım, o yıllarda kadın odaklı habercilik anlayışım gelişmeye başladı. Sonra da bu hassasiyetimi hiç bırakmamaya çalıştım.
Semin Gümüşel Güner: Ben de gazeteciliğe, 1998’de İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesi’nde öğrenciyken, o yıllara damgasını vuran tartışma programı Siyaset Meydanı’nda başladım. Görevim, programla ilgili tüm hazırlıklara yardımcı olurken, her hafta işlenecek konuyla ilgili araştırma yapmak ve konuya hakim konuklar bulmaktı. Ardından yazılı ve görsel basında pek çok yerde muhabirlikten yazı işleri müdürlüğüne çeşitli görevlerde bulundum; ATV, Star TV, Aktüel, Nokta ve Newsweek Türkiye dergileri, Al Jazeera Türk, Habertürk…
Yaptığım tüm işlerde, kadın uzmanlara yer vermeye özen gösterdim ya da yaptığım haberde, kadınların da temsil edilmesi için gayret ettim. Özellikle Habertürk’te çalıştığım son dönemde, kadınların siyaset dışı ve çok iyi bildikleri konularda bile medyaya çıkmaktan nasıl geri durduklarına şahit oldum. Ayşe ile yaptığımız diğer çalışmalar sırasında, gözlem ve deneyimlerimizi bir araya getirince, bu tabloyu değiştirmeye yönelik, tüm tarafların ihtiyaçlarını karşılayabilecek, işlevsel bir proje geliştirme fikri oluştu zihnimizde...
"Çok ciddi bir orantısızlık var"
Bu fikri bir platforma dönüştürmeye nasıl karar verdiniz? Bana Kadınlar Anlatsın projesi ve Sensiz Olmaz Sessiz Olmaz platformu ile hedeflenen neydi?
S. G. Güner: Birkaç yıl önce Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun Azerbaycan Ofisi için, meslektaşlarımıza yönelik olarak toplumsal cinsiyet odaklı haberciliği merkeze alan bir el kitabı hazırladık. Orada medyanın tüm alanlarında haberlerde, yayınlarda kadın uzmanlara daha çok yer verilmesi için önerilerde bulunurken, bu aklımızdaki fikri Türkiye’de canlandırmanın hayalini kurmaya başladık. Ama başlardaki hayalimiz, tüm gazetecilerin kullanımına açık basit bir excel dosyasıydı. 2019’un sonbaharında sivil toplum alanında uzun yıllar çalışmış üç kadınla bir araya geldik ve onlar bu fikrin geliştirilebileceğini düşününce, güçlerimizi birleştirdik. Böylece ben ve Ayşe Karabat medya; Sabiha Senyücel Gündoğar, Özge Genç, Ayşe Yırcalı ve Berfin Coşkun ise sivil toplum ayağı olacak şekilde beraber yola çıktık. Pandemi nedeniyle biraz zorlu giden bir hazırlık sürecinden sonra 2021 Mart’ı sonunda veri tabanımızı ve web sitemizi açtık. Platformumuzu ve Bana Kadınlar Anlatsın projemizi anlatmaya başladık.
A. Karabat: Nüfusun yarısı, akademik camianın yüzde 45’i, çalışan işgücünün neredeyse üçte biri kadın ama kadınların medyada görünürlüğü yüzde 19. Çok ciddi bir orantısızlık var. Biz de işte bu tabloyu değiştirme niyetiyle yola çıktık. Kadınların uzmanlıklarıyla, bilgileriyle medyada görünürlüğünün artmasının; kadına yönelik şiddetle mücadeleden kız çocuklarına rol modeli olmaya, demokrasi kültürünün gelişmesinden bilginin paylaşılmasına kadar birçok alanda olumlu etkileri olacağını düşünüyoruz.
"Kadın uzman arıyoruz ama bulamıyoruz" bahanesi
S. G. Güner: Sensiz Olmaz Sessiz Olmaz Platformu kâr amacı gütmeyen bir sosyal girişim. Projemizle geleneksel-dijital medyada, panel, konferans gibi organizasyonlarda kadınların hak ettikleri şekilde daha fazla yer almasını amaçlıyoruz. Bana Kadınlar Anlatsın Projesi ise platforma kaydolan, çalışma alanlarında yetkin, bilgisini, deneyimini paylaşmaya gönüllü, uzman kadınlarla medyayı bir veritabanında buluşturmayı hedefliyor. Böylece meslektaşlarımız genellikle zamanla yarışarak haberlerini hazırlarken, onları ilk akla gelen erkek uzmanlara başvurmak yerine kadın uzmanları tercih etmeye teşvik etmek ve “Kadın uzman arıyoruz ama bulamıyoruz” bahanesini ortadan kaldırmak istiyoruz.
Özellikle İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların doğrudan öznesi olduğu bir konuda bile ekranlarda sürekli erkekleri görüyoruz. Sizce kadınların birçok mecra gibi medya kanallarında da yeterince görünür olamayışının temel sebebi nedir?
A. Karabat: Bunun bir ana, iki de pratik nedeni var. Ana neden, her kamusal alanda olduğu gibi, medyada da erkek egemen bakış açısının baskın olması. Pratik nedenleri ise şöyle açıklamak mümkün: Gazetecilerin zamana karşı yarışırken ve telefon defterleri ağırlıklı olarak erkek haber kaynağı doluyken, onlardan görüş almaları ve kadınların bütün uzmanlıklarına, bilgilerine rağmen tanımadıkları, alışık olmadıkları için medyada görünmekten kaçınmaları.
"Kamusal alandaki erkek egemenliği de değişebilir"
Platform bununla nasıl mücadele etmeyi planlıyor?
A. Karabat: Her iki pratik nedene de çözüm üretmeye çalışarak; gazetecilere ve panel konferans düzenleyicilerine başvurabilecekleri, her konuda uzmanlıklarıyla var olan kadınların bulunduğu bir fihrist ve veri tabanı hazırlayarak. Kadınları da medyada görünür olmakla ilgili endişelerini giderecek eğitim çalışmalarına davet ederek. Ayrıca, kadınların medyada görünürlüğünün artmasıyla, kamusal alandaki erkek egemenliğinin de değişebileceğini düşünüyoruz.
Rehberle ilgili başvurular nasıl peki? Kadınlardan bu uzman rehberinde yer almak için nasıl bir talep geliyor?
S. G. Güner: Projemizle kadınların karşısına çıktığımızdan beri, çok olumlu dönüşler alıyoruz. Herkesin heyecanlandığını görmek çok güzel. Gazeteciler de hevesle rehberimizin dolmasını bekliyor. İlk etapta duyuruları yapar yapmaz, kısa bir sürede 200’e yakın kadın uzman kayıt oldu bile. Bu sayının artacağına eminiz, çünkü her gün yeni kişiler kayıt oluyorlar sitemize. Biz uzmanlıklarıyla kayıt olan kadınların, medyada görünür olmaya başlamasıyla, kız çocukları için rol modeli olacağını, ailelerin kız çocuklarının eğitimini daha da önemseyeceğini, kadınların uzmanlıklarıyla görünür olmasının, toplumdaki, “elinin hamuru” anlayışını zamanla değiştireceğini düşünüyoruz. Çünkü fark etmesek bile, medya mevcut kültürel yapıyı yeniden üretiyor ve bu yapıda kadınlara yer verilmemesi, kadınların kamusal alanda hak ettikleri gibi temsil edilmemelerini de yeniden üretiyor. Bunun değişeceğini umuyoruz.
"Medyada görünmenin bir sorumluluk olduğunu anlatacağız"
Eğitimlerinizin bu ay başlayacağını duyurmuştunuz. Bunların kapsamı ve içeriği nedir, nasıl gerçekleştirilecek?
S. G. Güner: Eğitimlerimiz iki bölümden oluşacak: Teorik ve pratik… Çalışmalarımıza katılan uzman kadınlara medyada görünür olmanın bireysel bir tercihten öte mevcut tablodan rahatsız olan tüm kadınlar için bir sorumluluk olduğunu anlatacağız. Çünkü maalesef kadınlar öne çıkmak konusunda çok isteksiz olabiliyor. Bundan sonra da medyayla verimli ve işlevsel bir ilişki kurmak için gerekli tüm bilgileri aktarmaya çalışacağız. Geleneksel medyadan sosyal medyaya, medyanın temel dinamikleri, nasıl işlediği, neye ihtiyaç duyduğu gibi bilgileri anlatacağız. Ama en önemlisi, kadınların medyaya dair çekincelerini yok etmek için pratik çalışmalar yapacağız. Atölye çalışmalarımızı elbette yüz yüze yapmayı planlamıştık. Ancak pandemi bu konuda bizi zorluyor. Bu nedenle online olarak başlayacağız ama tüm ümidimiz haziran itibariyle pandeminin biraz hız kesmesi ve bizim açık havada yüz yüze eğitimlerimize başlamamız.
Önümüzdeki süreçte eğitimler dışında yapmayı planladıklarınız neler?
S. G. Güner: Web sitemizde önemsediğimiz bir bölüm de blog başlığı altında yayımladığımız makaleler… Burada kadın yazarlar tarafından kaleme alınmış, gündemdeki meselelere kadın odaklı bir perspektifle yaklaşan veyahut kadınları ilgilendiren konuları ele alan makaleler yayınlıyoruz. Bu mecrayı çok daha geliştirmek ve bu alana ilgi duyanlar için bir referans kaynağı haline getirmek istiyoruz. Ayrıca önümüzdeki dönemde, ilham verici konuşmacılarla webinarlar da düzenleyeceğiz. Sensiz Olmaz Sessiz Olmaz Platformu’nun çok farklı işbirliklerine de kapı açmasını umuyoruz. Platformumuz aracılığıyla birbirini keşfeden kadınların ortak çalışmalara imza atmasını, yeni projelerin tohumlarının atılmasını da hayal ediyoruz.
Sensiz Olmaz Sessiz Olmaz platformuna buradan bakabilirsiniz.
(SO)