Uçan Süpürge'nin yürüttüğü "Kim Gitti/Geride Ne Kaldı" projesinin koordinatörü Özlem Kınal:
"Ülkeler kendi kültürel başkentlerini yarattılar. İstanbul, Paris, Londra, Venedik, New York, Sofya gibi kentlerde çok ciddi bir sanat ekonomisi oluşturulmuş durumda. Ve bu devasa ekonomik ilişkiler ağı büyük çaplı bienaller eliyle yürütülüyor. Bu "suni" başkentler dışında kalan tüm kentler ise tüm yatırımlardan, desteklerden mahrum bırakılarak yalnızlaştırılıyor ve kimliksizleştiriliyor. Ankara'ya olan biten de bu."
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin Bulgaristan'dan "Community Center Chitalishte LIK-1959" ile birlikte yürüttüğü "Kim Gitti/Geride Ne Kaldı?" projesi, çağdaş sanatlarda "merkezileşme" sorununu kadın sanatçıların gözünden ve onların kendi deneyimleri üzerinden tartışmaya açıyor. 1 Ekim'de Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde açılan sergi 14 Ekim'e kadar Ankaralı sanatseverleri bekliyor. Sergide resimden videoya, fotoğraftan yerleştirmeye birçok eser yer alıyor. Sergiyi ve kadınların gözünden güncel sanatı projenin koordinatörü Özlem Kınal'la konuştuk.
Sanatta merkezileşmeden ne anlamalıyız?
Merkezileşmeden kastımız; sanatın tüm bileşenlerinin; müze ve galerilerin, sergi ve bienallerin, lojistik altyapı desteği sağlayan şirketlerin ve sponsorların ağırlıklı olarak tek merkezde toplanması. Bu tek merkezli yapılanma aynı zamanda son derece eril ve hegemonik bir kimlik taşıyor.
Tüm dünyada olduğu gibi özellikle 1980 sonrası Türkiye'de de hızla gelişen devasa bir endüstriden söz ediyoruz. Çağdaş sanatlardaki bu hızlı gelişim kendi yapısal çerçevesini çizerken -ki bu daima dikey bir yapılanma- diğer yandan çelişkileri de kendisiyle birlikte büyütüyor.
Sanatın diğer tüm disiplinlerinde gözlemlediğimiz gibi çağdaş sanatlar alanı da "toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini" barındırmıyor. "Kim Gitti/Geride Ne Kaldı?" projesi işte tam da buradan hareketle bu eril alanın/yapının kadın sanatçıların kişisel deneyimlerini nasıl yönlendirdiği ve yaratıcı süreçlerini ne şekilde etkilediğini görmeye-anlamaya çalışıyor.
Projede Türkiye ve Bulgaristan'dan 40 kadın sanatçı yer alıyor. Onlara nasıl ulaştınız?
Projede iki araştırmacı; Türkiye'den Saliha Kasap ile Bulgaristan'dan Kristin Rasolkova ile birlikte çalıştık. Araştırmacılarımız Türkiye ve Bulgaristan'da doğdukları kentlerden ayrılıp sanat eğitimi almak ve/veya sanatlarını icra etmek üzere "merkeze" göç etmiş sanatçıların geniş bir listesini oluşturdular; sanatçıların özgeçmişlerini, yapıtlarını, katıldıkları sergileri içeren kapsamlı bir çalışmaydı bu.
Proje danışma kuruluyla birlikte bu listeler üzerinden 40 sanatçıyı belirledik ve kendileriyle iletişime geçtik. Bir sonraki aşama sanatçılarla yapılan video röportajlardı. Röportajları Özge Çelikaslan ve Milena Gramova gerçekleştirdi. Video röportajlar projede yer alan 40 sanatçının hem kendi yolculuklarını hem de merkezileşme soruna ve yaşadıkları göç durumuna nasıl baktıklarını gösteren birer belge niteliğinde.
Türkiye'nin çeşitli kentlerinden İstanbul'a göç etmiş sanatçılar olduğu gibi Hollanda ve Amerika'dan ters göçler de söz konusu. Bulgaristan'da da durum farklı değil. Sofya sanatın "merkezi" haline getirilirken diğer kentlerde yaşayan sanatçılar sürekli göç halindeler. Biz bu göç haline Ankara-Plevne/İstanbul-Sofya karşıtlığında bakmaya çalıştık.
"Ankaralılar sanatı talep ediyor, yerel yönetim bunu göremiyor"
Öyleyse bu temada bir sergiyi Ankara'da açmak çok anlamlı? Ankara'dan ve projenin diğer ucu olan Plevne'den bakıldığında kadınların sanatsal üretimlerini nasıl etkilemiş "merkezlere" göç etmeleri?
"Kadınların Gözünden Çağdaş Sanatlarda Merkezileşme" sergisini ilk Plevne'de açtık. 40 sanatçının yapıtları 31 Ağustos-14 Eylül tarihleri arasında Ilya Beshkov Galeri'de sergilendi. 1 Ekim'de ise Ankara'da Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde açılış yaptık. Sergideki eserler video çalışmalarından, fotoğraf baskılarına, dijital, serigraph, kumaş üzerine baskılardan enstalasyonlara ve performanslara uzanan bir çeşitlilik gösteriyor.
Bu çeşitliğin kendisi bile -kullanılan teknikleri ifade etmesinden çok daha ötede- bir anlam ifade ediyor; o göç durumunun vücuda gelmiş hali gibi diyebiliriz belki de. Ve tüm yapıtlar, yaratıcılarının kişisel yolculuklarını, yaşadıkları göçün etkilerini ve politik duruşlarının bir aynası gibi. Bir yandan kadın olmaktan kaynaklı sorunlar hep aynı yerde buluşturuyor bizleri.
Hayatlarımızın aileden, sevgiliden, kocadan bağımsız olamaması, koskocaman bir kentte "kadın başına" nasıl olacak şimdi kaygıları, ekonomik zorluklar, iktidar heyülası eril bir sanat endüstrisi ve bu alanda kadın olarak var olma mücadelesi ve daha pek çok şey. Bu projede de bunu gözlemledik. Göç halinin ise yeni bir yerde hep yeniden başlamak zorunda olmak, yabancı ya da yalnız hissetmek gibi zorluklarının yanı sıra besleyici, çoğaltıcı ve yüzleştirici bir yanı da olduğunu ifade etti sanatçılar.
Ankara 80'lere kadar kültür ve sanatın da başkentiydi. Son yıllarda iyice bürokrasiye teslim oldu. Uçan Süpürge 15 yıldır Ankara'da film festivali düzenleyen bir kuruluş. Siz kentin bugünkü durumu nasıl görüyorsunuz?
Aslında genel olarak tüm dünyada böyle bir eğilim var. Soğuk savaş sonrası sistemli olarak dayatılan "küreselleşme, serbest piyasa ekonomisi, yenidünya düzeni, çokkültürlülük" gibi kavramlara içkin bir sorun var burada.
Bu "şaşaalı" kavramlarla göz boyayan iktidarların asıl hedefi "ekonomi odaklı merkezileşme, tektipleştirme". Bu nedenle ülkeler kendi kültürel başkentlerini yarattılar. İstanbul, Paris, Londra, Venedik, New York, Sofya gibi kentlerde çok ciddi bir sanat ekonomisi oluşturulmuş durumda. Ve bu devasa ekonomik ilişkiler ağı büyük çaplı bienaller eliyle yürütülüyor.
Bu "suni" başkentler dışında kalan tüm kentler ise tüm yatırımlardan, desteklerden mahrum bırakılarak yalnızlaştırılıyor ve kimliksizleştiriliyor. Ankara'ya olan biten de bu. Son yıllardaki tek fark iktidardaki hükümetin İstanbul'a meyletmiş olması. Burada daha kritik bir nokta var ki o da yerel yönetimlerin sorumluluğu.
Maalesef Ankara'da yerel yönetimlerin kültür-sanat etkinliklerine destekleri çok yetersiz. Bunun zorluğunu her yıl mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz film festivali sürecinde yaşıyoruz. Uçan Süpürge, 15 yıldır bu kentte uluslararası film festivali düzenliyor ama Büyükşehir Belediyesi'nden destek alamıyor. İlçe belediyelerinin destekleri de sürekli olamıyor, azalabiliyor, kesilebiliyor.
16. Festivali 9-16 Mayıs 2013'te gerçekleştireceğiz ve her yıl olduğu gibi bu yıl da destek bulabilecek miyiz endişesi taşıyoruz. Oysa Ankara'da devlet tiyatrolarının salonları hala dolu, sinemaseverler festivallerine hala sahip çıkıyor ve son olarak Kim Gitti/Geride Ne Kaldı? projesiyle gördük ki Ankaralı sanatseverler bu çapta sergileri daha sık görmek istiyorlar bu kentte. Çünkü merkezileşme sadece sanatçıları değil izler kitleyi de dışlıyor. Tam da bu noktaya itiraz ederek Ankara'daki festivallerin, tüm kültür-sanat etkinliklerinin yerel yönetimler, ilgili kamu kurumları ve özel sektör tarafından daha çok desteklenmesini talep ediyoruz.
-----------------------------
* Türkiye'den Saliha Kasap ve Bulgaristan'dan Demna Dimitrova'nın küratörlüğünü üstlendikleri sergiye katılan 40 sanatçı:
Ardan Özmenoğlu, Bahar Oganer, Boryana Rossa, Burçak Bingöl, Diana Kamenova Boneva, Elena Kaludova, Gül Ilgaz, Gülçin Aksoy, Hatice Karadağ, Ilka Peicheva, İlke Yılmaz, Kalina Dimitrova, Katia Damianova-Terzieva, Lora Dimova, Maria Sezer, Merve Şendil, Milena Gramova, Miryana Todorova, Nancy Atakan, Nazan Azeri, Nazlı Eda Noyan, Neşe Akbaş, Nezaket Ekici, Pavlina Chakarova, Penka Mincheva, Petja Dimitrova, Rada Dicheva, Ralitsa Yaneva, Raziye Kubat, Stela Vasileva, Svetlana Mircheva, Svetozara Alexandrova, Şükran Moral, Vasilena Gankovska, Vessela Statkova, Violeta Tanova, Yeşim Akdeniz, Zeyno Pekünlü, Melike Kılıç ve Özgül Arslan. Bu 40 kadın sanatçı Ankara'da ilk kez biraraya geldi. Yapıtları ve verdikleri röportajlarla kendi deneyimlerini bizlerle paylaşan tüm sanatçılara teşekkür ederiz.
** Proje, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Merkezi Finans ve İhale Birimi'nin "Sivil Toplum Hizmeti: AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı, Kültür ve Sanat Bileşeni" kapsamında desteklendi. Teknik yürütücülüğünü T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı. Proje pogramı 26 Ekim'de sona erecek. Kim Gitti/Geride Ne Kaldı?