Kadın örgütleri, "Türkiye'de kadın hakları hareketinin bugün geldiği noktada, bu politik deneyime dayanan mücadelemizin Türkiye'de kadın haklarının kazanılmasındaki rolünü biliyor ve bunu haklı bir gururla sahipleniyoruz" dedi ve ekledi:
"Türkiye'de Ceza Yasası, Medeni Yasa değiştirildiyse, bu, kadınların yarattıkları dayanışma ağları ve örgütlülük sayesinde olmuştur."
Kadın mücadelesine saygısızlık
Kadın örgütlerinin ortak basın açıklaması şöyle:
"Nimet Çubukçu'nun bu süreçte yer almış kadınlara, öfkesini kontrol edemeyerek dava açıp, arkasından da 'bazı kadınlar' diye nitelemesi, bu mücadele sürecinin birikimine ve etik değerlerine karşı, bir duyarsızlık ve saygısızlıktır.
"Söz konusu dava, Anayasa'nın 10. maddesinde yapılan değişikliklerle ilgili kampanya sırasında hayatın tüm alanlarında fiili eşitlik sağlanıncaya kadar kadınlar lehine pozitif ayrımcılık uygulanması ve kota talebine karşı çıkan kadın-erkek tüm milletvekillerine yollanan fakslara karşı açılmış bir davadır.
"Dolayısıyla kadın hareketinin ortak bir kampanyasına karşı, kampanyayı durdurmak, hakları için mücadele eden kadınlara gözdağı vermek amacıyla açılmış bir davadır.
"Kamuoyunun bilmesi, Sayın Bakan'ın da hatırlaması gereken bir başka nokta da, dava dilekçesinin sadece tek tek kadınlara karşı değil, aynı zamanda birden çok kadın kurumunun yöneticilerine yöneltilmiş bir dava olduğudur. Biz aşağıda imzası olan kadın örgütleri ve kadın aktivistler olarak, bu davanın birkaç kadının davası olmadığını ve bu ortak davamıza hep birlikte sonuna kadar sahip çıkacağımızı bir kez daha kamuoyuna duyururuz."
Çubukçu, KSK'ye kadın temsilcilerin gitmesini engelledi
Ortak basın açıklamasında, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de kadın sorunları ile ilgilenmek üzere oluşturulan Devlet Bakanlığı'nın başlıca görevlerinden birinin, kadın hakları mücadelesinin içinde yer alan 'tüm kadın örgütleriyle ortak politikalar çerçevesinde birlikte çalışmak' olduğuna dikkat çekildi:.
Kadın örgütleri, Bakan Çubukçu'nun 2000'den beri ilk defa 27 Şubat - 5 Mart tarihleri arasında New York'ta yapılacak BM - Kadının Statüsü Komitesi (KSK) toplantısına kadın örgütleri temsilcilerinin katılmasını engelleyerek bunun tersi bir tablo çizdiğini belirtti.
"Bakanın bu kararını söz konusu politikaya aykırı bulduğumuzu ve en kısa zamanda telafi edeceğini umuyoruz."
Kota'ya davet: Irak'ta bile kota var
Kadın örgütleri ortak açıklamalarında, Çubukçu'yu karşı çıktığı kota taleplerini desteklemeye davet ettiler:
"Siyasal Partiler Yasası ve Seçim Yasası'na konan bir 'cinsiyet kotası'nın hiçbir ülkede olmadığını da iddia ediyor. OYSA, CEDAW'ın 4. maddesindeki 'devletin uygulayacağı özel önlemler'in kotadan başka bir şey olmadığını Sayın Bakan'a hatırlatırız."
Açıklamada, İsveç, Fransa, Arjantin, Fas, Tayvan, Ruanda, Uganda, Hindistan, Güney Afrika gibi birçok ülkede yasalarla ya da anayasalarla, kadınların siyasal karar organlarında yer almasını garantileyen kotaların öngörüldüğü bilgisi verildi:
"Bu ülkeler arasına en son güney komşumuz Irak'ın da girdiğini Sayın Bakan'a hatırlatmak isteriz. Kısacası, Sayın. Bakan'ın çok ısrarcı bir şekilde söylediği 'dünyanın hiçbir yerinde siyasi partiler yasasında, Anayasa'da kadın kotası düzenlemesi yoktur' iddiasının gerçek durumla bir ilgisi yoktur ve kendisini bir kere daha kadın örgütlerinin 'kota' talebini desteklemeye kamuoyu önünde davet ediyoruz!"
Çubukçu'nun kadın örgütlerinin, TCK Kampanyasından beri, TCK Kadın Platformu'nun namus cinayetlerinin nitelikli adam öldürme kapsamına alınması talebini de ısrarla reddettiğine de dikkat çekildi:
Çubukçu'nun bakanlığı kadın mücadelesinin sonucudur
"Türkiye'de yüzlerce kadın her yıl namus cinayetleri nedeniyle yaşamını yitirirken, reddini, kadınları korumak gibi anlaşılmaz ve kabul edilemez bir nedene bağlayarak kota konusunda olduğu gibi kamuoyunu yanıltmayı amaçlıyor!"
Kadın örgütleri, Çubukçu'nun devlet bakanlığının kadın hareketinin mücadelesiyle kurulduğunu belirterek "Türkiye'de kadından sorumlu devlet bakanlığı varsa, bu kadın hareketinin sayesinde gerçekleşmiştir" denildi.
Açıklamada, kadın örgütleri kadının statüsünün yükselmesi konusunda liderlik etmişlerdir! Sizi, bizlerin taleplerine karşı çıkan tavrınızı bırakarak, bir kere daha bizimle işbirliğine davet ediyoruz!" denildi.
Bildiriye imza atan kadın Sivil Toplum Örgütleri (STK)
Amargi Adana Grubu, Amargi Kadın Akademisi, Ankaralı Feministler, Ankara Kadın Dayanışma Vakfı, Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi, Bursa Günyüzü Kadın Kooperatifi, Değirmendere Kadın Destek Merkezi, Demokratik İlkeler Derneği (DID), Ege Kadın Dayanışma Vakfı (EKDAV), Kadın Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi (EPİ-DEM), Filmmor Kadın Kooperatifi, Gökkuşağı Kadın Derneği, Günışığı Kadın Danışma Merkezi, İzmir Bağımsız Kadın İnisiyatifi, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Genel Merkezi (KA-DER) KA.DER Ankara Şubesi, KA.DER Kadıköy Şubesi, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Kadın Merkezi Derneği (KAMER), KAMER Vakfı, Kardelen Kadın Evi-Diyarbakır, 'Kazete' Kadın Gazetesi-İzmir, Kırk Örük Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kooperatifi, Köseköy Yeni Adım Eğitim ve Kültür Sitesi
Medya İzleme Grubu (MEDİZ), Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Pazartesi Dergisi, Recme Karşı Uluslararası Komite Türkiye Temsilciliği, Selis Kadın Danışmanlık Merkezi - Batman, Selis Kadın Danışmanlık Merkezi - Diyarbakır, Şahmaran Kadın Dayanışma Merkezi, TCK Kadın Platformu, Toplumsal Gelişme İçin Kadın, Gençlik, Kültür ve Çevre Derneği (TOGEDER), Uçan Süpürge, Van Kadın Derneği(VA-KAD).